Jimin okuldaki zamanlarını zorlukla geçiriyordu. Bir an önce okul bitsin istiyor ve dışarı çıkıp ilk aşkını aramaya başlamak istiyordu. Öğle arasına girdiklerini belirten zil çaldığında hızla kitaplarını toplamış sınıftan çıkmıştı. Aynı anda karşısındaki sınıftan Eun Tak'ın çıktığını gördü. Birbirlerine bakıyorlarken Taehyung, Jimin'in arkasından seslenmişti.
(Taehyung)- Hey! Jimin? Nereye gidiyorsun?
Jimin gözlerini Eun Tak'dan alıp yanına yeni gelmiş arkadaşına çevirmiş ve sorusunu cevaplamıştı.
(Jimin)- Biraz işim var. Öğleden sonraki derslere girmeyeceğim.
(Taehyung)- Yemeğini ye de öyle git o zaman.
Jimin ilerlemeye başladığında arkadaşına cevabını vermişti.
(Jimin)- Yemeyeceğim.
(Taehyung)- Okul çıkışı basketbol maçı yapacağız geç kalma.
Arkasından bağırmaya devam eden arkadaşına koridorun sonuna geldiğinde son kez dönüp cevap vermişti.
(Jimin)- Gelmeyeceğim.
Koridoru dönüp gözden kaybolduğunda arkadaşının sitem cümlelerini duyar gibi olmuştu. Yarın kızacaklardı ama şimdi basketbol maçından daha önemli bir işi vardı Jimin'in. Yarın sorguya alınacağından emindi. Çünkü Jimin basketbol oynamaya bayılırdı ve daha önce basketbol maçına gelmediği bir gün olmamıştı. Bunları düşünmeyi bırakıp işine odaklandı.
Gördüğü ilk markete girip kasiyerin yanına gitmişti. Resmi çıkartıp kasiyere uzatırken konuşmaya başlamıştı.
(Jimin)- Bu resimdeki kızı gördünüz mü acaba? İsmi Kim Sun Hee. Şimdi benim yaşlarımda.
(Kasiyer)- İsmi daha önce hiç duymadım ayrıca bu resimle o kişiyi bulman çok zor. Bir ayda bile fazlasıyla değişen insan var.
(Jimin)- Teşekkürler, kolay gelsin.
Jimin marketten çıktığında umutsuzluğa kapılmayıp aynı heyecanla bir başka markete girmişti. Bir saat içinde birçok markete, birçok eczaneye daha doğrusu karşısına çıkan birçok yere girip aynı soruyu tekrar tekrar sormuştu. Ne yazık ki cevapların hepsi de aynıydı. Pes etmeyecekti! İlk aşkını bulacaktı. Verdiği sözü tutacaktı!
Aramaya devam etti Jimin. Okul civarını bitirdikten sonra birçok marketin, eczanenin ve bunun gibi yerlerin olduğu sokağa gitti. Orayı da gezdiğinde iyice yorulmuş ve yemek yemediği için halsiz kalmıştı. Annesinin de kızmasıyla eve dönmek zorunda kalmıştı. Yemek yemek istemediğini söylese de annesinin zorlamasıyla az da olsa yemişti. Odasına çıktığında bilgisayarının başına oturmuş ve birçok sosyal medyadan ilk aşkının ismini yazıp araştırma yapmıştı. Ne kadar sürerse sürsün onu bulmadan bırakmayacaktı!
Alarmın sesiyle gözlerini açtığında bilgisayarın karşısında uyuya kaldığını gördü. Elini yüzünü yıkayıp rutin işlerini hallettikten sonra aşağı inmiş ve annesine haber verip dışarı çıkmıştı. Okula giderken bugün nereden aramaya başlayacağını düşünmeye başladı. Kafasında kararlaştırdıktan sonra derse yetişebilmek için hızlı adımlarla okula ilerlemişti. Jimin bütün gece araştırma yaptığı için gözleri şişmiş ve uykusuz kalmıştı. Derslerin birçoğunda uyuya kalmıştı. Öğle arasına son derste uyumamıştı Jimin. Zilin çalmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Zil çalar çalmaz da kitaplarını toplayıp sınıftan çıkmıştı. Tam koşmaya başlayacağı an çantasından biri tutmuş ve koşmasını engellemişti. Taehyung olduğunu görünce konuşmaya başlamıştı.
(Jimin)- Taehyung gerçekten acil bir işim var sonra eğleniriz tamam mı?
(Taehyung)- Tamam değil. Yemeğini yemden hiçbir yere gidemezsin.
(Jimin)- Ya! Çocuk muyum ben? Evde annem, burada sen!
(Taehyung)- Son zamanlardaki davranışlarına bakarsak evet, çocuksun. Hadi yürü bakalım.
Jimin bir çocuk misali Taehyung tarafından çekiştirilerek yemekhaneye götürülmüştü. Sıraya girip yemeklerini aldıktan sonra arkadaşlarının yanına gidip oturmuşlardı. Jimin masaya oturduğu anda yemeğini hızlı hızlı yemeye başlamıştı. Yemeğini yemeden arkadaşlarının gitmesine izin vermeyeceğini biliyordu. Tek çözüm yolu olarak bunu bulmuştu. Ağzını doldurduğunda yemek tepsisini alıp oturduğu yerden kalkmış ve konuşmaya başlamıştı. Daha doğrusu dolu ağzıyla konuşmaya çalışmıştı.
(Jimin)- Bon godoyorom.
Tam arkasını dönmüş gidecekken biri daha tutmuş ve gitmesine engel olmuştu. Bu kez onu durduran Namjoon'du.
(Namjoon)- Nereye gidiyorsun Jimin? İki gündür öğleden sonraki derslere girmiyorsun.
Jimin ağzındakileri bitirdikten sonra konuşmaya başlamıştı.
(Jimin)- Birini bulmam gerekiyor hyung.
(Jin)- Bayan Kaçık'ı mı?
(Jimin)- Onu buldum, bu başkası.
(Hoseok)- Bayan Kaçık'ı buldun mu?
(Jimin)- Evet hyung, onu buldum.
(Jin)- Neden bizimle tanıştırmadın?
(Jimin)- O konu gerçekten çok karışık hyung. Biraz zamana ihtiyacım var. Şimdi gitmem gerekiyor.
Jimin bu sefer hiç kimse onu tutamadana koşarak yemekhaneden ayrılmıştı. Arkadaşları arkasından bağırsa da umursamamıştı. Kaybedecek zamanı yoktu. Onlara en kısa zamanda her şeyi anlatacaktı zaten.
Jimin koşarak okuldan ayrıldığında bu durumdan fazlasıyla rahatsız olan arkadaşları ne yapacaklarını düşünmeye başlamışlardı. Jimin'in bir sıkıntısı olduğunu tahmin edebiliyorlardı. Ona yardım etmek istiyorlardı ama o henüz bir şey anlatmamıştı. Herkes sessizliğe büründüğünde Taehyung hızla yerinden kalkıp yemekhaneden ayrılan kızın yanına koşmuştu. Kız ile bir şeyler konuştuktan sonra arkadaşlarının yanına dönmüştü. Kız, Jimin'in kalktığı sandalyeye oturduktan sonra Taehyung da yerine oturmuş ve arkadaşlarına dönüp konuşmaya başlamıştı.
(Taehyung)- Bu Eun Tak. Eun Tak bunlar da Hoseok, Namjoon, Yoongi, Jungkook ve Jin.
(Eun Tak)- Beni neden buraya oturttun?
(Taehyung)- Jimin hakkında konuşmak için.
(Eun Tak)- Arkadaşınızla ilgili hiçbir şey bilmiyorum, bana neden soruyorsun?
(Taehyung)- Ben senin bir şeyler bildiğine eminim.
Bir bölüm sonu daha :) Umarım beğenmişsinizdir ^^Bir sonraki bölümde görüşmek üzere =)
SARANGHAEEE ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Kaçık
Fanfiction''Gitme.'' -Gitmek zorundayım. Artık burada kalacak bir evim yok. ''Ama ben seni özlerim.'' -Bende seni özleyeceğim. ''Sana söz veriyorum. Büyüdüğümde çok yakışıklı biri olacağım ve seni bulacağım. Beni bekle ve hiç kimseyi sevme tamam mı?'' Küçük k...