Uykudan uyandım ve hazırlandım. Merdivenlerden indiğim sırada Sehun'u gördüm. İyide bugün hafta sonuydu ve çalışmayacaktık. O zaman neden buradaydı ki ?
"Hyung, hani koruyucu ailesi olmak için başvuruda bulunduğun bir çocuk vardı. CHOİ Yongwoo ?" biraz düşündüm ve başımı salladım.
"Evet. Bir haber mi var ?" başını salladı. Yarısında durduğum merdivenin tırbanzanına elimi koyarak ona baktım.
"Kabul edilmiş. Şimdi onu almaya gideceğiz ama bir sorunumuz var. Kyungsoo Yongwoo için başvuru yapan bir diğer isim. Onunla birlikte çocuğa bakacaksınız bugün. Sorun çıksın istemiyorum." başımı salladım ve merdivenleri indim.
Yoongi hyung yanıma gelip oturdu. Elimdeki fotoğraf makinasını bıraktım ve ona baktım.
"CHOİ Yongwoo için yaptığın başvuru kabul edilmiş. Ancak bugün ona başkasıyla bakman gerek." omuz silktim.
"Önemli değil." gergin görünüyordu.
"Bu kişi Jongin." şaşkınlığım yüzümden okunuyordu buna emindim.
"Sorun istemiyorum. Bugün ona bakacaksınız." başımı salladım. Üzerimi değiştirdim ve stüdyomdan çıktık. Yongwoo'yu alacağımız yere gelmiştik. Yongwoo bir kadının elini tutuyordu. Jongin ve benim aramızda yeterince mesafe vardı.
"Yongwoo, bu beyefendiler seni mutlu etmek istiyorlar. Onları üzme tamam mı ?" Yongwoo çok tatlı bir oğlandı. Ama ilerde bir çocuk evlat edineceksem bu çocuk mutlaka kız olurdu.
"Siz benim babalarım mısınız ?" Jongin ile bakıştık ve aynı anda konuştuk.
"Evet."
"Evet."Yongwoo bize doğru geldi ve ikimizin elini tuttu. Yoongi ve Sehun kadınla konuşup geldiler. Birlikte Sehun ve Jongin'in geldiği arabaya bindik. Sehun ve Yoongi'yi bir Starbucks'ta bıraktık ve Yongwoo ile gezmeye başladık.
"Baba adın ne ?" bana bakan Yongwoo'ya gülümsedim.
"Jongin." gülümsedi ve Kyungsoo'ya döndü.
"Senin adın ne baba ?" Kyungsoo o muhteşem gülümsemesiyle ona baktı. Kalp şekilli dudakları dudaklarımın arasında ait oldukları yerde olmalılardı.
"Kyungsoo." Yongwoo gülümsedi. Onunla gezerken ondan daha çok Kyungsoo ile ilgileniyordum. Bir dükkanda durduğumuzda Kyungsoo, Yongwoo için şapka bakıyordu.
"Jongin baba, beni kucağına alır mısın ?" gülümseyerek onu kucağıma aldım ve Kyungsoo'nun yanına gidip şapkalara baktım. Güzel bir şapka seçtiğinde cüzdanını çıkardı.
"Ben öderdim." dedim. Şapkayı Yongwoo'ya takıp bana döndü.
"Ama ben ödedim." dedi ve yürüdü. Seyyar bir satıcının önünde durup ondan üçer tane balık keki aldı. Yongwoo'yu yere indirdim.
Yongwoo ile durup balık keklerimizi yedik. Jongin sürekli bana bakıyordu. Az da olsa rahatsız olmuştum. Onunla olmayı çok istiyordum ama çok kırılmıştım.
Ona görüşürüz demediğim halde görüşüyorduk. Bu bizim kaderimizdi. Sürekli ne olursa olsun bir şekilde görüşüyorduk.
"Kyungsoo baba, bitti." Yongwoo ya gülümsedim. Jongin balık keklerinin parasını ödedi. Bana yaranmaya çalışması çok komikti. Tekrar Yongwoo'nun bir elinden o diğer elinden ben tuttuk ve yürüdük. Bu şekilde 2 saat dolaştık. Yongwoo yorulduğunda bazen ben bazen Jongin kucağımıza alıyorduk.
En son Jongin onu kucağına almıştı ve o uyuyakalmıştı. Bir süre birbirimize baktık. Çok güzel giyinmişti. Bir jean pantolon, krem rengi bir hırka ve sanırım içine de tişört veya gömlek. Benim aksime klasikti.
Spor giyinmiş olan Kyungsoo'yu inceledim. Jean pantolon, tişört ve beline bağladığı bir gömlek. Hoştu. Her zaman olduğu gibi. Kalp şekilli dudakları hareket ettiğinde onu dinlemeye çalıştım ama başaramadım.
"Tekrarlar mısın ?" göz devirdi. O kadar tatlıydı ki.
"Boşver. Yalnızca onu artık götürelim." başımla onayladım ve Starbucks'a gittik. Sehun ve Yoongi biz geldiğimizde koyu bir sohbete dalmışlardı. Samimi olmuşa benziyorlardı.
"Gidiyoruz." dedik ve bir saat içinde uyanmış olan Yongwoo'yu aldığımız gibi teslim ettik. Saygı selamı verdik ve Kyungsoo'ya baktım. İlerde bir gün belki bir kız çocuğu evlat edinir ve ona bakardık.
"Görüşürüz Sehun."
"Görüşürüz Yoongi." biz hâlâ birbirimize bakıyorduk.
"Jongin, Kyungsoo'ya görüşürüz der misin ?" başımı eğdim.
"Hoşçakal Jongin."
"Hoşçakal Kyungsoo." arabaya doğru ilerlediğimizde taksi çağırmışlardı. Her ne kadar birbirimize görüşürüz demesek de görüşecektik. Bunu biliyordum. Bu tanrı'nın bizim için yazdığı kaderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yarım || KaiSoo
Fanfiction("Snow falls like the tears ı cried since you're gone. Will winter ever end ?" "Kar sen gittiğinden beri gözyaşlarım gibi düşüyor. Kış sona erecek mi ?") İki adam vardı. Birinin kalbi kış kadar soğuktu. Buz tutmuştu. Diğerinin gülüşü yaz kadar sıcak...