16. Bölüm

21.3K 949 28
                                    

Nick arabayı park ettikten sonra dışı griye boyanmış, kapısında çiçekler olan kafeye girdik. Kafenin dışı kadar içi de çok güzeldi. Kare masaların üstlerindeki turuncu örtüler gerçekten çok tatlı gözüküyordu. Gri üzerine turuncu çiçekli sandalyeleriyle kafe adeta bir bütün içerisindeydi.

İçeriye girdiğimiz de bizim yaşımızda bir kız yanımıza geldi. Boş bir masa gösterince teşekkür edip oraya oturduk. Kız iki fincan kahve siparişimizi alınca yanımızdan ayrıldı. Kahvelerimiz geldiğinde biz çoktan Nick'le konuşmaya başlamıştık. Aynı kız kahvelerimizi getirince başımızla teşekkür ettik. Buharı yükselen kahvemden bir yudum alınca gerçekten harika olduğunu fark ettim.

'''Kahveni sevdin mi?''

''Evet, gayet güzel.''deyip gülümsedim.

''Beğenmene sevindim. Sana buraları anlamamı ister misin? Tabi bildiğim kadarıyla.''

''Çok sevinirim.'' deyip can kulağıyla Nick'i dinlemeye başladım.

''Bu caddede genellikle kafeler var, arka caddede restoranlar, pizzacılar ve bunlar gibi yemekle ilgili yerler var. Ama oradan aşağıya kendin gitmesen iyi olur.''deyip gözleriyle yolları tarif ediyordu.

''Neden ki?''

''Genelde orada belalı tipler olur. Barlar, diskolar falan var.''

''Anladım. Zaten öyle yerlere hiç gitmedim.'' biraz durduktan sonra kahvemden bir yudum alıp konuşmaya devam ettim.''Ne kadar süredir buraya gelmiyorsun ?''

''İki yıl olmuştur.''

''Belki de dediğin barların falan yeri değişmiştir. Olmaz mı?''

Bana gözlerini devirdikten sonra kahvesinden benim aksime büyük bir yudum aldı.'' İnsanlar bir yere alışınca mekân sahipleri yerlerini değiştirmezler.''

''Tamam.''deyip kafamı salladım.

''Hiç içki içtin mi ?'' Ani ve alakasız sorusu şaşırmama neden olmuştu.

''Hayır. Neden sordun ki?''

''Tahmin etmiştim. Merak ettim. Bir nedeni yok.'' deyip sırıtınca moralim bozulmuştu. Hayatımda içki içmemiş olmam bir kayıp değildi sonuçta.

''Artık kalksak mı?'' deyip konuyu kapatmaya çalıştım

''İyi olur ben hesabı öderim.''dediğinde çoktan ayağa kalkmıştı. O hesabı ödemeye giderken kalan kahvemden bir yudum daha alıp bende ayağa kalktım. Nick hesabı kasaya ödedikten sonra kafeden çıkıp Max'in arabasını bindik.

''Nick şarkı açabilir miyim?'' dediğimde elimi radyoya uzatmıştım

''Elbette.''

Onayı alınca radyoyu açtım. Bir kaç denemede sevdiğim şarkılar çıkmayınca kanalı değiştirdim. Genelde kanallarda yavaş şarkılar vardı. Şu an yavaş şarkılar dinleyip içimi karartmak istemediğim için hareketli bir şeyler bulmaya çalıştım. Hareketli bir şarkının çaldığı kanala gelince elimi radyodan çektim. İyi seçimler yapıyorum deyip kendi kendime gülümsedim.

Dışarıya baktığımda geldiğimiz yoldan eve dönüyorduk. Çoktan eve yaklaşmıştık. Nick arabayı evin önünde durdurunca inmem gerektiğini anlayıp arabadan dışarıya çıktım. Ben arabadan inince Nick arabayı biraz daha ilerletip park etti. Max'in arabasının yakınında bir araba daha vardı. Sanırım amcasınındı. Araba gerçekten pahalı görünüyordu. Markalardan pek anlamasam da bunun BrandZ olduğunu hemen fark etmiştim.

''Huhu Angel. Daldın gittin.''.Arabayı incelemekten Nick'in yanıma geldiğini bile fark edememiştim.

''Evet dalmışım. Şu amcanın arabası mı?'' deyip gözlerimle incelediğim arabayı işaret ettim.

KIRIK BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin