BEKLENEN GÜN

43 4 0
                                    

BİR YAPRAK DÜŞÜNCE YÜREĞİNE, ANLARSIN HİÇ BİR HAYALE KONUK OLMADIĞINI.

Ben Çınar, Çınar Aksoy. Karanlıkta yetişen bir fidan düşünün, işte ben oyum. Aydınlıkta solanların suyu, solduranların karanlığı, korkusuyum.

Pazartesi Sabahı Planın İlk Adımı;

Çınar'ın yardımcısı Sevinç: "Günaydın Çınar. İstediğin gibi herşey hazır sende hazırsan çıkabiliriz" der.
Çınar o an derin bi dalgınlığa düşmüştü. Hiçbirşey düşünmüyordu, sadece hatırlıyordu. Bunu farkeden Sevinç,
"Çınar iyimisin ?" diyince Çınar kendine gelir ve "Çıkalım"der.
Çınar, Sevinç'i 2 yıl önce tanımıştı.

2015

Onu kendine benzetmişti. Gözlerindeki acıyı, nefreti görmüştü. Kimseyle muhattap olmaz hatta selamlaşmazdı, tıpkı Çınar gibi. Bir gün Çınar dayanamayıp gidip tanışmak İstedi. Sevinç'e biraz insanlardan bahsederek konuşmaya başladı.
"Aslında insanlar o kadar garip değildir, yaptıkları tuhaftır. Suç İşlemeleride tuhaf değildir, suçu işlerken ASLINDA KİME KIYDIKLARININ FARKINDA DEĞİLLERDİR. İşte garip ve tuhaf olan budur." Dedikten sonra Sevinç, Çınar'ın gözlerine bi müddet bakıp şöyle demişti. "Sence Farkında Olsalar Suçu İşlemekten Vazgeçerlermi?" Çınar soruyu direk "Hayır" diye cevaplamamıştı çünkü Hayır deseydi sevinç'e yardım etmek yerine yarasını tuzlamış olacaktı. O'na şu cevabı verdi. "Kurşunsuz Silah Sadece Baş Ağrıtır Cana Kıyamaz. Suçlu kime kıyacağının farkında olursa belki sadece baş ağrıtır. Ama Şunu Unutma, Duygusuz İnsan Cesedi Olmasada Katil İnsandır."

2017

Çınar ve Sevinç yola koyuldular. Arabanın yanında onları bekleyen Fırat,

"Hadi be nerde kaldınız? Usta Bizi Bekler."

Çınar, Fırat'ın Sabırsızlandığını iyi bilir. Ufak bi tebessümle,

"Kasma kendini Fırat gidiyoruz işte. Onca zaman bekledin şurda iki dakika daha beklettik diye bizsiz kayacaksın nerdeyse."

"Onca zamandır çenemi kasmaktan ağzımda sağlam diş, duvarları yumruklamaktan elimde sağlam kemik kalmadı. Hadi atlayın, başlayalım şu işe."

Fırat arabaya bindikten sonra Sevinç, Fırat'ın halinden tırsar ve tebessüm ile, "Çınar biz bi taksimi çağırsak" der. O sırada Fırat kornaya basar. Çınar ve Sevinç arabaya bindikten sonra onları bekleyen, Usta diye anılan Galip Belkıran'ın yanına giderler. Usta'yla kendisinin evinde görüşürler. Çınar, Sevinç ve Fırat'a beklemelerini söyler ve Usta'yla Birebir Görüşür. Çınar, bilgisiz olduğu konularda her zaman ustasına danışır. Çünkü gireceği oyunun kitabını yazan adam Galip Belkıran'dır. Zaten Çınar ve Usta bu şekilde tanışmışlar.
Günün birinde Çınar'ın bedeni hüzünle kaplanır. Ne yapacağını bilemez. Kafasını dağıtmak ister çünkü YAPACAK BİRŞEY YOKSA TAKMAMAK GEREK. Bir Türkü Bar'ına gidip kendini içkiye vurur, iyice sarhoş olur. Gün karanlıktı. Çınar Sokakta sallana sallana yürürken yaşlı bi adam gördü ve kendisinin gözetlendiğini farketti.

"Ne bakıyorsun Ustaa?? Hiçmi görmedin bilekleri zincirli, kadere tutsak,, hayatın oyuncağı olan bir adam.. ALLAH tan başka sığınağı olmayan. Söylesene Usta." dedi.

Evet o yaşlı adam Galip Belkıran'dır. Ve Usta şöyle der.

"Ne söylememi istersin kardeş? ALLAH tan başka sığınağım yok dersin ama şöyle bi bakınca haline daha çok içkiye sığınmış gibisin. O saydıklarınıda her aynanın karşısına geçince görürüm. İşte bu yüzden bakıyorum sana kardeş. Tıpkı aynaya bakar gibi."

Çınar, Usta'ya sorar;

"Ne düşünüyorsun bakınca bana?"

"Ne mi düşünüyorum? Kendisini bi hayat mahkumu sanan, komada olan, çırpınack hali kalmayan, bataklığın dibinde haykıran bi adam olduğunu düşünüyorum kardeş. Sence yanlışmı bu düşündüklerim?"

Çınar sessizce kalır ve kim olduğunu sorar Usta'ya. Usta, Çınar'a bi kitap verir ve okumasını ister. Usta kitabın son sayfasına adresini ve dara düştüğünde eğer isterse uğramasını yazmıştır. Aslında kitabın yazarıda kendisidir.

İşte Usta-Çırak İlişkisi bu şekilde başlamıştır.

Çınar, Usta'ya "Biz hazırız" der. Bunun üzerine odaya biri girer ve Usta, Çınar'ın onunla tanışmasını ister. Çınar adını verdikten sonra karşıdaki, Ali Turgut olduğunu dile getirir. O sırada Usta araya girerek;
"Yeğen, sen şimdi Ali'yi tanıdın mı? Tanışma ad soyad bilme ile olmaz."

Çınar, Usta'nın ne demek istediğini ve Ali'nin yerini kapsar.
"Gel Ali Kardeş seninle bi çay içmeye çıkalım"

Ali;
"Gideceğimiz Mekanda Hergele Olmama Şartıyla."

Çınar;
"Sen rahat ol kardeş. Bizim takıldığımız ortamda hergelenin işi olmaz."

Çınar ve Ali sahil kenarı açık bi alanda, sıcak börek yapılıp aynı zamanda çay satan bi amca nın yanına gidip iyice kaynaşırlar. Çınar, Ali'yi ayıkmanın peşindedir. Yani kim olduğunu, içinde neler olduğunu, insanlara bakış açısını ve amacının ne olduğunu öğrenmenin peşidedir. Lakin Ali, Sanıldığı gibi biri değildir. Adabı kişiliği yerine oturmuş şifreli insandır. Çınar, Ali'yi çözmekte zorlanınca anlar Usta'nın niçin Ali 'yi tanımadığını söylediğini. Muhabbet sırasında mekana biri gelir. Çınar ve Ali'nin yan masadına oturur ve Ali'ye dik dik bakar. Ali bu durumdan rahatsız olur canı sıkılmaya başlar. Bu duruma farkeden Çınar, Ali'yi rahatsız eden şahsın yanına giderek;
"Az daha yanlış yönde tutarsan gözlerini sonrasında o gözler yuvasından ayrılır kardeş."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin