MİNEHAL Bölüm 11-Biokinezi ve O

718 23 41
                                    


    Bu kadar şaşırmama sebep olan şeye, Samuel için küçük fakat benim için çok büyük olan bir olaydı. Daha dün varlıklardan birisinin Samuel'in iki parmağını kopardıklarını görmüştüm. Oysa ki şaşırtıcı bir şekilde Samuel'in iki parmağı da sanki kertenkelelerin kopan kuyruklarından sonra bir müddet sonra tekrar oluşmaları gibiydi. Samuel '' Evet kertenkele..'' diye başladı söze, her zamanki gibi aklımı okuyarak. '' Senin ve sen gibilerin halen anlamadığı ve anlamak istemediği şeylerden birisi de bu işte Baran. Kertenkele yada bir denizanası veya bir karınca..Bunların hepsi biziz! Onlarda olan şeyler bizler de de var.Ancak siz insanlar egolarınız yüzünden,hayvanları hayvan,bitkileri bitki,taşları taş olarak görüyorsunuz. Halbuki durum böyle değildir. Bütün gelen haberciler siz insanlara en kutsal olduğunuzu bildirmediler mi? '' diye konuşuyordu bir baba şefkatiyle. O an geçenlerde gözüme takılan bir haberde,bir tür deniz anasının üç milyon yıldır hayatta olduğu ve tam öleceği zaman tekrar genlerini gençleştirdiği yazıyordu. Tabii ya.. Bir deniz anası bile bunu yapabiliyorsa,bütün din ve Tanrıların baş tacı ettiği bir insanın 60 yaşından sonra ölüp gitmeleri,hayata bakışım konusunda bana tam bir paradoks yaşatmıştı. Samuel resmen beni tekrar yeni yaşamıma geri göndermişti. 

    ''Peki bunca şeylerin..Yani bunca yaşananların nasıl mümkün olacağına inanmamı bekliyorsun ki Samuel?''   ''Sen inanmak için doğmadın Baran. Sen zaten olduğun şeyin farkına varmak için yaşıyorsun''  ''Olduğum neyin?''  deyince gülümseyerek ''Şimdi söylersem film biter'' diye gülümsedi.  Ardından mutfağa geçip çay yapmak istedim ancak ocağı yakmaya çalıştığımda bir türlü yanmadığının farkına vardım.Her yer gaz kokuyordu ve çakmak yanmıyordu. Son bir dalgın hamleyle ocağı yakar yakmaz heryerin ateşle kaplandığını ve kolumun ateşler içindeki dansını görmüştüm. İnanılmaz acı veren bir çığlıkla bağırmaya başlamıştım. Samuel hemen yanıma koşup ''sakın olmasına izin verme!'' diye bağırdı. Ben '' Samuel neyden bahsediyorsun? Canım çok yanıyor lütfen bir şeyler yap!'' deyince bana; '' Bunu diyorum işte. Kontrol et. Unutma,kertenkele,deniz anası,,,'' dedi ve suskunluğa erdi. Ben ise yanan kolumun acısıyla karışık bir şekilde odaklanmaya çalışıyordum. Çok az bir zaman geçince sanki kol derimin altından parmaklarıma kadar uzanan jel soğukluğunda bir enerjinin süzüldüğünü hissettim ve ilginçtir ki can acısı kayboluyor,kızıla dönen kolum hafif truncu rengine dönmeye başlıyordu. Göz yaşı ile karışık  bir gülümsemeyle;'' Aman Allahım sanırım başardım.'' diye sevinmeye başlamıştım. Samuel'' Daha yolu görmedin ki sana yolun başındasın diyeyim'' deyip bana baktıktan sonra sırtını dönerek diğer odaya geçti. Benim aklımda olan şey ise bunun bir mucize olduğu ve bir çok kişinin bunu yapmasının mümkün olmadığıydı. Nasıl bir evreye girmiştim bilmiyorum.  İçeriye girdiğimde her zaman ki gibi Samuel gözden kaybolmuştu.Gerçi Onu düşünecek halde değildim onca yaşanan olaylardan sonra ve yorgun düşerek kendimi yatağa atmıştım.Gece saat üç sularında garip seslerin hışırtılarıyla uyandım ancak yorgunluktan gözümü açamıyor ve içimden ''kesin yine rüyalarda koşturyorum'' diyordum.Ancak aniden evin duvarında asılı olan tablo ve içi dolu torbaların yere güm! sesiyle düşmesiyle refleksle bir kalkış yapmıştım. Gözüm düşen torbalara takılı kalmıştı ve tam o esnada başka bir güm sesi arkamdan..Bu sefer de masanın yanında duran sandalye yere düşmüştü. Korkum onların yere düşmeleri değil,asıl korkum göremediğim güçlerin korkularıydı.Çünkü Samuel ile kavga halindeki varlıklardan çok korkmama rağmen Onları gözümle görebildiğim için korkum hafifliyordu ancak şimdiki durum çok farklıydı.Ne tarafa bakmalıydım,yada ne yapmalıydım? Çok az zaman geçince ortalık yine sakinleşmiş ben kalp hızı bir Ferrarinin motoruna eş değer şekilde uyumaya çalışıyordum.Tam gözümü kapar kapamaz bu sefer devasa bir gümleme sesiyle sanki dış kapıya bir gülleyle vurulmuştu.Yatağımdan zıplayıp yarı korku,yarı cesaretle dış kapıyı açıp sağa sola baktım ancak hiç kimseler yoktu ve içeriye girip ''Ne istiyorsunuz benden? Derdiniz ne sizin? Ben size ne yaptım?Yeter bok ettiniz hayatımı! Canımı almak mı istiyorsunuz? İşte buradayım gelin alın!'' diyerek kollarımı yanlara açıp bağırmaya başlamıştım ancak hiç bir ses yoktu ortalıklarda. Sabaha kadar uyumamaya karar vermiştim ancak kendimi tutamayıp yine dalmaya başlar başlamaz bu sefer  beyaz bir surata sahip gözleri kızarmış bir kişinin yüzüme iki santim yaklaşıp ''Baran!!'' demesiyle Onu görmem bir olmuştu..

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 11, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MİNEHALWhere stories live. Discover now