/16

11.5K 555 8
                                    

Beyaz tenini bana sergileyerek biçimli bacaklarını kapatmış olan siyah pantalonu düzeltti. Arabadan indiğimizde Casie tam karşımdaydı. Caitlyn'e garip bir şekilde baktı ve bana döndü.

"Bu da ne şimdi İrelia? Sevgilin mi arkadaşın mı kim bu?"

"Bu barı çok iyi bilen biri. Bana yardım edecek." Cevabını aldıktan sonra kafasını çevirip cebinden ince bordo saten bir çift şal çıkarttı. Birini bana uzattıktan sonra diğerini kendisi bileğine bağladı. Caitlyn kıkırdadığında ona döndüm.

"Ne var?"

"Bunlar en alt kademe. Melez göremezsiniz ki..." Casie gözlerini kısarak Caitlyn'i inceliyordu.

"Melez görmemiz için ne yapmalıyız?" dedi sinirle. Caitlyn sırtındaki çantadan üç mavi saten parça çıkarttığında ikimiz de şaşkınca ona baktık.

"Serçe parmaklarınıza bağlayın. Bu arada özür dilerim bunları senin elbisenden kestim." Gözlerimi büyüterek içimdeki buruklukla geçen senenin tasarımı Gucci'min bir parçasına baktım. Caitlyn ona kızamayacağım bir gülümseme paylaşıp kafasını eğmişti. Parmağımı kavrayıp benim yerime ince parçayı bağladı.

"Frederic sadece kumaşa bakar. Sağır ve dilsizdir. Kumaşa bakar ve kapıyı açar. Bu yüzden boşuna çenenizi yormayın." Casie önden giderken Caitlyn'in belini tek hamlede kavrayıp onu kendime yapıştırdım.

"Benden uzaklaşma güzelim." dedim belindeki elimi sıkılaştırırken. Beraber elimizi uzattığımızda adam 2 numaralı kapıyı açtı ve ardımızdan kapattı. Caitlyn kendinden emin bir şekilde sadece beyaz sorgu lambalarıyla ışıklandırmış uzun ve dar koridoru yürürken onu takip ediyordum. Casie bir kaç adım önümüzdeydi. Ses gelmeye başladığında temkinli bir şekilde ışığa doğru ilerledik. Kırmızı loş ışıkların ve parıldayan gümüş ledlerin aydınlattığı bir clup müziğin çaldığı büyük lüks salona girdik. Caitlyn ufak bir çığlık atıp sahneyi işaret etti.

Tavana dek uzanan cam bir plartformun içinde bembeyaz ışıklardan dolayı parıldayan bir kedi vardı. Caitlyn sıkıca elimi kavrarken camın içindeki melez dönüşerek beyaz tenli seksi bir kadın hâlini aldı. Şaşkınlıkla sahneye para atan insanları izliyordum. Casie elimden tutup ikimizi birden köşeye çekti.

"Biraz sakin olun. Ben adamımızı bulayım. İrelia sen de etrafı bir kolacan et. Eğer bir karmaşa çıkartırsan arkana bile bakmadan kaç. Hayvan hakları aktivisti olduğumu falan söylerim."

"Melezler hayvan değil, onlar... Melez." Dedi Caitlyn, Casie'yi terslemeye çalışırken. Onun elini tutup oturacak köşeye çektim.

Bara oturduğumuzda uzun boylu iri yapılı bir köpek meleziyle karşılaştım. Korkarak ona baktığımda güldü ve bir şey isteyip istemediğimi sordu. Şaşkınlıkla ona verecek cevap aradım.

"İki tekila lütfen." Dedi Caitlyn benim yerime. Ben hâlâ köpek melezini incelerken Caitlyn dikkatimi kendi üzerine çekti. Avucumu kavrayıp bana yaklaştığında yutkundum.

"Şu karşıda melezi elinde puro ile izleyen adam. Patronun sağ kolu. Ek olarak melezleri tek gecelik kiralıyor."

"Ne? Sen bana bundan hiç bahsetmedin." Kafasındaki bereyi düzeltip beni onayladı. Bir cevap bekler gibi ona baktım.

"Ben safkanım anneciğim ve vücuduma biçtiği değer ile burada her melezle ikişer kere yatılıp kalkılır. Bu yüzden kimseye tek geceliğine verilmedim." Derin bir nefes alarak az önce söylediklerini hazmetmek için gözlerimi kapattım. Kendimi sakinleştirdikten sonra karşıdaki adamı incelemeye başladım.

Bakışları aniden bana dönünce ikkat çekmemek adına Caitlyn'e dönüp dudaklarımı boynuna bastırdım. Caitlyn ellerini bana sardı ve yüzümü gizledi. Nefesim onun boynuna çarpıp, fantastik kokusuyla karışıyordu. Kafamı sıcak boynundan kaldırdım adam işine geri dönmüştü. Gözlüklerimi işaret ederek Caitlyn'in kulağına eğildim.

"Casus gözlükleri kayıttalar. Beni bir yerlere götür." Tekilayı shotlayıp ayağa kalktığında onu tekrarladım. Ellerimi kavrayıp karnında birleştirdi ve beni vücuduna tamamen yapıştırdı. Sırtına değen göğüslerime kendisini itip kafasını hafif bana döndürdü.

"Beni kucağına alıyorsun ve odalara ilerliyoruz korumalara sadece parmağındaki kumaşı gösteriyorsun." Fısıldaması bittiği gibi onu kendime çevirip kucakladım. Uzun tırnaklarını aniden enseme batırmıştı. Hareketlenen kuyruğunu elimde hissetmiştim. Bacaklarını hızla belime sardı.

"Dümdüz ilerle ilk koridordan sağa dön." Bana verdiği talimatlara uyarken kediciğim kucağımda rahat durmuyordu. Adama doğru yaklaştığımızda elimi kaldırdım bir şey sormadan geri çekildi. Koridor boyunca ilerledim. Caitlyn kafasını kaldırıp bana baktı ve ardından kucağımdan indi.

"Şimdi, ahh bir üç beş ve yedi olmalı. Onlar yeşil oda. İki dört ve altı mor oda. Sekiz ve dokuz beyaz oda. Ve On bir siyah oda."

"Renkler ne anlama geliyor Cait?"

"Şey, yeşil odada buraya ilk defa gelen ve rütbesi standart olan, sadece çok para ödeyenler olur. Mor odada çok para ödeyen hep gelen ve rütbesi standart olanlar olur. Beyaz oda, zengin, sürekli ve yüksek kademedir. Siyah odaya ise sadece patronun özel izniyle girilir."

"Ve biz..."

"Siyah odaya gidiyoruz." 

Ben kendi kendime siyah odaya nasıl gireceğimizi düşünürken Caitlyn elimi kavrayıp beni çekiştirdi. Peşinden yürüyüp onu takip ettim. Kapıları açık olan bir kaç odada melezlerle beraber olan kişiler görmüştüm. Kapısında koruma bekleyen odaya yaklaştık.

Koruma eğilerek bize baktı ve konuştu; "Küçük Michael nerede?"

Caitlyn kendinden emin bir şekilde gülümsedi ve etrafına baktı ardından korumaya eğildi. "Siyah odanın beyaz yatağında." Dedi kısık bir sesle koruma kapıyı açıp önümüzden çekilince Caitlyn beni hızla içeriye çekti.

Kapı ardımızdan kapanırken az önceki şifrenin konuyla ne âlâkasının olduğunu düşünüyordum ve Caitlyn'in bunu nereden bildiğini...

Ben düşünürken Caitlyn odada deli gibi bir şeyler arıyordu yanıma yaklaşıp beni dürttü hızla gözlerimi ona odakladım.

"Minik bir ajanda. Buraya giren çıkan herkesin ismi var. Onu bulmalıyız." Etrafıma bakınıp duvarı işaret ettim.

"Duvardaki mi?" Bir tablonun köşesindeki çıkıntı tablonun bir parçası gibiydi ama durduğum yerden ışık vuruyor ve altına gölge veriyordu. Caitlyn yaklaşarak elini sürttü.

"Evet bu, ah mükemmelsin." Eline alıp çantasına koyduğunda ona baktım.

Şimdi buradan nasıl çıkacaktık?

"Buradan nasıl çıkacağımızı düşündüğünü biliyorum. Elinde yeterince bilgi olduğunu düşünüyorsan. Bir gizli çıkış var." Masumca kafamı sallayıp içinde olduğum evrenden başka bir boyutta varlığımı sürdürürken kediciğimin içinden çıkan ajan Scarlett Johansson'a bakıyordum.

Caitlyn beni sarstığında kendime anca gelebilmiştim. Elimi tuttu ve beni lavabo sandığım yere çekti. Kapıdan içeri girince buranın harbiden lavabo olduğunu görmüş ve rahatlamıştım. Banyo altındaki dolabı işaret etti. Önce kendisi eğilip dolap kapağını açtı ve dolap arkasındaki tahta suntayı yerinden oynatıp gizli çıkışı gözler önüne serdi.

Yaklaşık yarım metre uzunluğunda dolap genişliğinde bir delikten geçtik ve depo gibi bir yere çıktık. Caitlyn arkadan suntayı yerleştirmişti. Loş ışıklı depoda bir ses duymuştum. Etrafa bakınıp sesin nereden geldiğini incelemek istemiştim. Bir iki adım attığımda etrafı büyük kolilerle çevrili alanda bir adamın oturmuş direkte dans eden kedi melezini izlediğini görmüştüm. Caitlyn hızla elimi tutup beni çıkışa götürdü. Sessizce çıkıp zorlukla arabaya ulaştık.

"Kimdi o?" Diye sordum arabaya yeni binmiş motoru çalıştırırken.

"Patron, Javier." Dedi bıkkınlıkla. Gözlüğü yavaşça gözümden çıkartıp torpidonun üzerine koydum. Artık herşeyin görüntüsü elimdeydi... Ve bu sandığım kadar zor değildi...

#KalbiDengem.
The SPY, Caitlyn Johansson.
                 007 Caitlyn.

KittyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin