Mühürlü Melek

147 6 2
                                    

                   '' Deniz kenarındaydım. Sanki yer ayağımdan kayacak gibiydi.Koştum koştum ve koştum. Birini gördüm. İnce cılız bir yapısı vardı. Yüzünü göremiyordum. Koştum.Var gücümle koştum.Bir ümit belki bu çocuğa ulaşabilirdim. Ama nafile. Ben adar koşarsam o daha çok uzaklaşıyordu. Dizlerimin üstüne çöktüm. Yeter !! diyerek bağırdım. Yeter artık yeteeeer diyerek  ağlamaya başladım. Yanıma biri geldi. Elini omzuma koydu. Bakmıyordum. Sadece ağlıyordum. İnce uzun elleri vardı. Birden var gücüyle sıkmaya başladı. Arkama dönmeye çalıştım. Fakat döndürmüyordu. Bunu yapmam daha çok acı çekmeme sebep oldu. O kadar çok acıtıyordu ki kemiklerimin kırıldığını hissediyordum. Acıyla karışık bir çığlık attım. Müthiş bir acı içinde kıvranıyordum. El birden bire çekildi. Arkama baktığımda kimse yoktu. Daha uzağa baktığımda yakalamaya çalıştığım çocuk vardı. Ve yine yüzünü göremiyordum. Omzuma baktığımda kanıyordu. Sanki çocuk sıkarken tırnaklarını derime geçirmiş gibiydi. Ağzımdan kanlar gelmeye başladı. Midem sanki dört dönüyordu. Artık dayanamıyordum. Ama var gücümle bağırdım. ''Yeter artık ne istiyorsun benden neeeee''

Dedim. Sonra gözlerimi açtım. Neredeydim ben. Ahh odamdayım. Ve saat 5.30'tu. Ahh yine aynı rüyayı görmüştüm. Ayrıca boğazım müthüş derecede acıyordu. Su almaya mutfağa gittim ve bir büyük su bardağını bir dikişte bitirdim. Odama gittim. Yatağıma uzandım. Bu rüyalar bugünlerde artmıştı. Eskiden pek görmezdim ama bugünlerde nedense böyle. Hatta piskologta tedavi görüyorum. Artık dayanamıyorum. Saate baktığımda 6.00'ydı. Ne ara oldu bilmiyorum. Hemen duşa girdim.  Papatyalı şampuanı sürdüm saçlarıma. Ardından köpürttüm,taradım ve duruladım. Sonra papatyalı duş jelimi sürdüm. Ardından durulandım ve duştan çıktım.  Havlumu sarındım ve odama geçtim. İç çamaşırlarımı giydim. Ardından kot pantolonumu giydi. Onun üstüne jack daniel's tişörtümü giydim. Askılı olduğu için üstüne siyah kazak geçirdim. Ayakkabılarımı da siyah convers den yana kullandım. Saçlarımı kuruttum. Düz olduğu için düzleştirmeme gerek kalmamıştı. Çantamı aldım ve aşağı indim. Saate baktım. Eyvaaah geç kalıyorum. Koştura koştura dışarı çıktım. Dolmuş'u kaçırmadıysam çok şanslıyımdır. Ama şans bana güler mi ?? ımm hayır. Bu yüzden koşturmaya devam ettim. Bir araba korna çaldı. Arkama baktım. Bu en iyi arkadaşım skyler'dı. O kadar çok sevindim ki anlatamam. Hemen arabasına bindim. O da sırıtıyordu. Ne var lan?? Bakışımı attım. Kahkahalarla hatta anıra anıra gülmeye başladı. Kafasına şaplak attım. '' Ne var len yarım saattir gülüyosun'' dedim. O ise kafasını ovuyor bir yandan homurdanıyordu. '' Koşuşturman paha biçilemezdi'' dedi. Hooof anladık şimdi. '' Tamam hadi sür , geç kalıyoruz'' dedim. O da '' Komikti şimdi hahahahhahah'' dedi. '' Lan bir sür. Geç kalıyoz zaten. Sonra dalga geçersin'' dedim O ise kıkırdayıp arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı.                                                                                                                                                                                             

Okula geldiğimizde Skyler ile beraber her zamanki yerimize en ön sıraya oturduk. Pek ders dinlemediğimiz için biyoloji öğretmenimiz böyle uygun görmüştü.Ve size bir şey söyleyeyim Skyler tam bir erkek hastası. Ahh bu kız bir gün bile boş durmuyor. Hep bir sevgilisi var. Ama Skyler da ortalamalara göre  güzel bir kız . Erkek olsam çıkardım. Sarı bukleli saçları ,İnce uzun boyu vekocaman yeşil gözleri ile çok güzel biri. Hah bana gelirsek kahverengi düz uzun saçlı , kahverengi gözlüyüm. Ama bacaklarım uzun ve düz. Bir tek saçlarım ve bacaklarımı severim zaten. Yüzüm biraz çilli. Bu yüzden suratımı pek sevmem. Defter ve kitaplarımızı çıkarttıktan sonra Skyler le havadan sudan konuşmaya başlamıştık. O kadar kendimizi kaptırmışız ki zilin çaldığını duymamıştık bile. Ta ki hocamız cetveli ile sıraya vurana kadar.

'' Kızlar , sohbet koyu baya herhalde. Çay kahve de söyleyeyim içer misiniz ?'' Eyvah bu kötü olmuştu. '' Size söylememiş miydim bir daha uramayacağım diye ? Ayrıl bakayım çabuk ! ''

'' Ama hocam lütfen biz ayrıl-''

'' Yeter duymak istemiyorum. Hey sen yeni transfer gel bakayım en öne , Skyler sende arkaya geç çabuk '' dediğinde ben olan biteni anlamaya çalışıyordum. Hayır ya son dönemdeydik yakında okul bitecekti neyin nesiydi bu ? Sesimi de çıkaramıyordum korkumdan. Skyler giderken canımdan can gidiyormuşçasına bir ona birde hocaya bakıyordum ama nafile. Kaderimize boyun eğmeliydik. Beni bu düşüncelerimden yanımdaki sandalyenin kendine has tok çekilme sesi ayırdı. Yanımdaki transfere baktım. Ağır , kötü bir kokusu vardı. Kesinlikle ter değildi ama çok yoğun sigara kokuyotdu. Aman ne hoş birde tüm dönem bunu çekecektim. Ona baktığımı anlamış olacak ki oda bana bakmaya başladı. Tanrım çok güzel kahve gözleri vardı. Sanki sütlü çikolata ve bal karışımı gibiydi. Kendimi ona bakmaktan alamıyordum. Ah kes bakmayı rezil oluyorsun Ellen. Tam gözlerimi önüme çevireceğim sırada hafifçe gülümsedi. Kalbim hızlanmaya , nefes alış-verişim değişmeye başlamıştı. Avını izleyen aslan gibi hareketlerimi inceliyordu sanki.

'' Merhaba. Ben Ellen sen ?''

Sanki söylediklerimi duymamış gibi önüne döndü. Ne oluyordu cidden ? Neden birden böyle olmuştu anlamamıştım. Anlaşılan bu dönem çok zorlu geçeceğe benziyordu hemde çok...

Mühürlü MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin