Kader

49 2 3
                                    










Kader .. Beş harf, iki hece, tek kelimeden oluşan bu sözcük Türk dilimize Arapçadan gelmekle kalmayıp kimine iyi kimine kötü olarak insanları ikiye ayırmıştır. Kaderi iyi olanlar hep mutlu mesut yaşayıp giderken kaderi kötü olan insanlar (yani Dila gibiler..) sürünmekle kalmayıp hayatın bütün eziyetlerini çekerek sonunda mutlu bile olamadan ebedi olarak bu dünyayı terk ederler.. Mutsuz olarak doğar mutsuz olarak ölürler.

Çalışma masasında düşüncelere dalan Dila'yı kapının tıklatılması çıkardı düşüncelerden.

-Buyurun ?

-Dila hanım akşam yemeği hazır. Herkes sizi bekliyor.

Siyah pileli eteğinin içine sıkıştırılmış gömleği ve tepeden sımsıkı toplanmış saçıyla evin hizmetçisiydi

-Tamam Arzu geliyorum. Arzu odadan çıkınca masadaki saate bakıp sekiz olduğunu gördü. Saatin bu kadar çabuk geçtiğini hiç fark etmemişti.

Sandalyeden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Ahşap kapıya yaklaştığında sırtını kapıya doğru dönüp gözleriyle bu odaya bakmaya başladı kokusunu içine çekti. Bu odanın hikayesi çok büyük olsa gerek kapılar pencereler duvarlar bile ahşaptı bu odada duvarlarda çok eski fotoğraflar vardı. Çalışma masası , sandalyesi, berjerleri de dahil olmak üzere her şey çok eskiydi bu odada .. kim bilir kimler geldi geçti buradan. Kimlerin kafasına silah dayandı ? Kimler bizi bağışla baba! diye feryat etti acaba.. nesiller geçmişti bu odadan ama hep 'baba' dendi. bir daha olmaz baba affet baba dendi. Artık öyle olmayacaktı. Artık herkes Dila Hanım diyeceklerdi.

Çalışma odasından çıkıp merdivenlere doğru yürüdü Dila. Oda yukarı kattaydı ve on adım atınca aşağıyı görebiliyordunuz. Biraz ilerleyip aşağı baktı. Upuzun masa kurulmuş listedeki bütün yemekler yapılmıştı. Herkes sandalyelerine oturmuştu,sadece en baştaki sandalye boştu. Dila'nın oturacağı sandalye..
Mevlud yemeği vermişti dila. Kim var kim yoksa çağırmıştı. 2 yıl önce bugün kocasını toprağa vermişti,acısı hala içinde, geçmemişti ve geçmeyecekti. Mert Boduroğlu.. mevlüdüydü..

Merdivenlerden aşağı indiğinde Saray salonları gibi dizilmiş büyük bir salon vardı. Mobilyalar altın kaplamaydı. Evin her yerini kendi zevkine göre değiştirmişti çalışma odası hariç. Oranın mazisi olduğu gibi kalsın ve öyle devam etsin istedi.

Daha fazla bekletmek istemediğinden hızlı adımlarla aşağı indi. Masaya doğru yaklaştığında herkes sandalyelerinden kalktı ve 'hoş geldiniz DİLA HANIM' demeye başladı.. Masanın en başına geldiğinde Arzu sandalyesin çekti ve başını öne eğip benim geçmemi bekledi. Masanın önünde durup 'Afiyet olsun' deyip iki eliyle oturmaları için yerlerini gösterdi. Oturacağı esnada Arzu sandalyemi düzeltip servis yapmaya başladı.

Masada Mafya babalarının oğulları vardı masada çünkü babaları kadından mafya mı olur dedikleri için hepsi mezarda. Hepsini öldürtmüştü Dila hanım. Kendine kim karşı gelirse de ölecekti. oğullarının işine geldiği için hepsi bu durumdan gayet memnun. Artık mafyanın en ağır ismi Dila hanım olacaktı.

Herkes yemeklerini yedikten sonra bahçeye geçtiler. Bahçe de deri koltuklara oturmuşlardı imamın da gelmesiyle mevlud başlamıştı. Bahçe mobilyasının sehpasın da kocasının resmi vardı. Dila kocasının resmine uzun uzun baktı.Hiç yakıştıramamıştı ona ölümü "hadi kalk" der gibi bakıyordu resme "içimde ki acıya katlanamıyorum" diyordu iç sesi. Dimdik durmalı herkese meydan okumalıydı. toprağın altında olmamalıydı. Kafasını kaldırıp etraftaki insanlara bakmaya başladı. Herkes siyah takım elbiseleriyle çok boğucu duruyordu. Bazılarının yüzünden kin akıyordu bazılarında ise nefret vardı hiç biri Dila'ya değildi. Hepsinin intikam almak istedikleri biri vardı. Dilanın intikamı hepsinden büyüktü. Merti öldüren adamdan herkes intikam alacaktı. Dila hala gururuna yediremiyordu o adamın hala yaşamasını, ama o adam kocasını öldürdükten sonra ortadan kaybolmuştu 2 yıldır yoktu meydanda sanki o da girmişti toprağın altına.. ama girmemeliydi. onu dila kendi elleriyle öldürmeliydi..

Mevlud bittikten sonra herkes evlerine gitmeye başlarken, korumasının biri dilanın yanına geldi ve kulağına bir şey fısıldadı ve dilanın yüzündeki öfke git gide arttı. 'tamam siz müştemilata alın misafirler gittikten sonra ben gelicem' dedi ve korumasının gitmesi için emir verdi.

Bekir çevik birşeyler olduğunu fark edip Dila Hanımın yanına geldi.

Bekir Çevik Mert Boduroğlunun en yakın dostuydu.Kardeşten öteydiler. Mert Boduroğlu arkasında bir emanet bırakmıştı. Dila 'yı canından öte koruyacağına söz vermişti dostuna,öyle de oldu. hiç yalnız bırakmadı Dilayı hep yanında durdu. Ve son nefesine kadar da öyle olacaktı.

-"Noldu bi sıkıntı mı var "?

-"Hayır! Aksine Behzat Aytekin ile ilgili gelişmeler var" dedi Dila

-"O peşine taktığımız adam mı geldi" dedi Bekir Çevik

-"Evet.Şu an müştemilata aldılar, misafirler gidince gideriz yanına."

-"Tamam"

Misafirler gidince hemen müştemilatta aldı soluğu Dila arkasından da hemen Bekir gelmişti.

Deri koltukta oturan adamın görüntüsü çok kötüydü. Çok fena dövmüşler her yeri kan içindeydi.

-"Dila Hanım affedin" dedi zorlukla konuşarak.
Gördükleri karşısında şok içinde kalmıştı
-"Kim yaptı sana bunu hakan" dedi Dila

-"Behzat'ın adamları Dila hanım . Behzatı Newyork da bulmuştum. Size haber gönderemeden Behzat takip edildiğini anladı ve beni adamlarına yakalattı.

Birden nefesi kesildi ve öksürmeye başladı..

-"Beni sizin gönderdiğinizi anladı. Dilaya selamımı ilet Çok yakında görüşücez zaten dedi. " zorlukla konuşmaya devam edecekti ki birden nefesi tamamen kesildi.

-"Ali noldu " dedi Dila korumasına

Ali eliyle Hakanın şah damarına dokundu "Kaybettik Dila Hanım"diyebildi...

Behzat!! Diye çığlık attı Dila

-"Ölümün çok kötü olucak Behzat çook" diye bağırmaya devam ediyordu.Sanki behzat onu duyarmışçasına tehdit ediyordu Behzat'ı "çok fena olucak" diyordu sinirinden gözü dönmüştü.







******************************

Yorumlarınız benim için çok kıymetli. Yorumlarınızı bekliyorum ..

:)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 15, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAFYA GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin