1§Okul

33 2 3
                                    

"Bu gün mutlu olman lazım, yüzünü asma."
İçimden hadi canım diyerek gözlerimi devirdim. İnsan istemediği bir yere giderken nasıl mutlu olabilirdi?

"Hem bak yeni arkadaşların olucak, okulda güzel, hocalarlada anlaşırsan ne harika. Pozitif yönden bak biraz. "

Tabi anlamında başımı salladım. İstemediği bir okula gitmek zorunda olan o değildi. Şimdiye kadar Anadolu lisesine gitmiştim, bir anda koleje yazdırmakta nereden çıkmıştı? Bu konu hakkında ne kadar mutsuzda olsam bir şey diyemiyordum. Çünkü onlar bana yıllardır bakar, hiçbir şeyimi eksik etmezlerdi. Bende onları kırmamak, mahçup bırakmamak için hiçbir şey demezdim.

Tabağımda kalan son peynir dilimini de yedikten sonra çatalımı yavaşça bırakıp gözlerimi Suzan hanıma çevirmiştim.
Yüzünde yaşından dolayı kırışıklıklar oluşmuştu. Saçları kısa ama bakımlıydı. Nasıl olduda beni yanına almıştı? Bazen bu sorunun cevabını uzun uzun düşünürdüm. Sonunda bir sonuca varamaz ve beynimin bir köşesine yerleştirirdim. Sorduğumda ise bir rastlantı sayesinde seni buldum diyip kapatırdı. Daha ileriye hiç gidemezdik. Ne ben onun kızı olmuştum ne de o benim annem.

"Bu gün seninle gelmemi istermisin?"
"Hayır, kendim halledebilirim. "
Daha ilk günden annesiyle gelmiş sıfatının yapıştırılmasını istemiyordum. Ne kadar istemesemde bu gün yeni okuluma gidip insanlarla kaynaşmak zorundaydım. Ne mutlu(!)

Görevliye kahvaltı için teşekkür ettikten sonra çantamı almak için odama geçmiştim. Yatağın üzerinde duran ince ceketimide giydikten sonra boy aynasında kendime bakmaya başladım. Mini düz lacivert bir etek ve beyaz gömlek... Yeni okulumun yeni formaları. Bana ait değillerdi, belki bir gün mutlulukla giyicektim ama şimdi olmayacağı kesindi.
Parmaklarımı düz saçlarımın arasından geçirirken başımı sağ omuzuma doğru eyip kendimi boydan incelemeye başlamıştım. Açıkçası sahiplenemediğim bu formalar üzerimde gayet başarılı bir şekilde duruyordu. Ne güzel bir öğrenci olmuştum böyle (!)

"Eslin... Hadi geç kalıyorsun."
Son bir kez kendime baktım, istemsizce çantamı alıp merdivenlerden inmeye başlamıştım. Mutsuz hissediyordum. Sinirli, mutsuz, her an patlamak üzere...
En çok zoruma gidende birşey diyemememdi. Ben okulumdan mutluyum, gayet iyi öğretmenlerim ve iyi ders notlarım var, herşeyim diyebileceğim arkadaşlarım var, yeni okula pardon (!) koleje gitmek istemiyorum, zengin, kendini bir şey sanan insanlarla birlikte olmak istemiyorum.
Lakin bunları demeyi bırak sesimi bile çıkartamamıştım. Çünkü onlar benim her istediğimi yaparlardı. Kendi çocukları olmadığım halde her istediğimi alırlar, düzenli ve disiplinli yetiştirmeye çalışırlardı. Şimdide en iyi okula gitmemi, muhteşem bir öğrenim görmemi ve iyi bir mesleğe sahip olmamı istiyorlardı. Elvetteki bunları bende istiyordum ama koleje giderek değildi.
Murat bey bana kapıyı açınca arabaya geçtim. Doğuştan zengin olmasam bile zengin hayatı yaşıyordum resmen. Özel şoförler...

Okula hiç gitmek istemiyordum. Hatta bunun için yolda kalalım diye dualar etmiştim bile. Ne yazıkki varabilmiştik. Çok şanslı bir insandım gerçekten (!)

Dışarıdan büyük ve güzel gözüken bu okul acaba içten nasıldı. Kabul ediyorum başta biraz fazla ön yargılı davranmıştım. Ama okulun dışının güzel olması düşüncelerimi değiştirmeye yetmezdi. Sadece azıcık, çok azıcık şans vermiş olabilirdim.

Araba durunca endişeyle camdan dışarıya baktım. Hazır değildim. Zengin züppeleriyle uğraşmayı, hatta görmeyi bile istemiyordum. Bir kere daha eski okulumu özlemiştim. Ne güzel zamanlardı.
Murat beye teşekkür ettikten sonra istemsizce kapıyı açtım ve ilk adımlarımı attım. Çantamı bir kolumla tutarken diğer yandanda etrafı gözlemliyordum. Dışarıda benden başka öğrenci kalmamıştı anlaşılan. Son bir kez okul kapısına baktım. Kaçmak gibi düşünceler geziniyordu beynimde. Etrafıma baktığımda ise gidecek hiçbir yerin olmadığını farketmek tam bir hayal kırıklığıydı.
"Hadisene, daha ne bekliyorsun orada!"
Şaşkınlıkla kapıya doğru döndüm. Bana mı demişti o?
Üzerindeki kıyafetlere göre güvenlikçi olmalıydı.
"Efendim? Bana mı demiştiniz?"

Bıkmış bir şekilde gözlerini devirdikten sonra sıkıntıyla konuşmaya başladı.
"Senden başka birisi olmadığına göre. Hadi kızım hadi, oyalama beni. Gir içeriye. Sonra başıma iş açıyorsunuz."

Daha ilk dakikadan sinir olacağım bir tip çıkmıştı karşıma. Gökyüzüne bakarak Allahım sen bana yardım et dedikten sonra kapıya doğru yürüdüm.
Güvenlikçi kapıyı açtıktan sonra son bir kez adama kaşlarımı çatarak baktım. Seni unutmayacağım , kara listemdesin.

Kaçma şansımı kaybettiğim için üzülürken etrafımda olan bitenleri görünce aklımdaki her şey uçup gitmişti. Sadece bir iki adım atabilmiştim.
Yeni okulumun çok büyük bir bahçesi olabilirdi ama bahçenin içindekinler beni asıl korkutandı. Ben onlara bakıyor onlarda bana bakıyordu şu an. Yavaşça yutkunduktan sonra sağdan sola doğru bir inceleme yapmıştım. Allahım ben nasıl bir yere düşmüştüm böyle.
Tam bir rezilliğin içerisinde baş roldeydim.
Bahçenin yarısını kaplayan öğrencilerin hepsi hayatlarında ilk defa insan görmüş gibi bana bakıyorlardı. Bir anda kaçmak istedim hatta duman olup yok olmak. Şu an buradan kurtulmak için herşeyi yapabilirdim resmen.
Elimdeki okulun haritasına baktıktan sonra kimseyi takmıyorum imajı vererek yürümeye başlamıştım. Tabi içten hiçte öyle değildi. Arada bir sağıma ve soluma bakmamla okulda bir gruplaşma olduğunu görmüştüm. İnsanların yarısı sağda diğer yarısı ise solda duruyordu ve kötü olan ise hepsi bana bakıyordu.
Okulun ana giriş kapısından koşturarak bana doğu gelen bir kız gördüğümde ise birşeyler döndüğünü anlamıştım. İçimden kötü hisler geçmeye başlamıştı bile. Allahım neden ilk günden böyle şeyler yaşıyordum? Herkez gibi direkli sınıfıma gitsem olmazmıydı?
"Burada daha fazla durmamalısın, bir an önce okula girsek iyi olur."

Yanıma gelen kumral kıvırcık saçlı kıza bir şey diyemeden kolumdan çekiştirmeye başladı.
"Sakın onlara bakma."

Neyden bahsediyordu bu?
"Sende kimsin ya! Kime bakmiyim?"
Etrafıma meraklı bir şekilde bakmaya başlamıştım. Sağ tarafımda kumral saçlı bir genç bana bakıyordu. Sol tarafımdada herşey aynıydı ama bu seferki daha korkutucuydu. Gözleri... İki karganın ortasına düşmüş yem gibi hissediyordum kendimi.
Biri sinirli bir şekilde bakarken öbürü ise düşünceli bir şekilde bakıyordu resmen.
Yanımdaki kızın çekiştirmelerine izin vermiştim.Bir an önce buradan gitmek istiyordum artık. Çünkü harikulade bir kolej yerine cehenneme düşmüştüm.

Arkadaşlar ilk bölümü nasıl buldunuz? Yazım yanlışı olabilir. Lütfen kusura bakmayın. Beğenip beğenmediğiniz yazarsanız çok mutlu olurum :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 22, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ateş Mavisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin