Bölüm 1

11 2 1
                                    

Yorumlarınız benim için çok önemli. Vote vermeyi unutmayın.
:)
İyi okumalar^^

"Yavru kuşum, gel bakalım buraya. Bir şey söyleyeceğim sana. Sonra da çilek yersin."

Böyle severdi beni büyükannem. Vefat edeli 10 yıl oluyor. Ne zaman bugünü hatırlasam gözyaşlarımı tutamam.
Neyse ben anlatmaya devam edeyim.

Yanına gittim.

"Efendim büyükanne?"

"Sana söylediklerimi can kulağıyla dinle lütfen. Benim bu hayatta fazla zamanım kalmadı. Bunları bilmelisin."

"Büyükanne anlamıyorum."

"Sen herkes gibi değilsin canım yavrum. Senin güçlerin var. Bunun farkına var. Güçlerin yaşınla orantılı olarak büyüyecek. Kendini ve gücünü kontrol etmeyi öğrenmelisin."

"Ama nasıl büyükanne?"

"Ay parçam şunu unutma ki büyük güç büyük sorumluluk gerektirir. Sen dört koruyucudan birisin. Güçlerin sana zamanı geldiğinde büyük düşmanımızı yenmene yardım edecek. Yıllar sonra diğer 3 koruyucuyla da tanışacaksın. Kaderiniz ortak kızım. Sana güveniyorum."

Son sözleri bu olmuştu. Sonrasını biliyorsunuz. Sözleri 10 yıldır kulağımda çınlıyor.
Büyük koruyucu da neydi? Bizim düşmanımız mı vardı? Ama artık anlıyorum.

Ben Serenay Rüzgar. 18 yaşındayım. 4 koruyucudan biriyim. Hava elementini kontrol edebiliyorum. Güçlerim gittikçe büyüyor. Artık nesneleri uçurabilmekle kalmıyor kendim de uçabiliyorum. Havayı değiştirebiliyorum. Bütün bunları kabullendiğime göre artık en büyük korkumla yüzleşebilirim. Kendimle...

Günler Sonra

"Anne ben çıkıyorum malum bugün okuldaki ilk günüm. Geç kalmak istemem."
Evden çıktım. Korkuyordum. Ya biri benim güçlerimi öğrenirse ne yapardım. Her neyse ya kasmamak lazım bu kadar. Anca kendimi kandırırdım. Okula vardım. Sınıfı öğrenmek için müdür yardımcısına gitmeyi düşünüyordum ama sanırım buna pek de gerek yoktu.

"Hey sen Serenaysın değil mi? Şu yeni gelen kız."

"Aa evet şey ben sınıfı arıyordum da."

"Ha tabi sizin sınıfı biliyorum. Beni takip et."
Kızı takip etmeye başladım. Herkes bana bakıp duruyordu. Sonunda sınıfa vardık.

"Bu arada ben Asiye."
Dedi ve gitti. Ben de sırama yerleştim.
Sıkıldım ve dışarı çıkmaya karar verdim. Şimşek çakıyor, yağmur yağıyordu. Dışarıya aval aval bakarken ıslandığımın farkına vardım. Okulun ilk gününde ıslak ıslak dolaşmak istemezdim. Koşarak okulun arka kapısına gittim. Ortalıkta kimse görünmüyordu.

Odaklandım. Elimde bir enerji topu oluşturdum ve havaya bıraktım. Hava topumu aşağıdan büyüttüm ve yıldırımı engelledim. Havayı kontrol etme gücümle güneş açtırdıktan sonra kurumak için biraz bekledim. Sanırım fazla beklemiştim çünkü derse geç kaldım.

Bütün bunları düşünüp aceleyle yürürken bir çocuğa çarptım ve elindeki kahve üzerine döküldü.

"Ay çok pardon ben görmedim ya."
Çocuk yanmış vaziyette yerinde zıplıyordu.

"Sen Serenay olmalısın." Dedi zıplamaya devam ederken.

Adımı söylediğinde ilk defa çocuğun yüzüne baktım. Mavi gözler, Sapsarı kıvırcık saçlar, kaslar... Benim de sarı saçlarım vardı ne var yani. Onun kadar rengi açık değildi. Ama belime kadar geliyordu ve dalgalıydı. Bu konuda şanslıydım. Gözlerim elaydı ve mavi olmasını ne kadar çok isterdim anlatamam.

Çocuğa deminden beri gülerek bakmış olacağım ki sırıttı.

"Bu arada ben Ateş"
Gerçekten adının hakkını veriyordu.

"Ben gidiyorum,sonra görüşürüz."

Dedi ve büyük ihtimalle lavabonun yolunu tuttu. Ben de dersliğe gittim.

Neyse ki hoca daha gelmemişti. Sonradan öğrendik. Hoca hasta olduğu için ders boştu. Zilin ardından dersten çıkabildim. Bahçeye gidip boş gördüğüm banka oturdum ve etrafı izlemeye başladım.

Bu üzerine kahvesini döktüğüm çocuktu. Yani Ateş. Üst sınıftandı sanırsam ve yanındaki erkeklerle gülüşüp duruyordu. Çocuk çok yakışıklı abi yaa. Neyse iç sesim sakin ol. Daha bulmam gereken 3 koruyucu daha var onlara odaklanmalıyım. Güçlerimin hakkını vermeliyim.

Bu düşüncelere dalmışken yanıma gelen çocukla irkildim.

"Merhaba!"

"Merhaba"

"Serenaydı değil mi?"

"Çok mu ünlüyüm ne :)?" dedim gülerek

"Sayılır. Artık bu okulun sayısı dolmuştu. Yani öğrenci kapasitesi. Müdür bu konuda serttir. Seni nasıl aldı kimse anlamıyor."

Gerçi müdür beni kaydederken bir garipti. Bir yandan kayıdı yapıyor diğer yandan ise boynumda büyükkannemin verdiği ve onu canın pahasına koru dediği kolyeye bakıyordu.

Bu düşüncelerden sıyrılıp çocuğa döndüm.

"Ben Vıp yim canım." dedim ve gülmeye başladım. Yanımdaki çocuk da kahkalara boğulurken adını sormayı akıl edebildim.

"Bu arada adın neydi?"

"Ben Mert"

"Memnun oldum" dedim ve çocuğun yanından ayrılarak okula doğru ilerliyordum ki kaldırımdan yürüyen bir kadının gözlerini kolyemden alamamasıyla durdum. Kadın bana doğru yürümeye başladı.

Durdu. En son koşmaya başladığında bütün okul ben ve bana doğru koşan kadına bakıyordu.

Kadın durdu ve ürkütücü bir şekilde konuştu.

"Sen o -osun"

"Pardon? Anlamadım."

"Sen 4 koruyucudan birisin!!" Bütün okul bunu duyunca gülmeye başladılar.
 
Ateşe baktığımda çok ciddi bir şekilde bana bakıyor gözlerini benden ayırmıyordu.

Koruyucu olduğumu kimse bilmemeliydi. Hemen kadını yalanladım.

"Ne dediğinizi anlamadım. Ben neyim?"

"Oyun oynamayı bırak Koruyucu." dedi ve elindeki asayla bana doğru ışık kümesi alıp beni metrelerce öteye fırlattı. Ağaca çarpıp yere düşünce elimin kanadığını fark ettim. Rüzgar bana doğru koşmaya başlamıştı. Ama o kadın bir anda önümde belirdi. Tam beni öldürücekken doğrulup onu havayla geri püskürttüm. Daha sonra üst üste ona doğru şimşekler çaktırdım. Kadın kaybolmadan önce son şunları dedi

"Koruyamıcaksın En güçlüleri. Başaramıcaksın. Ve evren ebediyyen karanlık tarafa hükmedicek! Ahahaha"

Dedi ve kayboldu. Daha sonra  hatırladığım son şey gözlerimin kararması ve Ateşin beni yere düşmemden kurtarmasıydı.

••~••~••~••~••

Bölüm Sonu

Nasıl buldunuz canlar oylamayı unutmayın hepinizi öpüyorum

😘😘😘

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

4 ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin