"Chanyeol! Baekhyun uyandı."
Aşağıdan gelen Sehun'un sesi ile elimde tuttuğum bir kaç raporu masaya fırlatmış ve ani kalkışımdan dolayı sandalyeye çarpan bacağım yüzünden başta biraz sendelesem de sonra hemen toparlayıp, çatı katına çıkmak için kullandığım merdivenden oldukça dengesiz bir hızla aşağı inmiştim.
Şimdi de 2'nci katın merdivenlerinden 1'inci kata koşuyor olmam nefes nefese kalmama neden olmuştu.
Ama bir hafta az buz bir süre değildi. Ölmüştüm özlemekten, yaşamıyordum ya ben onsuz. Şimdi ona ulaşmak için sınırlarımı zorluyordum. Paldır küldür indiğim merdivenlerden yankılanan ayak sesim evin genelini inletiyor olsa da umrumda değildi. Sonunda büyük evin giriş katına geldiğimde aynı hızla, Sehun'ların olduğunu tahmin ettiğim salona doğru ilerlemeye başladım.
Her zamankinden daha uzakta duran kapıya ulaştığımda adımlarım ilk bir kaç saniye yavaşlamıştı. Kapının girişinden gördüğüm beden beni farkedip, uyku mahmurluğu ile ayağa kalkarak gülümsediğinde ciddi anlamda haykırmak istedim. İçimdeki özlemi, acıyı bir şekilde dışa vurmak. Ama yapamazdım, yapsam dahi böyle bir saçmalığı ona açıklayamazdım.
Koştum ben de. Masa, koltuk, obje umursamadan deli gibi ona doğru koştum.
"Seni çok özledim." Yanına vararak kollarım arasına en çok yakışan bedenini çarparcasına kucakladığımda söylemiştim.
"Seni, çok, özledim, çok." Yüzünün her yerini minik minik öperek kelimeleri ara ara tekrar ediyordum. Karşılık olarak kıkırdamıştı.
"Delirdin mi be adam? Alt tarafı bir kaç saattir uyuyordum."
İçimi kıpır kıpır eden dudaklarının konuşurken aldığı şekli incelemeyi bırakarak gözlerine diktim gözlerimi. O da doğrudan benimkilere bakıyordu. Şimdi aşk dolu olan o bakışlar bir kaç saat önce o kadar soğuk, o kadar boştu ki içimde bir titreme hissettim. Kollarımı daha da doladım beline ve bedenlerimizi birleştirdim.
"Özlerim ben bir kaç saatte de, sus da öp biraz beni."
O bana, hem şaşkın hem de hevesli bakışlarını atamadan birleştirdim dudaklarımızı. Kollarım arasında kıvrılmış narin bir şey niteliğindeki bedenini bana olabilecekmiş gibi daha da yaslayarak, kollarını boynuma doladı. Benim bir haftanın ihtiyacını çıkarmaya çalıştığım öpücüğüme, sadece bir kaç saattir ayrı kaldığımızı sanarak karşılık verdi.
Yine de yetiyordu dudaklarım arasında aşkla kıpırdanan dudakları, en güzel tatları barındıran dili.
Bedenini çekiştirerek koltuğa oturdum ve değerli öpücüğüme ara vermeme neden olsa da, kucağıma oturmasını sağladım. Sonra hiç vakit kaybetmeden dudaklarını yeniden kavradığımda gülümsediğini hissetmiştim.
Sana doyacak vaktim yoktu Baekhyun. Bilmiyordun.
Sekiz gündür ikinci kişiliğin ile bu evde olduğunu ve beni değil de Sehun'u sevdiğini sandığını bilmiyordun.
Bir kaç saatlik uykudan uyandığını sanan sen, aslında o bedende sekiz gündür uykudaydın.
Benim Baekhyun'um bu kadar gündür hem yanıbaşımda olup, hem de bir o kadar uzaktaydı. İşte onun acısını ben çok iyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Vurup Yerde Bırakma ♤Chanbaek
FanfictionKöprücüklerin var senin; geçilemeyen, öpülesi. *Dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip kişiler, kendi kişiliklerinin yanında, farkında olarak ya da olmayarak bir veya daha fazla alternatif kişilik geliştirir.*