Koşudan sonra nihayet evde ulaşabilmiştim. Üzerimdeki kirli kıyafetleri çıkarıp doğruca kendimi banyoya attım. Ilık bir duş almak bana çok iyi gelmişti. Banyodan çıkınca odamın camının açık olduğunu fark ettim. Evden çıkarken camı kapattığımı hatırlıyordum. Kendi kendime açık unutmuşum herhalde deyip pencereyi kapattım. Üzerime beyaz bir elbise geçirip saçlarımı taradım. Kendiliğinden kurur diye kurutma gereği duymamıştım.
Boş boş oturmaktansa en azından televizyon izleyebilirim diye düşünüp salondaki televizyonu açtım. Bana göre hiçbir şey yoktu. Öylesine bir kanalda durduğumda bir haber dikkatimi çekmişti. Televizyondaki kızıl saçlı yüzünde hafif çilleri olan bir kadın elinde mikrofonla az önce geçtiğim ağaçlığın orada haberi sunuyordu.
''Son Dakika Haberi; Elimizde bulunan bilgilere göre orman yolunda 20 yaşlarında bir kadın cesedi bulundu. Cesedin teninin aşırı derecede soluk olması dikkatlerden kaçmadı. Ayrıca ölen kişinin hiç bir eşyasına dokunulmadığı belirtildi. Ceset otopsi için şehirdeki adli tıpa gönderildi.''
Haberin şokunu üzerimden en az iki dakik atamamıştım. Koşarken birinin çığlığını duyduğumu sanmıştım. Gerçekti...Korkuyordum...Etrafımda bir şeyler oluyordu. Bu kasaba lanetli olmalıydı. Dizlerimi kendime çekip koltuğa daha çok sindim. Devam eden haberlerde ilgimi çeken başka bir şey olmamıştı.
Kapıda bir tıkırtı duyduğumda önce irkilsem de gelenin babam olduğunu anlatmam uzun sürmemişti. Merhaba Meleğim deyip beni öptükten sonra yorgun olduğunu söyledi ve dinlenmek için yukarıya çıktı. Aslında bugün eve normal saatinden erken gelmişti.
Babam yukarıya çıktığında olduğum yerde biraz daha oturup sonra ayağa kalktım. Acıktığımı anlamıştım. Mutfağa gidip bir şeyler hazırlamaya başladım. Belki tatlı yapabilirim diye düşünmüştüm ama üşendiğim için sandviçle yetinmek zorunda kalmıştım. Sonuçta onu da hazırlamak belli bir zaman gerektiriyordu.
Mutfaktan çıkıp elimdeki sandviç tabağıyla salona girip televizyonun karşısına oturdum. Tekrar anahtarla açılan kapının sesini duyduğumda annemin geldiğini anlamak zor olmamıştı. Annem işlerinden benimle ilgilenmeye pek vakit bulamasa da bugün elinde ilk defa dosya olmadan eve gelmişti.
'''Ben geldim.''
''Az önce babam da geldi.''
Ayakkabılarını çıkarıp kenara koyarken başını bana çevirip kaşlarını çattı. ''Niye daha mesaisine çok vardı?''
Bilmiyorum anlamında omuzlarımı yukarıya kaldırıp indirdim. Başını iki yana sallayıp merdivenleri çıkmaya başladı. ''Ben çalışma odama gidiyorum. Kırıntılarını koltuğa dökme.'' Ne kadar gözlerimi devirsem de annem fark etmemişti.
Elimdeki sandviçi bitirdiğimde tek sığınma yerim olan odama girip biraz müzik dinlemeye karar verdim. Kulaklıkları takıp soyutladım kendimi dünyadan. Odamın ışığını kapatıp gözlerimi tavana diktim. Kulaklığım kulağımdayken yavaş yavaş uyku bastırmaya başlamıştı. Kulaklığım olmasına rağmen duyduğum bir sesle irkildim. Hemen yanımdaki ışığı açıp etrafa bakındım hiç bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK BEYAZ
VampireNot: Hikayede sadece birkaç bölüm okulda geçmektedir. "Okula yeni gelen genç kız hikayesi mi? Klişe."diyerek geçmemenizi tavsiye ederim. İyi okumalar. Karanlık... Yalnızlık... Acı... Bazen büyümeye zorlanır insan. İnsan mı dedim? Affedersiniz. Vam...