-1-

13 4 4
                                    

"Enyaaaa!"
Annem yine apartmanı uyandırmaya ant içmiş gibi bağırıyordu. Sahi bu kadının hiç boğazı ağırmıyormuydu... Yatakta gözlerim kapalı doğruldum. Ayaklarımı aşağı sarkıtıp gözlerimi açmadan terliklerimi bulmaya çalıştım ve buldum. Zor bela ayağı kalkıp odamdaki banyoya gittim. Gittim ama sürünerek... Her neyse suyu açtım. Elimi suya daldırdım çok soğuktu, içim ürperdi. Suyu biraz sıcak tarafa doğru çevirdim ve su ılık olunca yüzüme çarptım az da olsa ayılmıştım. Gözlerimi açtım ve aynadaki kendime sevimli olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. - sevimli değildi- diş fırçası aldım biraz macun sürüp dişlerimi fırçaladıktan sonra banyodan çıktım ve dolabımın karşısına geçtim okulun üniformalarına baktım. Evet, yeni bir okula başladım ve bu gün ilk günümdü. Biraz daha oyalanırsam ilk günden geç kalacaktım. Formalar güzeldi çünkü bir koleje gidecektim. Alttan bordo ve siyah kareli etek dizlerime kadar gelen çoraplarım ve üstten kapşunlu okul swet i üstüne de kolej hırkam. Hepsi bordo ve siyahtı. Bu renkleri seviyordum. Kıyafetimi giydikten sonra aynanın karşısına oturdum. Saçlarım düz ve omuzlarımdaydı. Sarılardı ama yinede sarıya boyatmıştım. Gözlerim su yeşili gibiydi ama biraz daha maviydi. Tokadı çıkarıp sırtıma dökülmesine izin verdim saçlarımın tarağı alıp taradım. Sıra makyajdaydı... Maskara sürdüm kirpiklerim zaten uzundu biraz daha dolgun gözükmüştü. İnce bir eyeliner çektim ve dudaklarıma portakallı lipbalm sürdüm. Ve yoğun şeker kokan parfümümü sıktım. Çantamı sırtıma alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden hızlı hızlı aşağı indim. Annem bana bakarak "hiç kalkmayacaksın sandım." dedi göz devirerek. Bende aynı ifadeyle ona döndüm ve "bende adımı söylemekten bıkacaksın sandım." dedim. Kahvaltı masası hazırdı ama vakit yoktu. Anneannemin hazırladığı poğaçalardan birini aldım ve koşarak kapıya doğru gittim. Ayakkabılıktan botlarımı aldım. Vestiyerden de bordo montumu alıp kendimi dışarı attım. Evin altındaki garaja indim. Hasan amca arabayı hazırlamış beni bekliyordu. Arabaya ilerledim suratımda kocaman bir gülümsemeyle. Hasan amcayı seviyordum. "Günaydın!" dedim neşeli bir tınıyla. "Günaydın küçük hanım" dedi aynı neşeyle ve gülümsedi. Bu adam çok sevimliydi. Arabayı çalıştırdı. O arada bende radyoya uzanıp bir müzik kanalı açtım. Rastgele bi şarkı çıkmıştı ama hoşuma gittiği için o kanalda kaldım.
  ***
Yarım saatlik yoldan sonra okula gelmiştim. Arabadan inip Hasan amcaya el salladım. Ve o arabayı sürüp giderken ben okula döndüm. Kocaman ihtişamlı bir okuldu. İçimden hadi bakalım yeni okulun hayırlı olsun Enya diyip içeri girdim. Girdiğim anda herkesin bana dönmesini falan beklemedim tabiki sizde beklemeyin. Kimse bakmadı yakışıklı bir çocukta yardım etmedi. Kendim buldum müdürün odasını. Kapıyı tıklatıp geri çekildim içerden tok bir ses 'Gel' dediğinde içeri girdim. Ve konuşmaya başladım. "Merhaba, ben Enya Ergüç bu okula yeni kayıt aldırdım da hangi sınıftayım öğrenebilir miyim acaba?" Müdür bana baktı ve gülümsedi başıyla selam verdi önce sonra koltuğu işaret etti. Ah tabi ya odaya girer girmez konuşmaya başlamıştım. Mahçup bir ifadeyle işaret ettiği yere oturdum 40 yaşlarının başında bir adamdı..." Merhaba Enya. Evet okulumuza dün kayıt yaptırdın. Öncelikle bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler. Sınıfın 11-A. Babana selam söyle canım" diyip gülümsedi. "söylerim." diyip gülümsedim ve arkamı dönüp odadan çıktım. Şimdi sıra sınıfı bulmaktaydı. Müdürün odasının hemen yanında okul planını gördüm ve gülümsedim. Hemen 11-A yı aradım. Merdivenler çıkınca hemen sağdaydı. Bulmuştum, kolay olmuştu. Şimdi sınıfa girmek vardı. Daha derse girmedikleri sınıftan gelen gürültüden anlaşılıyordu. Sınıfın kapısını açtım ve içeri girdim. İşte o an. Herkesin bana baktığı an hani. Üzerimdeki bakışlar eşliğinde rastgele bir sıraya geçip oturdum. Cam kenarıydı. Henüz yanımda kimse yok diye sevinecekken, yanıma tırnaklarını törpüleyen ve ağzında sakız olan bi kız oturdu. Saçları maşalıydı... Abartılı bir makyaj vardı yüzünde. Bana bakıp sakız şişirerek " yerime oturdun." dedi. Sesi ciyaklar gibi çıkmıştı... Başımı eğdim. "bilmiyordum" deyip ayağa kalktım ve bir arka sıraya geçtim neyse ki burası boştu. Camdan bakıp dışarıdaki insanları izlemeye koyuldum. Sınıftaki bazı kişilerin bakışı üzerimdeydi hissediyordum. Ama dönüp bakmadım. Daha sonra kapı açıldı. O tarafa döndüğümde içeri giren 30 yaşlarının başında saçları sarı dalgalı dar kalem etekli üstünde kırmızı saten bir gömlek olan kırmızı rujlu ve siyah stiletto giyen bir kadın vardı. Cidden bu hocamıydı şimdi!? Pavyondan kaçmış gibi bir hali vardı. Ayağa kalktım. Herkes gibi... Güya hoca olan kadın bize döndü "Günaydın arkadaşlar!" dedi şen bir sesle. "oturun" sesiyle hepimiz oturduk. Erkekler kendi arasında hocanın kıyafetini konuşuyordu... Daha doğrusu vücut kıvrımlarını! İğrendiğimi belli eden bir bakış atıp önüme döndüm. Hoca sınıf defterine bakıyordu sonra kafasını kaldırdı gözgöze geldik. Güldü. "Enya Ergüç " dedi. Ayağı kalktım. "okulumuza ve yeni sınıfına hoşgeldin." dedi. İtici bir sese sahipti. Zoraki bir gülümsemeyle "Hoşbuldum" dedim. "buraya neden geldin?" dedi. Neden olduğunu biliyordu. Sinsi. Göz devirerek cevap verdim. "kavga." dedim kısaca. Sırıttı. "umarım burada böyle sorunların olmaz." dedi. Yerime oturdum. Kızlar dedikodumu yapıyordu.
   ***
Dersin sonunda o kadının ingilizce öğretmeni olduğunu öğrendim. Ders sıkıcıydı. Zil çaldı ama kimseyi tanımadığım için sırada oturmaya devam ettim. Biranda aklıma telefonum geldi. Müzik dinlersem sıkılmazdım. Kulaklığımı ve telefonumu çıkardım çantamdan. Kulaklığı telefona  taktım daha sonrada kulağıma en sevdiğim şarkılardan birini açtım ( Dolu kadehi ters tut- yapma nolursun). Şarkıyı eşliğinde camdan bakmayı seviyordum hele birde yağmur yağıyorsa... Aniden kulaklığımı bir çekip çıkardı şok olmuş bir ifadeyle yanıma döndüğümde bir çift mavi gözle karşılaştım. Affallamıştım. Kendime geldiğimde sorar gözlerle ona baktım. "Çok kapılmıştın. Ne dinliyorsun bakalım?" dedi gamzeli kıvırcık saçlı tatlı çocuk. Tek kaşımı kaldırdım ve gözlerine diktim gözlerimi. " kulaklığımı çekme. Sinirleniyorum." dedim düz bir sesle. Masumca bakarak ellerini havaya kaldırdı "amacım tanışmaktı sarışın" dedi. Elimi uzattım elimi sıktı. "Enya" dedim sadece. Bana bakıp sırıttı. "Arın" dedi. İsmini sevmiştim. İyi biri gibiydi. Kolumu çekip sıradan kalktı aniden. Kolumu çrkiştirmeye devam ederken " kalk hadi okulu gezdireyim sana" dedi. Okulu bilmiyordum ve yapacak bişeyim de yoktu. Başımı sallayıp sıradan kalktım. Hemen koluma girdi... Bir an afalladım ama sonra gülümseyip başımı iki yana salladım. "bak sarışın bu okulda kimseye güvenme. Erkek olsun kız olsun. Hepsi ya yavşak ya gevşek. İstisnalar hariç." derken kendini gösteriyordu. Gülümsedim. Bakalım bu okulda daha kimleri ne cins insanları tanıyacağım. İlerleyen günlerde görecektim artık.
*
Ta taaaa ilk bölüm bitti. Umarım beğenirsiniz bu bölümü fazla uzatmadım ama diğer bölümler uzun olacak. Yorum yapın ve vote verin. Lütfen bana destek olun yazmaya motivasyon edin beni... :)

Enya Ergüç = Cara Delevingne
Arın Karadağ = Eduardo Bernardi

Şimdilik bu karakterli tanıyorsunuz :) ileride karakter ekleyeceğim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖVME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin