Ölüm Ne Demek Baba?

102 9 3
                                    

'' Anne, babam ne zaman gelecek? '' dedim anneme içimdeki kötü hissi bastırmaya çalışarak. '' Elif, uykun gelmedi mı kızım senin? diye karşılık verdi annem. Uyumak mı? Ben babam olmadan uyumam ki! Uyuyamam ! Omuzlarımı silktim. '' Babamı bekleyeceğim anne. ''  Annem başörtüsüyle yüzünü örtüp hızla odadan çıktı. Koridora çıktığında koridorda hıçkırık sesleri yankılamaya başlamıştı. İşte o zaman anlamıştım babama bir şey olduğunu. Onun belki de bu eve bir daha hiç gelemeyeceğini...

Bir saat...

İki saat...

Üç saat... 

Dört saat...

Dört saat. Tam dört saattir babam yoktu evde. Annem yatak odasında ağlıyordu, ben ise ağabeyimin dizinde uzanmış, babamı bekliyordum. O sayıyordu saatleri. Ben daha okuma-yazmayı da, sayılarıda bilmiyordum.

Yarım saat geçmişken odada ev telefonunun sesi yayılmaya başladı. Annem, çığlık atarak salona girdi.

'' Ahmedim! Ahmedim arıyor! ''

Telefonu açıp kulağına götürdü. Bir eliyle de kardeşimi tutuyordu. Karnındaki kardeşimi. 

Telefondaki kişi konuşmaya başladığında annemin gözleri kocaman açılmıştı ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Telefon bir anda elinden kaydı. Masmavi gözlerini üzerimize dikti. Ağabeyim ve ben, onun ağznıdan çıkacak cümleye bakıyorduk. 

Bir anda ağabeyim ve benim kolumuzdan kavrayıp sürüklemeye başladı. '' Anne! '' diye çığlık atıyorduk, ama ne fayda! Titreyerek hıçkırıyordu. Sokaklar ana baba günü gibiydi. Hemen yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. 

'' Soma Madenleri. '' dedi titreyerek. 

On beş dakika sonra babamın iş yerinde gelmiştik. Annem, kollarımızdan tutup bizi taksiden indirdi. Burası çok daha kalabalıktı ve kalabalığın ağzında bir cümle dolaşıyordu: Yangın çıkıp patlama olunca, maden göçmüş...

İçimdeki korkuyla önüme dönüp sedyede taşınan adamın kara yüzüne baktım. 

Bu adam...

'' A-a-ahmett !!! Ahmedimm!!!! ''

'' B-baba!!! ''

Babamdı o kara adam... Karanın üzerinde kırmızı akan adam. Öldü diyorlardı onun için, ölüm neydi ki? İyi miydi, kötü müydü? Yoksa bir oyun muydu? Ölümle ilgili bildiğim tek şey, babamın bir daha gelmeyecek olmasıydı. Onun dizinde yatamayacak olmamdı. Onun o kömürle harmanlanmış kokusunu içime çekecek olmayacağımdı. Artık, babamın gitti yer kömür kokacaktı. Onun gibi kokacaktı...

Gözlerimdeki yaşları tutarak yerde debelenen anneme baktım. Çok, çok ağlıyordu! Onun yanına çöküp dizlerimin üzerine oturdum.

'' Üzülme anne, babamın iş kıyafetlerini koklarız. ''

Annem mavi gözleri büyütüp etrafa baktı.

'' BEBEĞİM! BEBEĞİM GELİYOR!!! ''

Kömür Karası ( SOMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin