Bölüm 3

2 0 1
                                    

Seni yıkan şeylerden biri de. Onun sana sarf ettiği ağır sözler olur bazen. En sonunda söylenecek 5 harfli bir kelime. Düşünün biraz o kelime ne olabilir ki? O kelime çaresizliğin kelimesi olur o an. O ağır sözlerin sonunda çok pişman bir kelime. O kelime bütün şeylerden arındıracak bir kelime. Seni yarı yoldan döndürecek bir kelime. İnsan bazen sadece bu 5 harfli kelimeyi duymak ister. Bazen tam sessizliğin arasında, bazen ise tartışmanın ortasında. O kelime "Gitme"dir.

Bazenler artık keşkeler gibi hayatımızda olmalı. Keşkelere ulaşmamızın sebebi "bazen" yapmak istediğimiz ama yapmadığımız şeylerdir. Bazen uzaklaşmak istersin ya, uzaklaş. Artık keşkelere bırakmamalıyız. O yapmak istediğiniz şeyleri yapın. Keşkelere ulaşmadan...

İnsanlar "sevmek"den çok "sevilmeyi" ister. Elinde oynatacak "seven"ler ister insanlar. Sadece zaman geçirmek için uğraşırlar. Peki ya "seven"e ne olucak? Hayatını hayatına eklemek için yola çıkmıştı aslında. Şimdi ise geride bırakılmış yarım bir insan. Yarım kalmak "sevilmeyi" yeğleyip, geri de bırakmaktan iyidir. İnsan bedeninin sevilmesini değil, ruhunun sevilmesinden yanadır.

Herkesin özlemini duyduğu birileri vardır. Kilometrelerce ötedeki insanı da özlersin, hergün yanında olduğunu bildiğin kişi de. Velakin özlemek, insanın değerini ve sevgisini gösterir. Özlemek, rüyasında bile onun yüzüyle huzurlanmaktı. Özlemek, kilometrelerce öteden sevmekti. Özlemek, yanındakinin iki dakika uzaklaşmasıyla bile hüzünlenmekti. Özlemek sevmek veya mesafe değildi. Özlemek, onun verdiği huzurdu..

Bizler sevmeyi mevsimlere ve günlere bağlıyoruz. Sevmek, kışın soğuğu da olsa, yazın sert sıcağı da olsa sevdiğine ilk günkü gibi bakabilmektir. Şubat'ın 14'ü değil, ömüre sığdırmaktır. Bedenimizle sevmemeliyiz, ruhumuza işlememiz lazım sevdiğimizi. Sadakâtle bağlı olmalıyız sevdiğimize. Özledikçe sarılıp öpmek değil, özledikçe sevmektir ömürlük aşk. Nefesini hissetiğini bırakmalı, sevdiğini hissettiğinin yanına gitmeliyiz. Çünkü sevmek, bedene veya güne bağlı değil insanın ruhuna hitap edene bağlıdır. Bedeninin sevdiğine uğramayıp ruhunun ulaştığına gitmeyi denemeliyiz.

Doyumsuzluk kalpdedir. İnsan sevmekten çok dış görünüşe baktığında başlar doyumsuzluğu. Birinin dış sevişini değil, kalp sevişine bakmalıyız. Tasavvuf da böyledir dostlar. Sevdiğini görmesen bile onu kalpden sevmektir.

İçimizde unutamadığımız şeyler vardır. Zamanında huzur veren şey şimdi acı ve nefretle geri gelir. Nefret ettiğin şey zamanında hiçbir şeye değişmediğindir. Hayat bize sevdiklerimize karşı nefret duymayı yeğler. En sevdiklerinle hayaller kuruyordun, gezerdin, eğlenirdin. Onlarla dert paylaşırdın, gerektiğinde ağlardın, mutluluğu onlarla tatmıştın. Şimdi ise ondan nefret ediyorsun. Nefret etsen de unutamazsın onları. Kimseyi unutamaz zaten insanın içi. Hafızanın en diplerine hapseder o nefretleri. Zaman akıp gider ve hafızan o dipleri bir an da yüzeye çıkarır. Unuttum dediğin şeyleri unutamamışsın. Ve öyle ki içindeki sevgi uçar gider ama nefret asla gitmez.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bazenlerim (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin