Bugün de diğer günlerden bir farkı yoktu aslında.Yine boş odam, açık pencerem,yerlerde bir sürü buruşmuş kağıt parçası,yine ağlayan iki göz ve yine seni düşünen ben.Her günüm böyle geçiyordu biliyor musun? Her gün ağlamaktan gözlerim şişiyor,her gün dertleşecek kimse yok diye boş duvarlara konuşuyorum. Ve bunlar olurken de sen bir an olsun aklımdan çıkmıyorsun. Şu hayatta en çok istediğim şey belki de senin yanında olmaktı. Sıcacık ellerini tutmak,hayat dolu gözlerine bakmak, üzüldüğümde, sevindiğimde,her an her saniye başımı omzuna koymak. Bu günlere dönebilmek için her şeyi yapardım.
Ama sen beni bırakıp gitmiştin,bak işte en kötüsüyde buydu. Sana o kadar güveniyordum ki, kendini o kadar iyi kanıtlamıştın ki bir gün bile beni bırakıp gideceğin aklımın ucundan geçmezdi. Belki sende unutamamıştın ama gitmiştin işte,herkes gibi sen de beni bırakıp gitmiştin.
Ben ise,kalbim ise bir gün bile seni unutamamıştı. Gittiğin zaman neden diye sorduğumda herkes gider demiştin. Ama bananeydi ki bundan. Kim giderse gitsin. Sensiz olamazdım ki ben. Belki gün gelir pişman olur ve dönersin. Ama pişmanlık kâr etmez bilirsin.
Fakat ben yine de seni affederdim biliyor musun? Bir umut belki eskisi gibi oluruz diye beklerdim seni. Eskisi gibi her gün konuşuruz,hep birbirimizi düşünürüz ve hep çok severiz diye ben hep seni beklerdim.
Çünkü seni o kadar çok özlemiştim ki, artık ben eskisi gibi değildim. Her gün seni görmek için dışarı çıkan,her gün seni daha fazla seven o kız yoktu artık. Onun yerine odasından hiç dışarı çıkmayan,hayata küsmüş ve ölmek için can atan biri vardı. Fakat tek değişmeyen şey sana olan özlemimdi. Her geçen gün büyük bir çığ gibi büyüyen ve her günün başında yeniden kıvılcımlaşan özlemim.
Biliyorum bana geri dönmeyeceğini. Bekliyorum ama bir yandanda biliyorum.
Mutlu sonlara da inanmıyorum artık.
Bu dünya da sonu mutlu biten tek şey masallar çünkü...