Günlük Dışı

8 1 0
                                    

O gece Malorie yıldızlarına bakmak için günlüğünün kapağını kapadı. Tek taraftan yanan mumunu üflemeden önce tozlanmış, yıldızlarla kaplı o kalın perdesini kenara çekip yatağının arkasına sıkıştırdı. Yazdıklarını düşünüyordu. Ya da ne yazması gerektiğini. Olivia'nın ölümü ona kötü gelmişti. Tek dostu, tek sırrını paylaşabildiği tek kişi oydu. Onun ölümüyle tüm sırlar, arkadaşlıklar, -belki de aşklar- anılar gitmişti. Malorie, doğduğundan beri kendinin toplum şartlarına göre normal olmadığını biliyordu. Yaşadığı ülke, buna el vermiyordu. Ülke genel bir ifade olsa da ailesi buna engel olurdu. Evet. Bir kıza aşıktı. Hem de en yakın arkadaşına. Ama şimdi o da gitmişti. Tek gerçek aşkı. Her şeyin bir başlangıcı vardı. Onun başlangıcı Olivia'ydı. İlk sarılması, hatta ilk öpüşmesi bile onunlaydı. Taptığı yıldız oydu. Onunla alışmışlardı buna.
Her okul çıkışı lisenin önünde bulunan kiralık bisikletlere binip kuzey ışıklarına giderlerdi. Erimiş ve ısınmış dondurma yerlerdi. Çilek ve limon. Bütün o günlüğe yazdıkları onun içindi. Belki bir gün başkası olacaktı. Ama onun yerini tutar mıydı?

YILDIZLARIN TANRISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin