DERİN&SİYAH

153K 1.9K 108
                                    

Yıllar sonra, aralık perdeden güneş vuran odada nasıl uyanacağını bilmiyordu o zamanlar. Başını yana doğru çevirdiğinde, ışıktan kamaşmış gözleri, ona sırtını dönmüş küçük kadının çarşafın dışında kalmış beyaz omzunu göreceğinden habersizdi. Uykulu gözleri bir anda açılırken, hafifçe eğildi kulağına doğru. Sabaha bununla dolu uyanmak istercesine kokusunu içine çekecekti hızla. Onu uyandırmamak için, ufak belli belirsiz izler bırakarak dolanacaktı dudakları teninde. Gülümseyecekti. Ona bakan gözlerinde, sadece özlem olacaktı o sabah. Yanındayken bile onu saran, güçsüz bırakan özlem.

"Sana hasret yaşayacağım bir ömür boyu, yanında ama sana hasret, hiç doyamayacağım ben sana," diye mırıldanacaktı sevgiyle.

Onsuz geçirdiği zamanın yerini dolduramayacağını hep bilecekti. Gelecekte ondan uzakta kaldığında yaşayacağı umutsuzluğu, isyanı giderecek bir şey olmayacaktı.

Bir anda ona sarılıyor olmamasına kızacaktı. Hemen o an teninin, kendi teninde olmasının, kokusunda boğulmasının gerektiğini düşünecekti.

"Sen nasıl benden uzakta kalırsın, " diye haylaz bir çocuğu azarlar gibi söylenecekti ona.

Yavaşça kolunu belinin altından geçirmeye çalışırken, kadın uykusunda dönecekti ona doğru. Alıştığı, doyamadığı, ayrı kalmaya dayanamadığı adamın tenine doğru sokulurken, dudaklarından keyifli bir mırıltı süzülecek ve bu sesin içinde alevlendirdiği tutkuya karşı koyamayarak hafif bir inilti çıkacaktı adamın dudaklarının arasından.

Az önce mırıldanan dudaklara doğru eğilecekti Derin. Bir an önce kavuşmak, susuzluğunu gidermek, onun kendine ait olduğunu bir kez daha ispatlamak istercesine uzanacaktı ona. Dudaklarında sevdiğinin tadını hisseden kadının aralanan dudakları, bu misafiri hoşnutlukla karşılayacaktı hemen. Gittikçe açılan uykularına inat, dudakları her geçen saniye, birbirinin daha da derinliklerinde kaybolacaktı. Nefes nefese ayrıldıklarında hafifçe başını arkaya atacaktı kadın. Mahmur hafif aralanmış kirpiklerinin arasından Derin'e bakacaktı aşkla.

"Hala her yanında uyanışımda rüya sanıyorum biliyor musun "diyecekti adama fısıltıyla. Hayal dolu, çaresizlikle yıkanan bir sesle. Hala çaresiz yalnız hissediyor olacaktı o da. Yanındayken bile. Artık kavuşmuşken, bir olmuşken bile... Hala. Hala.

Derin bir nefes alacaktı adam onu göğsüne yaslarken. Saçlarını koklayarak, kendine doğru çekecekti kadını tekrar. Soluğu, bir süre saçlarının arasında dolanacaktı. Bu kokuyu ne kadar içine çekse de doyamamıştı olacaktı çünkü. Siyah'ın artık tamamen onun olduğuna kesmiyor olacaktı aklı.

Onu ne kadar çok sevdiğini anladığı güne gidecekti anıları. Elleri saçlarının arasında dolanarak, yolunu arayarak ulaşacaktı sevdiğinin yüzüne. Parmak uçları belli belirsiz dokunuşlarla yüzünde, dudaklarında dolanmaya başlayacaktı, denize ulaşmaya çalışan yalnız nehirler gibi. Göğsünde konaklayan kadının hızlanan kalbinin sesini teninde hissederek arkaya yaslanacaktı sonra.

'Senin olduğumu ilk anladığımda... Sana ne denli tutkun olduğumu. O kadar korkmuştum ki. Sen benim değildin o zaman. Hala Oğuz vardı kafanda, hala onu düşünüyordun."

Bu isimle bir anda gerilecekti bedeni. O adamın var olmasını bile kıskanmaktan hiç vazgeçmeyecekti Derin. Bu, her şeye rağmen delirtiyor olacaktı onu.

Kadın, onun gerginliğinin nedenin anlayacaktı hemen. Parmakları çıplak göğsünde rahatlatmak istercesine dolaşacaktı yavaş, yumuşak dokunuşlarla. Susacaktı sadece.

Sonunda sessizliği yine kendisi bozacak, "Devam et "diye fısıldayacaktı bir süre sonra adamın boynuna ufak bir öpücük bırakırken.

"Daha o gün sabah sana Seda'dan bahsetmiştim. Birden açıldı gözüm." daha Seda'nın adı geçer geçmez Siyah huzursuzlanacaktı olduğu yerde, ama merakı galip gelecekti. Ne anlatacağını duymak isteyecekti çünkü. Bu hiç açılmayan konu, ilk kez o zaman gün ışığına çıkacaktı.

'Nehir kenarıydı. Hani gitmiştik ya. Hatırlıyor musun? Geçen yaz. Çok özel demiştim sana. Hatırlıyor musun?" dediğinde hatırlayacaktı Siyah...

Yavaşça, "Gel buraya oturalım "demişti genç adam Siyah'a. Daha oturur oturmaz sıkıca sarılmıştı. Yüzünü avuçlarının arasına aldığında alnını alnına dayamış, hayal görüyormuş gözlerini açarsa kaçacakmış gibi hissederek nefes nefese defalarca" Siyah..." demişti. Sonra bir anda kendine çekmişti kadını. Dudakları yüzünde, gözlerinde dakikalarca dolaştıktan sonra, nihayetinde alev alev yanan dudaklarına ulaşmış yaşamı, o temastan çekiyormuşçasına tutkuyla, delicesine bir teslim alışla sahiplenmişti tüm bedenini, dudaklarının tadında.

"Seninim. Senin olduğum yer burası" demişti. Aklına gelen anların anısıyla kalbinden başlayıp bedenine yayılan bir sıcaklıkla titreyecekti Siyah.

Adama tekrar uzanırken , "Hatırladım "diyecekti dudaklarından çıkan kısılmış, heyecanla titreyen ses. Ona uzanan daveti küçük bir öpücükle kabul edecekti Derin.

Yavaşça geri çekilirken işaret parmağıyla kapayacaktı hala aralık olan davetkâr dudakları. Kısık boğuk bir sesle "Sus sevgilim. Sadece dinle. Dinle "diyecekti ona." Şimdi anlatmalıyım bunu sana. Bunu anlatmak zorundayım o anı. Yaşadıklarımı hissettiklerimi."

O zaman anlatacaktı Derin, yıllar sonra... Bu gece yalnız başına yaşadıkları, yaptıkları, yıllarca kendisinde gizli kalacaktı.

DERİN&SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin