Her şey Londra'nın gizemli, tozlu kaldırımlarında başlamıştı. Kahramanımız Steven'ın başından geçen tüm olaylar bu gece başlayacaktı... Steven fazla ilişmesede arada bir demlenirdi. Arkadaşlarıyla birlikte içer ve sessiz, ıssız bir köşede sızardı. Ama bu gün farklıydı Steven biraaz gerilmişti. Süreki takip edilme hissi onun içi adeta yiyip bitiren bir kemirgen edesıyla onu huzursuz edip içini sıkıyordu. Bu gece üzerinde olan bu onlarca ton ağırlığındaki şüphe kanıtlanıyor gibiydi. Steven arkasını her döndüğünde büyük siyah bir fötr şapka takmış, kabanının yakalarını kaldırmış onlara gizemli bakışlarla bakan bir adam görüyordu. İlk başta sigarasını acıyla içen bu adamı gördüğünde takmamıştı. Ancak o gece başına gelecekler yeni başlamıştı . Kalabalığın içinde onları izleyen bu gizemli adamdan bir anlık gözlerini almış ve tekrar baktığında orada bulamamıştı. Tekrar önünü döndüğünde masada birasını bulamamıştı sadece büyük siyah fötr bir şapka... Şapkanın içinde 3 gün sonrası için bir uçak ileti ve küçük bir not ; '' Şeytan nefesi '' ve birkaç askeri biçimde koordinat kağıtları vardı. Peki bu Şeytanın nefesi ne demekti. Steven başarılı bir arkeologtu. Özellikle Mısır'da ve piramitlerle ilgili birçok çalışması vardı. O adeta ayaklı bir dehaydı. Bir gece yine Steven'ın yönettiği bir grup, Mısır'ın ürkütücü çolünde kazı işlerine ara vermiş ve dinlenmek için kenara çekilmişlerdi. Ancak Steven aradığının peşindeydi ''El Hapron''. Geceler boyu uyumamıştı. Ansızın gözleri onu bir boğa gibi yere devirmiş ve uykusuna yenik düşmüştü. Rüyasında bile El Hapron'u görüyordu. Ve onu rahatsız eden bir ışık belirdi. Steven ecel terleriyle karışık bir biçimde uyanmış ve mavi parlayan bir ışık... Hemen oraya yöneldi ve hızlıca kazmaya başladı. Aradığına ulaşmıştı ; El Hapron , namı değer şeytanın nefesi... Steven bunları hatırlamış ve içtiği 2. bira şişesini unutmuştu bile. Hemen kaldığı otel odasına gidip bavulunu hazırlamaya başlamıştı. Çeşitli bıçaklar, Silahlar ... Geçerken ortağını almayıda unutmamıştı George onun uzun zamandır en yakın dostu ve Şeytan nefesini bulmak için yaptıkları çalışmadada büyük emek harcamıştı. Steven için en gerekli şey yanına aldığı teczihatları ve George du . Kahramanlarımız yola çıkmıştı ikiside Şeytan nefesinin getirebileceği felaketlerden haberdar dünyanın uğrayacağı felaketten korkarak kendilerine tek bir soru soruyorlardı. Şeytanın nefesi dolunayın ışığıyla aydınlanıp o kabuslarla dolu büyük , korkunç, Firavun Tutankamon'un yönettiği ordu uyanırsa ne yapacaklarıydı. Bu sorularla kafaları doluyken aniden sarsıldılar uçak inişe geçmişti. Tekrar gelmek istemedikleri o naletli bölge Abu simbel'e iniş yapmışlardı.Nerden başlayacaklarını her ikiside bilmesede,işe Bölgenin çölde yaşayan Antik Mısır'dan beri nesilden nesile Şeytan nefesinin ortaya çıktığı gün için hazırlanan seçilmiş savaşçılarla iletişime geçmekle başlayacaklardı. Gün batamakta ve gökyüzü çok hoş pembe bir görünün alınmıştı konaklayacakları kampa ulaşıp uzun geçecek ertesi gün için dinlenmeye koyulmuşları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN NEFESİ
AdventureYıllar Öncesinde Şeytan nefesini bulan Steven Ve George'nin Lanetli topraklar Abu Simbel'e geri dönüşü hakkında güzel bir macera kitabı Yorumlarınızı bekliyorum :)