047-1

693 52 13
                                    

yazar/author: mintseok-
çevirmen/translator: zeze
🐣

yebin

yebin, jaehyun'un cevabını okuduktan sonra hemen telefonunu kapattı.

'seninle yarın çatıda buluşabilir miyim? bırak açıklayayım.'

dudaklarından bir iç çekiş kaçtı ve kendini yatağına öylece bıraktı. kız bembeyaz olan tavana tüm yüzünü kaplayan karmaşıklıkla bakıyordu.

yebin sağ elini, yaptığı hızlı çarpıntıyı hissetmek için göğsüne koyup sertçe bastırdı, "neden cevap vermedin ki seni aptal" sessizce mırıldandı ve kalp atışını yavaşlatmaya çalışarak gözlerini kapattı.

hayır. jaehyun diğer kızdan hoşlanıyor, onun için ne hissediyorsa bunu bırakmalıydı. zor olsa bile, incitse bile, öyle yapmalı.

buluşmak istedi çünkü açıklamak istiyor... ama neden? en başından beri bir açıklamayı bile haketmiyorum! jaehyun için sadece bir yabancıyım!

yüzünün her yerine dağılmış saçlarıyla hızlıca yatağından fırladı yebin.

"jung jaehyun nedeeeeen?!" dramatik bir şekilde haykırdı. "beni delirtmeye mi çalışıyorsun? eh çocuk, ne gerek var. sadece seni düşünmek bile beni çıldırtıyor! ughh!" ekledi ve sert bir biçimde kendini yatağına geri attı.

telefonunu açtı ve jaehyun'un son mesajını tekrar ve tekrar okudu.

"hmm.. onunla yüzleşmeye hazır mıyım? gitmeli miyim?" merakla kendine sordu. "bunun hakkında düşüneceğim." alçak sesle yanıtladı ve kendinden geçerek uykuya daldı.

-

"yebin.. hey yebin" adını fısıldayarak muhtemelen onu uyandırmaya çalışan bir erkek sesi duydu.

yavaşça gözlerini araladı ve her zamanki iş kıyafetlerini giyen orta yaşlı bir adam gördü. "baba?" boğuk bir sesle seslendi. yatağından kalktı ve babasına bir gülümseme verdi.

"tatlım, okul vakti" kızı yüzünü buruştururken yavaşça mırıldandı adam. "okul?" yüzündeki gülümseme birden korku ifadesiyle yer değiştirdi ve hızlıca odasındaki saate baktı. "hay bin cheesecakeler! sabah mı olmuş?!" şaşırarak sordu.

babası başını salladı ve yebinin yatağından kalkmasına yardım etti.  "dün öğle yemeğinden sonra uyuyakaldın ve akşam yemeği yemedin" dedi ve güneş ışığının içeri girip loş odayı aydınlatmasını sağlayarak perdeleri çekti.

"seni rahatsız eden bir şey mi var yebin?" cumartesi öğlenden  beri böylesin" diyerek yatağın ucuna oturdu. "biliyorsun, bana her şeyi anlatabilirsin. can kulağı ile dinlerim." yebin'in içeriden yanaklarını ısırıp ağzındaki baklayı çıkartmaması için çabalamasını sağlayarak ekledi.

babası çok sevecen, ilgili ve anlayışlı bir adamdı ama yebin daha önce ona hiç aşk hayatından bahsetmemişti. bir çocuk yüzünden bir buçuk gündür odasında surat asmasına nasıl tepki vereceğinden korkuyordu.

hayır... sadece hayır...

"iyiyim baba. bu sadece şey hakkında... okul?" bariz bir tereddütle konuştu. babasının farkettiğini anladı çünkü adamın kaşları havaya kalkmıştı.

yalan söylediğim için üzgünüm baba diye düşündü ve bakışlarını yerdeki halıya çevirdi.

babasının iç çektiğini ve yatağından kalktığını duydu. "sorun değil tatlım. her ne olursa olsun her zaman burada olduğumu hatırla tamam mı? seni dinlerim. sadece hazır olduğunda söyle." samimi bir şekilde söyledi ve genç kıza gülümsedi. "haydi hazırlan, seni okula bırakacağım" sonra kızın saçlarını karıştırdı ve odayı terketti.

yebin büyük bir nefes bıraktı ve okula hazırlanmak için banyoya gitti.

-

"yebin, eve geç geleceğim. akşam için yemeğini hazırladım. dolapta duruyor, sadece mikrodalgada ısıtman gerek."

"not edildi."

"oh, kullandıktan sonra fişi çekmeyi unutma tamam mı?"

"tamam"

"ve yedikten sonra bulaşıkları yıka genç hanım"

"hmm"

"vaktinde uyu ve ışıkları kapat."

yebin neşeyle gözlerini devirdi ve kıkırdadı. "baba, yola çıktığımızdan beri bunu altıncı defadır anlatıyorsun" eşyalarını düzeltirken eğlendi. babası iştahla güldü ve kızının emniyet kemerini çözmesine yardım etti. "öyle mi? sadece hatırlatıyorum. bir şeyleri unutmaya eğilimin var biliyorsun kızım?" cevap verdi.

yebin suratını astı "artık çocuk değilim baba" kahkülünü elleriyle tararken belirtti. "aww.." dedi babası ve incinmiş gibi davrandı "çoktan büyüdün ha? ama kuralları unutma tamam mı?" hatırlattı. "evet, anladım anne." yebin şakayla karışık söyledi ve kıkırdadı ama babası birden yebin'i kendisine baktıracak şekilde sessizleşti.

ona üzgün gözlerle bakıyordu. yebin karışan kafasını yavaşça eğdi. "baba, bir sorun mu var?" diye sordu. adam başını salladı ve ona üzgün bir gülümseme verdi. "hiç, sadece... o kelimeyi söylemeni duyalı uzun zaman olmuştu" diye cevap verdi, hüzün gözlerinde görünüyordu.

yebin'in gülümsemesi yavaşça soldu.

anne...

acı içinde gülümsedi ve cama baktı. aceleyle kampüse giren öğrencileri gördü, zil çoktan çalmış olmalıydı.

yebin boğazını temizledi ve boş bakışlarla direksiyonu izleyen babasına neşeyle baktı. "uh, baba gitmem gerek, dersim beş dakikaya başlayacak. işe giderken yolda dikkat et tamam mı?" canlı ses tonuyla söyledi. o kadar canlıydı ki zorla söylemiş gibiydi.

"tamam, üzgünüm bunu gün yüzüne çıkarmamalıydım." babası özür diledi ve iç çekti. "eve dikkatli git sonra. hmm?" kaygısızca söyledi, yarattığı kasvetli havayı dağıtmaya çalışarak. kız neşeyle baş parmağını havaya kaldırdı ve araçtan çıktı.

yebin koyu pencerenin ardından el sallayan babasının gölgesini gördü, o da el salladı ve araba harekete geçti. iç çekti ve kampüse girdi.

çn: bir bu kadar daha var bu bölümde, hepsini çeviremedim çok uzun geldi ben de bölümü iki kısma ayırdım. ayrıca, çeviri yapmak isteyen varsa dm atması çok iyi olur.

14°.jaehyun ㅡ türkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin