2.Bölüm

44 10 1
                                    

TUNA

Bir ses duyduğuna yemin bile edebilirdi. Kalktı ve etrafına bakındı. Bir ağlama sesi, çığlık , sessizlik. Bebek. Kardeşinin sesiydi bu , ağlıyordu. Birden ileri atıldı onu kollaması gerektiğini hissetti ,abiler öyle yapardı çünkü. Hızlı adımlarla çocuk odasına gitti. Kapıyı sertçe açtı. Kardeşi ağlıyordu . Boşluk, evet evet boşluk onu korkutmak istiyordu . Birden kaşlarını çattı , ama düşünerek hareket etmeliydi. Beşiğin kenarına doğru eğildi . Parmağını bebeğin gözünün önüne getirdi. Parmağının ucuyla bebeğin baktığı yere doğru takip etti . Sonuç düşüncelerini onaylıyordu. Bebeği ağlatan boşluktu. Ayağa kalkıp bebeğe baktı. Onu kucağına alacaktı ama nasıl? Daha önce hiç bir bebeğe dokunmamıştı.
"Kafasını tutmalıyım kafası çok sert acımaz."
Düşündü, ama elinden kayarsa yere düşerdi , kafasını tutmak onu incitebilirdi. Vazgeçti. Peki ya Kolları ?
" Olmaz. Ya kollarını sallarda tutamazsam?"
Annesinin bebeği nasıl tuttuğunu düşündü.
"Sarılırmış gibi kaldır sarıl kafası omzuna gelsin "
Evet güvenli şekilde tutmayı başarmıştı.
Birden burnuna pis bir koku geldi , gözleri doldu. Sesi çıktığınca bağırıyordu, ancak sesinin titremesi sözcüklerini birer köleymiş gibi aşşağılıyordu. Yutkundu. Aklına korkudan altına kaçırdığı geceler geldi. Bebek kucağında boşlukla savaşıyordu ancak bebeği dahil etmemeliydi bu kavgaya . Abiler öyle yapardı.
"O daha bir bebek "
Her cümleden sonra bebeği öpüyordu "Yemeğini bile kendisi yiyemiyor , onu ağlatamamlıydın pis ucube . Benim korkumla beslenmek sana yetmiyormu he? Senin yüzünden , korkudan altına yapmış , onu da mı...... uyutmuyorsun ? "
Ağlarken konuşmak onu zorluyordu, hıçkırıkları onun için en keskin noktaydı.
"Boşluk senden ....... Nefret ediyorum korkunç , çirkin yaratık .... ve yemin ederim bir gün ....
Seni öldürüceğim"

SARE

Endişeli hissediyordu. Kafasında dolaşan diğerlerinden farksız bir düşünceyi incelemeye başladı. Ya mektuplar ulaşmazsa , ya ulaşsa bile önemsenmeyip atılırlarsa, ya bu düşünceler yazmaya devam etmesine  engel olursa ne yapardı ?
Koluna dokunan bir el olduğunu hissetti. Elin soğukluğundan çok düşünceleri ürpertmişti onu .
"Size sesleniyorum hanımefendi duymuyor musunuz ? 
"Üzgünüm dalmışım"
Zoraki bir gülümseme ile etrafına bakındı
" Kapatıyoruz . "
Gerçekten de sadece onun olduğu masa doluydu.
"Hadi ya o kadar oldu mu ?"
Sanki acele etmek yapacağı en son işmiş gibi ellerini saçında gezdirdi. Kolunu göz hizasına getirip saatine baktı . 11:55. Çantasından cüzdanını çıkartıp hesabı ödedi . Saçlarını , üstünü düzeltip , çantasını omzuna yavaş bir şekilde astı.
" Neyse ben kalkayım bari "

Yavaş adımlarla eve doğru yürüyordu. Ulaşacağı yeri bilen bu adımlar , hiç bir zaman bu yol için aceleci olamamıştı, olacağı da yoktu zaten . Sonunda gelmişti işte. Evden yine bağırışlar ve kahkahalar çelişkili bir şekilde yükseliyordu. Anahtarı çevirirken acele etmemişti ta ki babasının sesini duyana kadar .
"Tenay kızım nerde?"
Ne yapacağını şaşırmış bir biçimde saçlarını arkaya doğru itti. Yıllardır beklediği şeyin böyle bir günde olacağını tahmin bile edemezdi. Derin bir nefes alıp kapattı gözlerini . Demek babası ona olan şefkatini o yokken gösteriyordu. " Ebeveynlerin çocuklarının şımarık olmasından korkma skandalı" diye düşündü. Kafasında dönüp dolaşan onca iyi düşünce hareket kabiliyetini azaltmışcasına onu putlaştırmıştı. Tam ileri doğru atılıp "buradayım işte babacım "diyecekken bir cümle onu da , tüm kalan umut kırıntılarınıda süpürmüştü evrenden.
"Yukarıda benimle Tahir bey , mamasını veriyorum"

Bir an önce kendisini dışarı attı. Dünyaya puslu bakmasını sağlayan yaşlı gözlerine dokunmaya niyeti yoktu." Bırak puslu kalsın" dedi içinden " zaten herşeyi net görebildiğimizden büyümüş sayılmadık mı?"
Daha önce intikam aldığı olmuştu , kin onun en vazgeçilmez duygularındandı hatta . Ama karşısındakinin kim olduğunu , ona  karşı  hissetiği şeyler   kadar iyi biliyordu. Tüm silahlar alınmıştı elinden , ki yıllardır onun verdiği yarayla beslenmişti. Şimdi umursamamak büyük nankörlük olurdu. Oturduğu bankta bir omuz aradı , bulmak için değildi ama aramıştı işte lakin mektuptu sadece bulabildiği. Üstelik hayat da ona ne yazıkki öğretmişti elindekilerle nasıl devam edilebiliceğini.
  
                      MEKTUP
Merhaba Sevgili Bilinmeyen;
Cümlelerle dolu zihnimi buraya nasıl aktarabilirim bilemiyorum ne yazık ki.
" Bir baba nasıl sever ?"
Bu cümle silinmiyor aklımdan . Düşünüyorum da ben hiç omzunun üstünden arkasına göz ucuyla bakınca babasını gören bir kız olmamışım , hatta biliyor musun  ben hiç "babasının prensesi" de olmamışım. Ben , ben sadece güçsüz bir kadının sevdiği adamı elinde tutmak için kullandığı bir yol olmuşum. Bunun delice olduğunu biliyorum lakin iyi dinle sana tüm benliğimi anlatıyorum.
Bir gösterim vardı. Küçüktüm , sevilmemeyi oyun sanıcak kadar küçük. Çocukluğumdan beri güzel şarkı söylerim , çoğu kişi sesimin güzel olduğunu düşünür. Sanırım okuma bayramımdı ve bana bir şarkı söyleme fırsatı sunulmuştu. Babam da orada olucaktı. Benim için bu yeterliydi hiç annemin gelebilme ihtimalini düşünmemiş ve ya umursamamıştım. Bir şarkı duymuştum sınıfımızın en güzel olduğunu düşündüğüm kızından. " Anlatırken tut elimi , uykuya dalıp gitsem bile , bırakıp gitme sakın beni " diyordu. Şarkının en çok bu kısmını sevmiştim, durmadan söylüyordum. Bir gün eve gidince üvey annemden bana o şarkıyı bulmasını istemiştim. Adı "Bana Bir Masal Anlat Baba" imiş. Ne zaman söylesem bu şarkıyı , kalbimin minicik yumruğum kadar olan kalbimin bir yaprak gibi olduğunu düşünürdüm. Titrerdi . Dalından kopucak sanardım ama kopmazdı işte. Okuma bayramında bu şarkıyı seçmistim okumak için, ancak şarkıyı ilk duyduğum babasının sevgisiyle dünyalar güzeli, saçında her zaman görünmez bir taç taşıyan o kızda istemişti okumayı. O okumamalıydı ama , bu satırları yaşayan birisi bu cümleleri kurmamalıydı. Her gece babasından masal dinleyen bir kız için değildi bu şarkı. Babasıyla bir iki kelime bile konuşamayan ben içindi. Bir şekilde o şarkıyı  yalnız söylemeyi kabul ettirmiştim. Elimde mikrofonum bir şekilde sıramın gelmesini bekliyordum. Adım okunmuştu. Durmam gereken yere geçip sunucunun sözünü bitirmesini bekledim. Derin bir nefes
"Bana bir masal anlat baba"
Gözlerim hayranlıkla karşıda oturmuş bıkkın bir şekilde bana bakan o adamı izliyordu. Şarkının en sevdiğim yerine geliyordum işte
" Anlatırken tut elimi "
Gözlerine odaklanmış elimden geldiğince sevimli bir şekilde söylüyordum. Şarkı bitince bana sarılıp saçlarımı öpeceğinden emindim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEKTUBUN-DAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin