İnsanlar yarıda bırakılmışlıkları geçip, yalnızlığın değerini anlayacaklar. Umutsuzluk saracak bedeninin her yerini. Umut beynini kemirsede yalnızlık seni hapsedecektir. Yalnız olmak; insanların seni kullanmasından, sevip yarı yolda bırakmasından, uykularını her gece zehir etmesinden daha iyi değil midir? Seni her dakika hıçkıra hıçkıra ağlatan insandan kurtulup, yalnızlığa baş koyacaksın. Bir kere yalnızlığı tadınca neden duymadan tekrar yalnız olmaya kaçacaksın. Umudunu yitirdiğin zaman yalnızlık dostun olacak. Çok geç olsada o zaman yalnızlığın en güzel dost olduğunu göreceksin. Hayat her açığında sana darbe vurduğunda ona karşı gardını alman, yalnızlığa uğramaktan geçer. Herşeyi yalnızlıkla anlayacağız. Yalnızken kafanı kurcalayacak bir şey olmaz ve en güzel dostun yalnızlık, sana bütün doğruları gösterir. Velhasıl yalnızlık ebedi değildir. Elbet gidecek ve nefret ettirecektir kendinden. Mecnun'un Leyla aşkı gibi...
İçimizde milyonlarca sessizlik var. O sessizlikler bizi hayattan uzaklaştırır. Zorla güldüğümüz insanlara, bu sefer sessizliğimizle karşılık vereceğiz. Uykusuz ve yalnız kaldığımız gecelerde sessizliğimiz dostumuz olacak. Sizi yarı yolda bırakmayacak bir dost örneği veriyorum. Gerektiğinde doğrularla size acı çektirecek, gerektiğinde ise yalanlarla sizi mutlu edecek. Ama hiçbir zaman gitmeyecek. O sessizlik böyle birşeydir. Dünyanın size sunduğu boş lıkırtılardan daha iyi değil mi sizce de?
Bir yolda yürürsün dümdüz. Sen düz gitsen de yol engebeli ve çukurludur ya, o zorlar seni. İşte hayatta o yoldur aslında. Her çukura düşüşünde kalkıp devam edersin. Her yukarı çıkışında tekrar çukura düşme korkusuyla yoluna devam etmeye çalışırsın. Ama her düşüşümüzde bir ders çıkarırız. Hayatımızda yaptığımız hatalardan ne kadar ders çıkardığımızdır. Hatalarımız bizi yarı yolda bırakmaz, bizi ayağa kaldırmaya, doğruyu bulmaya teşvik eder. Doğruyu bulmak da bizi çukurlardan çıkarır.
Biz insanlar mutlu muyuz yoksa mutlu görünmek için mi uğraşıyoruz. Çoğumuz mutlu görünmek için uğraşıyoruz. İçimiz hüzün, dışımız kahkaha atar. Kimse bilmez ki içinde ne var. İnsanlar kendi menfaatleri için herkesi hor görür. Seni üzselerde içine atarsın ve olayı geçiştirecek bir gülüş atar da uzaklaşırsın oradan. Ne kadar içine atsan da geceler senin sırdaşın olur. O gecelerde ağlarsın için kan ağlayana dek. Bir omuz istersin ağlayacak, ama en gerçekçi omuz insanin yalnızlığında sarıldığı yastığıdır.
Umut insanı yaşatır derler. Evet umut insanı yaşatır. Onun sevmediğini bildiğin halde, onun olmayı istemektir umut. Umut, unutamamak mıdır yoksa unutmamak mıdır? Sevmek için umut gerekir. Sevdiğinin her "Hayır!" demesinde umut aramaktır. Uykusuz gecelerde tek hayalinin o olmasıdır. Ne yaparsa yapsın iliklerine kadar sevmeye yöneltir umut. Gözlerinin içine baktığında çiçekler açar ya kalbinde, işte o kalbinin umut bağladığını gösterir. Kalbinde çiçek açtığında başlamış olur sonsuz umudun. Bazen sevdiğinin gözlerinde bazen ise bir terslemesiyle başlar umut.
Birileri için yaptığımız milyonlarca şeyin bedelini onlar gidince ödeyeceğiz. Bazen bırakılmış kırık bir kalp ile bazen ise sinirden vurup kırdığımız eşyalarla ödeyeceğiz. Kilometrelerce öteden kokusunu hissettiğimiz insanı, kilometrelerce uzağa değilde kalbimizin bir köşesine mezar kazıp gömeyeceğiz. Onun her "Git" deyişince o mezara bir kürek daha atacağız.