Bu yüksek Medeniyetin, Dünya bilim ve kültür seviyesinde çağdaş bir rakibi bile bulunmazken, zamanla ilerleme durmuş, gerileme baş göstermiş ve zamanın ilim ve Fen düzeyinden çok geride bir seyir seyretmesi vuku bulmuştur. Gerilemenin birçok nedeni var olduğu gibi buna çoğu Tarihi kaynak, teknik ve teknolojik eksiklik, siyasi olgular, sosyo-ekonomik etkenleri sebep olarak göstermiştir.
Belirtilen sebeplerle birlikte, aslında İslam Dünyasına en çok zarar veren ve gerilemeyi başlatan ana etken "Mezhep Ayrımı" olmuştur.
Dini-siyasi temellere dayanan Mezhep ayrımı, Çağ boyunca, Dünyada ilerlemenin en önemli sembolü olan İslam coğrafyasını derinden sarsmış, ayrımın etkileri, sosyal yaşamla birlikte ilim ve Bilim hayatına da önemli bir sekte vurmuştur.
Mezheplerin doğuşu;
Mezhep konusu, oldukça geniş bir konudur. Çünkü mezheplerin doğuşunda dînî, psikolojik, politik ve sosyolojik birçok etken olduğu gibi, ortaya çıkan mezheplerde de fıkhî, itikadî aynı zamanda siyasî olmak üzere çeşitlilikler söz konusudur.
Mezhep, sözlük anlamı olarak; gitmek, izlemek, gidilen yol, anlamına gelir. Terim olarak ise; görüş, kanaat, inanç ve doktrin, inisiyatif anlamında kullanılmaktadır.
Anlaşıldığı gibi, bir müctehidin mezhebi denince onun görüşü, anlayışı, kanaati, gittiği yol anlaşılmaktadır. Bununla beraber, zaman içerisinde bir müctehidin görüşleri temelinde oluşan fikirler bütünü veya bu görüşlerin düzensel hali de mezhep olarak isimlendirilir. Günümüzde mezhep denince, halk arasında genelde bu sonuncusu genel kanı olarak kabul edilir.
Sahâbe döneminde daha çok fikir ayrımından ve konuyla alakalı nassları bilmemekten doğan anlaşmazlıklar, ilk tâbiûn döneminde çevre ve üstâd farkları da eklenerek devam etmiş, son tâbiûn ve müctehid imamlar zamanında ise ictihâd usûl ve prensiplerine bağlı ihtilaflar ortaya çıkmıştır. Fakat bu dönemlerin hiçbirinde mezhepler teşekkül etmemiştir.
Gerçi müctehid imamların talebeleri, onların usûlünü tatbîk ediyor, ictihâdlarında onların fikirlerinden hareket ediyorlardı; fakat gerektiğinde usûl ve fürûda şeyhlerine muhalefet etmekten çekinmiyorlardı. İmam Ebû Yûsuf, Muhammed ve Müzenî gibi önemli alimlerde bunun birçok örneği vardır.
Gerek Ebû Hanîfe ve Mâlik gibi önde gelen imamların ve gerekse Ebû Yûsuf, Muhammed, Şâfiî, İbn Hanbel gibi ardından gelenlerin, her fırsatta diğeriyle temas ederek ilim ve fikir alışverişinde bulunmaları, bir yandan bugünkü anlamda mezheplerin kuruluşuna ve mezhep taassubuna engel oluyor, öteki yandan da metot, usul ve bilgi ayrımından ortaya çıkan ihtilafların azalmasını temin ediyordu.
Bu ilim, hürriyet ve müsamaha ortamının değişmesine, ictihâdın yerini taklîdlerin almasına ve mezheplerin doğuşuna ve yayılmasına sebep olan başlıca etkenler aslında şunlardır:
Siyasal sebepler: Hulefâ-i Râşidîn'den sonra hilâfet makamı, ona layık olmayan câhil ve ehliyetsiz kişilerin yetkisine geçmiş, bunlar da eksiklerini kapatmak ve anlık durumu kurtarmak için alimlerden yardım istemişlerdir. İlk başta Ebû Hanîfe, Mâlik, Ahmed b. Hanbel gibi önemli alimler, kötüye alet olmamak için bu halifeler tarafından teklif edilen görevleri kabul etmemişler, kendilerine yapılan ısrarlar zaman zaman işkencelere kadar varsa da bu tutumlarını değiştirmemişlerdir.
Yöneticilerin ilim insanlarından talepte bulunması ilmin itibarını arttırmış, bunu gören sonraki nesil, ilmi, bazı makamlara erişebilmek için basamak yapmış, ulema matlûb (aranan) iken tâlîb (arayan) durumuna gelmiştir.
Halife ve emirler, etraflarına topladıkları alimleri fikir münakaşasına yöneltmiş, bu durum ardı arkası kesilmeyen tartışmalara yol açmış, gerçeği ortaya çıkarmak yerine rakibe üstün gelmek amaç haline dönüşmüştür. İşte bu ortamda özellikle Ebû Hanîfe ile Şâfiî arasındaki ihtilaflar artarak araştırılmış, bu hususta eserler yazılmış ve tartışmalar yapılmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZHEP AYRIMININ İSLAM VE BATI DÜNYASINDAKİ ROLÜ - I: DOĞU
Ficción históricaBilindiği gibi Orta Çağ'da İslam Dünyası olarak adlandırılan coğrafya ve burada vuku bulmuş Medeniyetler tarih sahnesinde ''altın'' çağlarını yaşarken, Batı Dünyası ''karanlık'' olarak adlandırdıkları ve bir daha geri dönmek istemedikleri bir dönemd...