Evet arkadaşlar öncelikle bu bizim ilk hikayemiz yani ilk defa yazıyoruz. Eğer hoşunuza giderse desteklerinizi bekliyoruz,lütfen yorumla hatalarımızı veya önerilerinizi belirtin ki daha iyi olabilelim. Herşey için şimdiden teşekkürler,umarız severek okursunuz bu arada bölüm şarkısı: http://www.youtube.com/watch?v=2vFLW-idOxk (Zedd-Find You)
Ben ve benim hayatım... Kesinlikle normal değiliz. Her normal insan annesinin veya alarmının sesiyle uyanırken ben korna sesleriyle uyanıyorum. Ah! Doğru ya. Türkiye'deyim... Evet aşk çok önemli,evet aşkın yaşı yok ama annemin aşkı yüzünden beni de buraya sürüklemesi hiç mantıklı değil.Herşey o adam yüzünden yani koskoca Amerika'da bir Türk'ü seven anneminde ayrı bir yeteneği var yani ama o adam olmasaydı buraya gelmek zorunda kalmazdık. Tam 2 yıl oldu ve ben hala o adam diyorum çünkü babamı kaybetmek her insan gibi benim için de kolay olmadı ve açıkçası ben onun yerine başka kimseyi koymak istemiyorum.
Herneyse birazdan cama çıkıp ''yeter'' diye bağırıcam. Çünkü cidden bu korna seslerinden bıktım.Farkettimde hala kendimi tanıtmadım. Ben Bella,Isabella. 1 saniye. Böyle söyleyince fazla garip oldu sanki. Neyse olsun. Dediğim gibi korna sesleriyle uyandı (mükemmel) ve şimdi o okula gidicem. Okulumu fazla sevmesemde,idare eder. Sonuçta hangimiz okula bayılıyoruz ki? Bizim okul özel olmasına rağmen içi salak dolu. Zengin salaklar. Zaten okulda bir tek bizim grup insana benziyor. Gerçi yalan söylemiyim hoş çocuklar var. Fakat dediğim gibi çoğu zengin ve salak ayrıca aklı sadece kızlarla yatmakta olan garip varlıklar. O değilde okuldaki tek kız grubu biziz e doğal olarak en populerleri biziz. Tabii biz olucaz en insanları biziz. Ee tabii birazda güzeliz. baya güzeliz,hatta taş gibiyiz. (egom yine tavan yaptı 1 sn...) Koridorda ne zaman yürüsek tüm gözler bize dönüyor. Ama böyle olmaktan nefret ediyorum ben Amerika'da ezik olmayı tercih ederdim ama napıcaksın yaşam şartları..
Beni buraya bağlayan 2 şey var. Biri Lara ve biri de annem. Lara demişken onu çok ama çok seviyorum. Her an yanımda ve birbirimizden ayrılamıyoruz. 2 senedir tanışmamıza rağmen aramızda çok büyük bir bağ var. Ben içimden bunları geçirirken Deniz Hanımın kahvaltıyı haber vermek için yola çıktığı merdivenden gelen seslerle belli oluyordu. Gerçekten,evin içinde topuklu giymesi şart mıydı ? Evet ben de seviyorum ve giyiyorum ama evin içinde değil tabiiki. Vee beklenen an geldi kapının çaldı;
''Girin.''
''Günaydın Bella Hanım,kahvaltı hazır aşağıda sizi bekliyorlar.''
''Lütfen bana Bella veya sen de. 2 senedir söylüyorum sen hala Bella Hanım diyorsun.''
''Siz nasıl isterseniz.''
''Hay Allah'ım.'' Resmen onlara benzemeye başlamıştım. Türkiye'de hep böyle şeyler söyleniyor. Ortama ayak uydurmak için bende söylemeye çalışıyorum ve hoop ağzıma takılıyor.
''Neyse geliyorum.'' dememle beraber Deniz Hanım kendini dışarı attı. Aslında Deniz Hanım'ı seviyordum. O ben gelmeden önce de buradaydı hatta senelerdir o adama hizmet ediyordu. Bana bir kötülüğü yoktu hatta arada bana yemek yapmayı ve hala anlayamadığım Türkçe kelimeleri öğretiyordu. Aslında içimde hala iyi bir yan var gibiydi ama onu unutmuştum,unutmak için çok uğraşmıştım ve başarmıştım. Josh ve babamdan sonra duygusuz gibi bişeydim. Kalbimi herşeye karşı kapattım. Böylece daha güçlü ve hissizdim,tüm zayıflıklarımı yok etmiştim. Aşk,acı hatta mutluluğu bile...
Fazla oyalanmadan kahvaltıya indim.
''Günaydın kızım.''
''Günaydın annecim.''
''Günaydın Bella.''
''Günaydın.'
'Her zamanki yerime oturdum mm en sevdiğim,kahvaltı vardı. Hamur kızartması. Türkiye'deki kahvaltı kültürü başta bize değişik gelmişti ama kızartmanın üstüne birşey tanımam helede Deniz Hanım yaptımı.. Büyük bir iştahla tüm tabağı bitirdim.
''Okula geç kaldığının farkında mısın?
''AA cidden mi? Farketmemişim ya pardon'' (Hiç ama hiç şaşırmadım çünkü biliyordum)
''Gidip hazırlan,Gökhan Bey bırakıcak bugün seni.''
''Anne o arabayı ben boşuna almadım ehliyet almama da 1 sene kaldı bırakta ben gidiyim.''
''Eve geç gelmeyecektin küçük hanım,cezalısın tamamen elinden almadığıma şükret,çabuk ol''
''İyi anne,peki.''
Yukarı çıktım hava sıcak gözüküyordu zaten Haziran ayındaydık son günler artık okuldan kurtuluyordum. Hemen ılık bir duş aldım saçlarımı tarayıp dağınık bıraktım,böyle yapınca anneme benziyordum ve kendimi çok beğeniyordum. O çok güçlü ve güzel bir kadındı. Herkes ona benzememi söylerdi ve bende onları dinlerdim. Bileğime saçımı toplamak istersem diye toka taktım.
''Isabella Başsoy! Bügüne inmeyi düşünüyor musunuz?'' Annemin bağırışıyla kendimi incelemeyi bırakıp üstüme siyah ''Mondays Sucks'' tişörtümü giyip altıma şortumu giydim.(Multimedia) Şort giymeye bayılıyordum oturduğumuz yer medeni bir yer olduğundan öyle iğrenç tipler yoktu. Rahat rahat giyebiliyordum. Aksesuar olarak Ponponlu beremi takıp,güneş gözlüğümü çantama attım. Böyle de dengesizimdir.. Merdivenlerden yamuk yumuk inerken;
''Ah küçük hanım merdivenleri düzgün indiğiniz gün arabamı satıcam,ahahaha''
''Hiç komik değil Gökhan abi her konuda yetenekli olmamı beklemeyin.''
Gökhan abi aile şoförümüzdür. Çok iyi ve kafa bi adamdır tek sıkıntısı arabalara kesinlikle aşık,tüm arabalarla arasında ilişki var arabanın vitesi kopsa kolunu koparıp vites yapar o derece siz düşünün. Kendi kendime ayakkabı kavgasına girmiştim resmen.
''Topuklu?Converse?Topuklu?Converse?''
''Bella hadi kızım araba yoruluyo.''
''Gökhan abi şaka mısın o motorlar boşuna mı yapılıyo arabalara niye yorulsunlar?''
''Yorulur benim bebeğim.''
''Tamam o zaman sen söyle ne giyiyim?''
''Ne biliyim ben düz bişeyler giy işte çabuk ol.''
''Anlaşıldı kaptaan'' Converseleri giydim ve sevgili okulum,bekle. Yine ben geliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Yanım
ChickLitKocaman bir siyahlığın içindeki minik beyazlık herşeyi değiştirdi... Onların aşkı için en büyük engel belki de sadece kendileriydi. Başka biri için kendinizden vazgeçer misiniz? ''Sen benim en iyi yanımsın.''