Tanıtım

458 47 21
                                    


"Tanrım, sonunda gelebildim."

Büyük ve bir o kadar ihtişamlı duran kütüphaneye gülümseyerek girdim.

Büyülü bir sessizliğin hakim olduğu kütüphaneye sevinçle baktım. 

'Matmazel, yardımcı olabilir miyim?'

Arkamdan gelen ses ile üye kartımı çantamdan çıkartarak döndüm.

"Teşekkür ederim bayım."

Adam gülümseyerek kartı bana uzattığında neşeyle ilerlemeye başladım.

Anlam veremediğim kağıt ve tahta kokusuyla gözlerimi kapattım. Bu kokuyu çok seviyordum.

Elimde tuttuğum kağıt ile istediğim kitabı aramaya başladım.

Görevliye sorsaydım daha kolay olurdu belki ama kendi kendime aramak, ararken başka kitaplar bulmak çok güzeldi.

Kütüphanenin kuytu köşesinde bir kitaplık daha gördüğümde hevesle oraya ilerledim. Böyle yerlerde saklı hazineler çıkıyordu.

Ellerim kitapların üzerinde gezerken bir tanesi gözüme çarptı. Sabırsızlıkla oraya doğru ilerledim ve kitabı almak için hamle yaptığım sırada bir el benden önce davrandı.

Şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla elin sahibine döndü bakışlarım.

Uzun boylu, iri yarı bir adamla göz göze geldiğimde biraz irkildim. Adam bana hafifçe gülümseyerek kitabı uzattı.

'Pardon. Lütfen siz alın.'

Uzattığı kitaba gülümseyerek baktım.

"Sizde kalabilir. Bu sefer başka kitap okuyabilirim."

Sarışın adam gülümseyerek kitaplığın yanında duran koltuklardan birine oturdu.

Adamı dikkatle izlemeye başladım.

Uzun boyu ve yapılı bir vücudu vardı. Sarı, kısa saçlarını gizlediği koyu bordo şapkası ve okyanus mavisi gözlerinin önünde kalın çerçeveli gözlükler. Siyah kapişonlu, siyah tişört ve pantolon.

Sanki birinden, bir şeyden saklanıyormuş gibi bir tavır vardı üzerinde.

Kitaplıktan bir kitap aldım ve adamın yanındaki boş koltuğa oturdum.

"Neyden kaçıyorsun?"

Şaşkın bakışlarını bana çevirdiğinde elimdeki kitapla ilgileniyordum.

'Anlamadım.'

"Bir şeyden veya birilerinden kaçıyormuş gibisin. Sadece merak ettim."

'Meslek sırrı diyelim.'

Başımı salladım ve elimdeki kitaba geri döndüm.

'Ben Steve.'

Bana uzatılan ele ve adama gülümseyerek baktım ve elini sıktım.

"Hazel."

...

Belki dakikalarca, belki saatlerce konuşmuş ve en sonunda kütüphane görevlisi tarafından uyarılmıştık.

Sırtımdaki çantayı düzelttim ve Steve'e döndüm.

"Bu güzel sohpet için teşekkür ederim."

'Asıl ben teşekkür ederim. Seni bir daha nerde görebilirim?'

"Herhangi bir gün, herhangi bir yerde, elinde bir kitap ve önünde bir fincan kahveyle otururken aniden karşına çıkabilirim..."

Bir şey demesine izin vermeden arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

.....

Yorgun bir şekilde evin kapısını açtım ve içeriye girdim. Tek isteğim bir fincan kahve ve kitap okumak.

Mutfakta kahveyi hazırladıktan sonra elimdeki kahveyle koltuğa oturdum ve kitabı açtım. Kapağın açılmasıyla kucağıma bir parça kağıt düştü.

Haftaya aynı saatte, aynı kütüphanede, aynı koltukta seni bekliyor olacağım...
                                                 Steve...

Bölüm sonu

Selamselamselam

İçimedeki Steve Rogers hayranını zaptedemedim ve ortaya bu çıktı. Seversiniz diye umuyorum.

Sc: bengisu-1

Library | Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin