yazar/author: areumdawoes
çevirmen/translator: zeze
🐣"günaydın yebin! şey yapmış mıydın-oh.." sonunda sınıfına vardığında, sınıf arkadaşlarından biri neşeyle onu selamladı ama kızın hüzünlü havası konuşmasını bölüp fark etmesini sağladı. "uhmm.. hey yebin, sen iyi misin?" diye sordu jungkook.
kız aniden tepki vererek sonunda jungkook'un varlığının farkına vardı. "oh merhaba jungkook! sana da günaydın!" diye cevapladı ve dönüp arkasına bakma zahmetine bile girmeden doğrudan sırasına gitti, çok saygılısın genç hanım, zavallı jungkook.
ders sonunda başladı ve gününün ilk çeyreğini tanımlayan tek bir kelime vardı, sıkıcı, ki bu ayrıca beyin uyuşturan, yavan, monoton kelimeleriyle de eş anlamlıydı.
genelde analiz ve kimya olarak bilinen gözyaşıyla ıstırap dolu iki buçuk saatin ardından, öğle yemeğinin geldiğini işaret eden zil sonunda çaldı. yebin'in en sevdiği ara, bilginiz olsun. ,
aceleyle kafeteryaya gitti ve sıranın sonuna girdi. "tanrım, umarım tekrar geçen hafta verdikleri patates püresinden vermezler." ellerini birbirine geçirirken kendi kendine söylendi.
nihayet sıra yebin'e geldi ve yebin bütün tanrı ve tanrıçalara teşekkür etti çünkü mide bulandırıcı, lanetli patates püresi menüden çıkmıştı.
evet... tepsinini her zamanki yerine; onun gibi özellikle yalnızlar için olan köşedeki iki kişilik masaya; taşırken içinden kendi kendine kutlama yapıyordu. yey eğlenceli!
"ew dostum şunu yapmayı kes!" uzaktan tanıdık bir ses duydu.
"hiç eğlenceli değilsin." diğer tanıdık ses cevap verdi.
"ten hyung kes şunu. diğer çocuklar bile senin garipliklerinle başa çıkamıyor." yebin kafasını kaldırdı ve kafeteryanın ortasında oturan kalabalık bir grup çocuğu gördü.
oh... bu jaehyun'un grubu! kendine lanet okumasını sağlayarak kalbi birden normal ritminden şaştı.
"haha çocuklar sanırım artık sipariş verme vaktimiz geldi ha?" sesi... çok güzel!!! jaehyun bana ne yaptın böyle?!?!
tamamen yemeğini unutan yebin, telefonunu çıkardı ve açtı ama bir süre jaehyun'a mesaj atmaması gerektiğini hatırlayıp durdu.
incinmişti, değil mi?
yebin nefes aldı ve çenesini eline dayayıp dinlendi. birden iştahı kaçtı. öğle yemeğini atladığımı öğrense babam çok kızardı diye düşündü ve bu yüzden elmasından bir ısırık aldı. çok üzgün ve kırgınım ama en azından... sağlıklı olmam gerekiyor. düşüncelerine kızdı ve alnına vurdu. yardıma ihtiyacı vardı.
telefonuna baktı ve jaehyun'un dünkü yanıtını gördü.
'yarın seninle çatıda buluşabilir miyim? açıklamama izin ver.'
yebin gözlerini sımsıkı kapattı ve öfkeyle yüzünün önüne gelen saçlarına üfledi. tabi ki onunla kişisel olarak tanışmak istiyordu! ama itirafından sonra... utanıyordu.
onu zorladığı için utanıyordu, jaehyun'a hoşlandığı birinin olup olmadığını sorma zahmetine girmediği için utanıyordu, şuan ki durumundan utanıyordu ve bir patatese benzediği içinde utanıyordu.
"eğer ona en başında mesaj atmasaydım... şuan böyle hisseder miydim?" jaehyun'a mesaj attığı ilk günü düşünürken ve hala aynı masaya bakarken fısıldayarak kendine sordu.
hayır, bunu yaptığı için pişman değildi. peki neden?
çok basit, jaehyunla konuşmaya başladığı andan itibaren oluşan hissi seviyordu. her şey çok yeni ve... mükemmel hissettiriyordu.
mutluluk, endişe, üzüntü, heyecan, çılgınlık... aşk ve... acı.
en azından jaehyun'a ona bu güzel hisleri yaşattığı için teşekkür etmeliydi.. aslında yeni değillerdi ama yebin onları taze şekilde hissediyordu.
yapmalı mıyım? içinden sordu.
yebin: tamam, hadi şimdi buluşalım.
—————————
çn: umarım hikayeyi unutmamışsınızdır... çok oldu, arayı çok açtık, üzgünüm. ama bu bölümü bir türlü çeviresim gelmedi, hep araya başka kitaplar sıkıştırdım. çevirdiğim kitaplar arasında favorim olduğu için ağırlığı tekrar bu kitaba vermeye karar verdim, bölümlere hiç oy sınırı koymadım ama maalesef u.u 30 oya ulaştığımızda yeni bölümü yayınlayacağım, lütfen beni ve çevirilerimi destekleyin❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
14°.jaehyun ㅡ türkçe
Fanfiction"bir kızın, jaehyun'a olan aşkını mesaj yoluyla açıklaması." -- yazar/author: mintseok- çevirmen/translator: zeze -- en yüksek derece: #57/FF (160314) başladı:160803 bitti: -