'Her zaman ki bay Kim. Gününün çoğunu boş boş Han nehrini izleyerek geçiriyor.' Dedi. 'Acı çekiyor olmalı.' Diye karşılık verdi bir diğeri.
Bugün amacım farklıydı. Amacım, ona kavuşmaktı. Bekliyordum. Ya gelirse diye. Son dört gündür yaptığım gibi...
"Kai ?" Ayağa kalktım. Gözlerimiz buluştu. Yanına ilerledim ve gülümsedim.
"Merhaba. Ben seni bekliyordum. Şey... Bu ani olucak belki, garip olucak, kuru kuruya olucak ama özür dilerim. Biliyorum beni affetmek senin için çok zor. Ama en azından deneyebilirsin. Kyungsoo, bana bir şans daha verir misin ?" Sinirden kahkaha attı. Durduğunda hâlâ sırıtıyordu.
"Bir şans daha mı istiyorsun Kai ? Bir şans daha." Tekrarladı. Ciddileşti.
"Cevap ver bana. Eğer cevap verebilirsen ikinci bir şans verebilirim sana. O zaman ve bu zaman arasındaki fark ne ?" Sustum. Cevap veremedim. Yanımdan uzaklaştı. Bugün bir galeri açmıştım onu anlatan çizimlerle dolu bir galeri. Yerime tekrar oturdum.
Geçen sefer beni eken çift bugün gelmişti. Onlara gülümsedim. Bana Onu hatırlattıkları için fotoğraflarını çekmeyi kabul etmiştim.
Bir sohbet sırasında yaşımın otuz olduğunu öğrenince hiç aşık olup olmadığımı sormuşlardı.
Onlara 'Bana, bizi hatırlattığınız için bu işi kabul ettim. Sevdiğim adamda böyle isterdi.' Demiştim. Bana onun hakkında sordukları her soruyu cevaplamıştım.
Ama o bugün benim sorumu cevapsız bırakmıştı. Eğer arada bir fark yoksa o gün beni neden bırakmıştı ve bugün nasıl benimle olabiliyordu ? Sonuçta şartlar aynıydı.
Çiftin çeşitli pozlarını çektim. İşim bittiğinde çift ile konuştum. Onlar gitti. Bende arabama döndüm. Ama o aynı yerde oturmaya devam ediyordu.
Yağmur başladığında dayanamadım. Ve şemsiyemi alıp dışarı çıktım. Takım elbiselerimiz aynı renkte olabilirdi ama duygularımız aynı değildi.
Yanıma biri oturdu. Şemsiyesini benimle paylaştı. Ona baktım. Kyungsoo ?
Şemsiyeyi düzeltiyordu. Yeni fark etmiştim, takım elbiselerimiz aynıydı. Saçlarını değiştirmişti. Deli dolu bir çocuk gibi.
Kırmızı saçlar ve takım elbise ile fotoğraf çekiyordu. Kedicik.
"Sana olan aşkım günden güne artmadı. Ben her gün sana tekrar aynı şekildr aşık oldum." Bana şaşkınca baktı. Gülğmsedim. Burukça gülümsedi.
Sonra önüne döndü. Nehri izleyerek konuştu. Bana neden bakmıyordu ?
"Dün seni çekiştiren arkadaşı ara. Seni almaya gelsin. Hasta olucaksın." Omuz silktim. Onun gibi yaptım. Ona bakmadan konuştum.
"Aramama gerek yok. Birazdan tepemizde olur Oh Sehun." Tepkisizce durdu. Eskiden olsa mutluluk ve şaşkınlıkla bana döner masum ses tonu ile konuşurdu.
"Geldi." Duyduğumuz sesler yaprakların ezilme sesiydi. Son bahar gelmişti insanlara göre. Ama benim için son sekiz yıldır tek bir mevsim vardı Kış. Kalbimi donduran bir Kış.
Ve şimdi Kyungsoo sımsıcak gülümsüyordu. Oh Sehun'a selam verdi. Bana da bu şekilde gülümseyecek ve kalbimin buzlarını eritecek miydi ?
Yoksa benim onun kalbini de dondurmama izinmi verecekti ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yarım || KaiSoo
Fanfiction("Snow falls like the tears ı cried since you're gone. Will winter ever end ?" "Kar sen gittiğinden beri gözyaşlarım gibi düşüyor. Kış sona erecek mi ?") İki adam vardı. Birinin kalbi kış kadar soğuktu. Buz tutmuştu. Diğerinin gülüşü yaz kadar sıcak...