Çillibom un bana hayde demesiyle düzeldim . Bu pislik kesin benim buradaki düşmanım olacaktı.
¥¥¥¥¥¥¥¥
Çillibom uçuyor, bense peşinden koşuyordum. Arkama bakmak hiç istemiyordum ama çok merak ettim tıslayan şeyi. Düşünmemin sayesinde dalıp gitmişim. Aaaa kuş nerde? Lanet lanet oldun. Peki ne yapacaktım şimdi? Tek çare eğer canımı seviyorsam buradan kaçmam olacaktı. Her zamank gibi kökü çıkmış bana soğukkanlı bir bakış atan ağacın köküne ayağımı vurdum. Yine yere düştüm. Aah benim kafam ! Zamanım olsaydı o ağaca gününü gösterirdim.( Evet bazen herkes sadist olabilir:) Arkama dönerken hırlama sesi duydum. Bu sesi tanıyordum, ses ayının galiba. Tahminlerim her zaman doğru çıktığı için arkama dönüp neyin olduğuna kesin karar vermek istedim. Yine şans bana küsmemişti Hah zaten küsemezdi.
Ama hemen gülücüklerimi soyutlaştırıp yüzüme endişeli bir his verdim. Ben ormanda , beni takip eden bir öküz ve bir ayıyla beraberdim. Daha kötüsü olamazdı. Ayı bana doğru geliyordu . Ona gitmesini nazik bi şekilde söyledim fakat üzerime yürüdü. ( o kadar kibarlık pek bi boka yaramıyo açıkçası) Ayıdan uzaklaşmak için geri geri yürüdüm, yürüdüm fakat bir engele çarptım. Arkama yavaş bi şekilde döndüm. Ama o da ne! Ağaçlar birlik olmuş üstüme doğru geliyolardı. Alanım gitgide küçüldü. Aa evet yanımdakini de unutmadım. Şığlık atmaya karar verdim. Ağaçlardan birisi beni yere attı ve yukarı kaldırıp boğazımı sıktı.
Aaaa ayıya ne oluyoru? Birden tısladığını sandığım canavara dönüştü. Canavar mı? Tabiki de canavar değil. Senin benim gibi bir insan işte. Biraz rahatlayıp beni bırakmasını söyledim . O cadı ağaç beni yere bıraktıktan sonra kocaman nefes alıp verdim. Yoksa çok geçmeden gözlerimi yumucaktım bu ormanda. Karanlıkların efendisi yani senin benim gibi insan :) adını söyledi. Adı Jiken hah bir tane daha komik isim edinmiş oldum. Yaaa hiç benim gibi normal bi insan yokmuydu bu koca ormanda? Hem o kuş nerde?
O da bana ismimi sordu. Ben de ona kararlı bir biçimde adımı söyledim. Rita Marina. Adımı hiç sevmiyordum. Nota gibi böhh..:( tahmin ettiğim gibi güldü. Ne var komik değilmiydi adım sanki ? Derken bu kahkahaya ağaçlarda eşlik etti. Bense üzerime gelen koyu kahverengi saçları geriye atıyordum. Kıyafetimin tozlarını silmeye başladım. ( İlk kez işsizim) kahkaha gitgide kulağımı sağır etmesiyle daha fazla dayanamadım ve YETERRRRRR bıktım bu yerden sıkışıp kaldım. Etrafımda cadı ağaçlar ve bir öküzün gülmesine dayanamam . Aaaaaa ben gidiyorum. Sakın beni takip etme ve tanıştığıma hiç memnun olmadığımı söyleyebilirim. Evet onlardan kaçmayı başardım.
Güneş doğmuş hala ormanda yürüyordum. Üstelik tek başıma. O kuşa sorular sormalıydım o yüzden bu kuşu arıyorum yaa bi de gelse keşke. Yer yarıldı içine girdi sanki. O adamı görmemek için dua ediyordum ve cadı ağaçları. Aman ne diyorum ben baksana her tarafım ağaçlarla kaplı ve ayrıca susamıştım. Suyu hayal ediyordum fakat su bir türlü gelmiyordu . Üzgün bir tavırla ' Ahh acaba ben bu rüyadan çıkabilecek miyim? Daha da üzüldüm ve yere eğildim. ' Peki ben bu garip ormandan nasıl çıkacaktım. Suyu nasıl bulacaktım, o kuşu nasıl bulacaktım , yuvama nasıl dönecektim?' Evet herkes ağlar bende ağlamaya başladım:) yere uzanmış yalnızlığın verdiği acı hisle hayata tutunmaya çalışıyordum. İyiki pijamam ekstra üstüne uzun ince açık pembe sabahlığımı giymiştim. Gerçi üşüyorum ama çok değil. Kendime geldim . Sani minecraft gibi bişeydi burası. Biraz daha dolaştım ve dua ettim su bulabilirim diye. Derken uzaktaki ağaçların arasında mavimsi bi şey gördüm. Hemen yanına gittim ve Tanrı'ya teşekkür ettim . Gerçekten su hemde çok.:) Göl kadar uzundu boyu. Üstelik daha uzakta da harika fotolar veren akarsu, uçuşan yabani renkli papağanlar vardı. Aynı cennet gibi aynı amazon gibiydi. Hemen suya koştum. Saçlarımı yıkadım ve saçımı kuruladım. Tozlanmış geceliğimin bir kısmını suyla yıkadım ve tabi daha önce kana kana su içtim. Fakat huzurum bozulmuştu. Yine o adamsa ? Bana nee ! Asla ayrılmayacaktım buradan.