Cin Kılığına Girmiş Bir Keçi Gördünüz mü?
Olay, bir köyde geçiyor. Köylünün biri, sabaha doğru bir işini halletmek üzere at arabasıyla komşu köye gidiyor. İşini halledip köye dönerken yolda meleyen bir keçiye rastlıyor. 'Herhalde köydeki birine aittir, kaçmıştır' diyerek arabasının arkasına alıyor. Bu arada enteresan bir gelişme oluyor. At, bir türlü gitmiyor. Dehliyor, kırbaçlıyor, ama at bir adım dahi atmıyor. Aklına birden keçi geliyor adamın. Arkasına döndüğünde keçinin kıpkırmızı ve ışıldayan gözleriyle karşılaşıyor. Hemen dua okuyor, can havliyle keçiye bir tekme atarak yere düşürüyor. Keçi düştükten sonra at zembereğinden boşalmış yay gibi yerinden fırlıyor. Adam kendini eve zor atıyor. Ertesi gün köylüler olayın olduğu yere gidiyorlar. Tekerlek izleri keçinin alındığı yere kadar normalken, arabaya alındığı yerde derin tekerlek izleri olduğunu görüyorlar ve sonra yine normal tekerlek izleri... Adam, o gün bugündür, yanına kimseyi almadan köy dışına çıkmıyor.
Cinlere Namaz Kıldıran İmam
Tokat'ın bir Kazasında anlatılan bir hikaye halk arasında cinlerin görünebilir olduklarına bir örnek olarak anlatılıyor. Hikaye şöyledir: Ulucami imamı, bir sabah namazını kıldıktan sonra dua etmek için arkasını döndüğünde hiç tanımadığı bir grup tuhaf insanla karşılaşır. Alnından soğuk terler akan imam, cesaretini toplayarak, onlara kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini sorar. Aralarından biri hocaya, "Biz Oğlan Deresi'nde yaşayan Müslüman cinleriz. Oğlan Deresi'nden Güvercinlik Çalı'na gelin götürüyoruz. Geçerken, sabah ezanı okunduğunu duyunca namaz kılmak için camiye geldik." diyor. Oğlan Deresi ve Güvercinlik Çalı. cinlerin yaşadığına inanılan iki yerdir.
Çoban Köpeği
Akrabamın anlattığına göre çobanın biri varmış. Bu adam, geçimini yetiştirdiği k
oyun
lardan sağlıyormuş. Tabii bu adamın
bir de köpeği varmış. Koyunlara bekçilik eden bu köpek, koyunları sabah çıkarıp otlatmaya götürüyormuş. Akşam olunca da eve getiriyormuş. Adam, köpeğinden çok memnunmuş. Adamın bir tek merak ettiği birşey varmış, o da köpeğinin koyunları akşam eve getirdikten sonra yemeğini bitirip ortadan kayboluşuymuş. Adam, en sonunda şüphelenip köpeği takip etmeğe karar vermiş ve ertesi gün adam, köpeği koyunları eve getirdikten sonra yemeğini vermiş ve izlemeğe başlamış. Köpek, yemeği bittikten sonra ormana doğru gitmeye başlamış. Adam, takip ederken köpeği gözden kaçırmış. Ertesi gün yine takip etmiş, bu sefer daha yakın olarak. Köpek, uzak bir yol aldıktan sonra bir mağaraya girmiş. Adam dayanamayıp arkasından mağaraya girmiş ve ne görsün: cinler! Köpeğine, "Hoşgeldinnn kara oğlannn!" dediklerini duymuş. Adam, hemen oradan kaçmış. Ertesi gün, köpek koyunları otlatmaya geldiğinde adam, köpeğe "Hoşgeldin kara oğlan." dediğinde, köpek deliler gibi koşmaya başlamış ve bir daha geriye dönmemiş.
Çöl Cini
Arkadaşlar, bu anlatacağım hikaye bir kitaptan alıntıdır. Sizi temin ederim ki gerçektir.... Bir tüccar gurubu, mallarını satmak için develerle çölü geçmekteydiler. Vakit akşam olunca çölün aşağı yamaçlarında bir yerde konaklamaya karar verdiler ve çadırlarını kurdular. Çölü iyi bildiklerinden nerde konaklayacaklarını ve nerede su olduğunuda iyi biliyorlardı. İçlerinden biri, arkadaşlarına dönerek, "Şu tepenin arkasında su var. Ben, biraz su alıp geliyorum." diyerek aralarından ayrıldı. Aradan belli bir süre geçti ki ne gelen var ne giden. İçlerinden bir diğeri, "Ben ona bakmaya gidiyorum. Başına bir iş gelmiş olmasın." diyerek tepeyi aştı ve gözden kayboldu. Bir süre sonra o da geri dönmeyince, diğerleri de gittiler; fakat giden geri dönmüyordu. En sonunda kervanda bulunan genç ve güçlü bir tanesi, yanına kılıcını ve bir arkadaşını alarak tepeyi aştı. Arkadaşı, ''Aman Ya Rabbi!'' dedi. ''Bir kadın var çırılçıplak ve çok güzel. Bizim arkadaşlar da orada eğleniyorlar. Ben de yanlarına gidiyorum.'' dedi ve hızla güzel kadının yanına koştu. Genç ve güçlü olan onun peşinden ağır adımlarla gidiyor ve onu engellemeye çalışıyordu. Adam, kızın yanına vardığında herkesin parçalanmış ve organlarının etrafa saçılmış olduğunu gördü. O güzel, çıplak bayan da baş uçlarında oturuyor ve cesetlerini kemiriyordu. Adam, öyle korkmuştu ki bir anda dizlerinin üzerine düştü. Bunu farkeden kız, arkasını döndü. Ağzının kenarları kanlı, gözleri ateş kızılıydı. Tırnakları ise bir deveninki gibiydi.. Uzun saçları adamı ensesinden kavradı ve bir hamlede eliyle ciğerini söküp yanına bıraktı.. Kuvvetli olan, bu vahşet sahnesi karşısında sanki kılıcını kaldıramaz duruma gelmişti.. Sonra kız, gözlerini ona dikti. Ayakları yere basmıyor ve inanılmaz hızlı hareket ediyordu. Yaşadığı şoktan eli ayağı tutmaz duruma gelen genç, son söz olarak kendisine yaklaşan cine karşı Allah'a dua etti. Elinde birdenbire bir dua belirdi.. Genç, hızla duayı okudu. Duayı okumasıyla birlikte gökten bir yıldırım indi. Kıza öyle bir çarptı ki; kız, avret yeriden alnının çatısına kadar yarıldı.. Genç, şok içerisinde kervana döndü ve elindeki kağıtta yazan duayı kervancıbaşına gösterdi. Olan biten herşeyi de anlattı. Kervancıbaşı, pek dini bütün bir insandı.. Çöl cinlerini de duymuş olacaktı; ama inancı ve bilgisi zayıf gencin ona sorduğu soru farklıydı.. "Ey kervancıbaşı, bu dua nedir neyin nesidir?" Kervancıbaşı, duayı görünce gözleri faltaşı gibi açılıverdi.. "Ey genç insan, işte kasların ve gençliğinin yetmediği bu hususta sana yardımcı olan dua, bir Kur'an ayetidir. Bu, Bakara Suresi 255'nci ayettir. Yani Ayet El Kürsi...!"