Çalıların arasında saklanan asker birazdan girecek olduğu askeri üssü dürbünle son bir kez daha inceledi.
İki dağın arasında sık ağaçlı bir bölgeye kurulmuş olan bu üssün konumu adeta uzaktan bakanlar için görünmezlik görevi yapıyordu.
Tamı tamına on iki peşmerge sayan asker yanında getirdiği keskin nişancı tüfeğini çıkartarak ilk başta sayıları dördü bulan gözetleme kulelerinin üzerindeki askerleri usta bir şekilde indirdikten sonra alarmlara birer kurşun sıkmış daha sonra ise üssü kimse kimseyi görmeyecek şekilde temizlemişti.
Üs görünürde tamamen temizlendikten sonra asker saklandığı yerden çıktı ve bayır aşağı koşmaya başladı.
Bir taraftan koşan diğer taraftan üzerindeki M16'nın şarjörünü değiştiren asker üsse iyice yaklaşınca durdu
Daha önce hiç bu kadar ilerlememişti!.
Üssün ön kapısına yaklaşan asker kapının yakınlarına konulmuş garip tabelaları görünce duraksadı.
Üzerinde kuru kafa resimleri olan bu tabelaların altlarındada yazılar yazıyordu.
Okuma yazma bilmeyen asker tebalaların göz korkutmak için konulduğunu düşünerek içeri girmeye karar verdi.
Henüz bir kaç adım atmıştı ki click BOOOM!
Game Over
Oturduğu kırmızı-siyah döşemeli tekerlekli koltuktan sakin bir şekilde kalkan çocuk, bilgisayarını kapattıktan sonra yatağına doğru ilerledi ve kendisini yumuşacık yatağına attı.
Bir müddet tavana bakıp derin düşüncelere dalan çocuk, babası ile birlikte geçirecek olduğu altı ay aklına geldikçe heyecanlanıyordu.
Yılda iki kez eve gelen babası son gidişinde her seferinde olduğu gibi ağlamaktan gözü ve yüzü kızarmış olan çocuğunun gözlerine baktı ve "bir daha ki sefere seni de götüreceğim" diye söz vermişti.
Çocuğu derin düşüncelerden uyandıran babası "oğlum sana önemli bir şey söyleyeceğim" diye seslenişiydi.
Çocuk babasının seslenmesi üzerine yumuşacık yatağından kalktı ve alt kata indi.
Çocuk acaba babam bana ne diyecek diye düşünürken annesini babasının yanında gördü ve babasına "efendim babacığım" diye sordu.
Babası biraz duraksayıp ardından hafif bir ses tonuyla "oğlum bana yeni bir iş teklifi geldi bunun için uzun bir zaman boyunca eve gelemeyeceğim. Üzgünüm ama senin okulundan geri kalmanı istemiyorum" dedi.
Çocuk ağlamaklı bir şekilde odasına gitti ve odasının kapısını kapattı. Yatağında uzanırken aslında o kadar da kafasına takmaması gerektiğine karar verdi. Sonuçta en fazla 1 yıl sürmeliydi.
Çocuğun annesi ''canım üstüne gitme sonuçta uzun zamandır bu zamanı bekliyordu. Ona biraz zaman ver, biz sana yetişiriz.'' dedi.
Çocuk bir süre daha yatağında uzanmasına rağmen hala gözlerinden gözyaşları akmasına engel olamıyordu. Annesinin ''oğlum üstünü giyip aşağıya in. Babanı yolcu etmeye gidiyoruz.'' diye seslenişi çocuğu kendisine getirdi.
Üstüne ne giyeceğini karar verirken gözüne hafif yeşilimsi sarı tişört ilişti. Altına bir pantolon giyip aşağıya indi.
Çocuk ne kadar gitmek istemese de üstünü giyindi ve annesiyle beraber hava alanına babasını yolcu etmek için gittiler.
Çocuk babasına ne kadar kızgın olsa da babasını sevdiği için onu yolcu etmeye gitti.
Çocuk hava alanının girişinde babasını annesiyle beraber yolcu ettiler ve eve döndüler.
9 Yıl Sonra
Max, okulun son günü eve giderken babası bugün geleceği için mutlu ve hızlı adımlarla eve gidiyordu.
Yolda arkadaşları onu dolaşmak için davet etse de hiç birini aldırmazmış gibi eve koşar adımlarla eve gitti.
Eve geldiğinde kapıyı açtı ve annesini ağlarken gördü. Annesi elindeki mektubu oğluna gösterdi ve ardından şu sözleri sarf etti: ''Max baban artık eve gelmeyecek!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gamer
Science Fiction10 Kasım Bilim Kurgu 119 - - - - Küçük yaşından beri oyun meraklısı bir çocuk olan Max, babasıyla gideceği iş gezisini düşünürken çok mutluydu. Ama daha bu geziye başlamadan önce bu gezinin kötü sonuçlanacağını tahmin bile edemezdi...