Hayatta neyi istesem, hep ertelemek zorunda kaldım. Neyi istediysem, neyin gerçekleşmesi için çaba gösterdiysem, hep geç oldu. İçimdeki bütün mutluluğumu sömürdüğünü fark ettiğimde şu hayatın; bir daha asla eskisi gibi mutlu olamayacağımı fark ettim. Hayat o kadar tatsız, tuzsuz bir hale geldi ki; yaşıyor muyum yahut kendimi yaşıyormuş gibi mi gösteriyorum; bilmiyorum. Her gün içimdeki şu sinir stres beni eritiyor. Her gün, biraz daha fazla düşünüyorum. Biraz daha artıyor stresli saatlerim. Sanki diken üstündeyim. Acıyor her yanım. Çaresizliğin bu kadar beni mağdur bırakacağını hiç bilmiyordum. Başımı öne eğip, niye hayatın beni bu kadar aciz bırakmasına razı gelmek zorunda kalıyorum? Veyahut, nedir ki suçum, bunca çileyi çekiyorum? Bir uçurumun kenarında oturup bunları düşündükçe, söylesene hangi rüzgar, hangi yağmur dindirir şu içimdeki öfkeyi? Nereye bağırsam diner, şu sinirim? Her şey, niyetim bu kadar zor? Niye hayat her gün daha fazla zorlaşıyor? Niye, bir başkası değil de, ben çekiyorum bu acıları? Omzuma her gün bir yük daha biniyorken, söylesene, kaç gün daha giderim böyle, acılarım omuzlarıma ağırlık yapıyorken?