İçimdeki Nehir

14 0 0
                                    

Nehrin çağlarcasına akıp giden dalgaları,içindeki acıyı hafifletmeye yetmiyordu.Buğulu bakan gözleri, o haşin dalgaları bile görmez olmuştu. Çünkü ağlıyordu. Sessiz...Ama en az nehir kadar çağlayarak...Etrafını saran sis bulutu, gözlerindeki bulutun yanında bir hiçti.Siyah kirpiklerinden süzülen yaşlar, kollarını dayadığı köprünün korkuluğuna çarpıp nehre düşüyor ve sanki daha çok coşuyordu o koca nehir.

Evet ağlıyordu.Ama aslında neye ağladığını bilmeden...Belki sadece içinde hissettiği derin boşluğa...Belki çaresizliğine...Belki umutsuzluğuna...Ve belki olmayan hayallerinin gerçekleşemeyeceğine...Canını bu kadar yakan tüm bunlar mıydı onu da bilmiyordu.Acaba yaşayamayacağı geleceği mi?Ya da hiç yaşamadığı geçmişi mi?

Yükseklerde uçan bir zeplinden ,o derin boşluğa bırakılmış gibiydi.Yapabileceği hiçbir şey yoktu.Tüm bunlardan kaçabileceği hiçbir yer...Düştükçe düşüyor ve bunu kontrol edemiyordu.Şu an hissettiği tek şey nefesini kesen basınçtı .Bir de etrafını saran o yoğun sis.

Burada olduğunu hatırladığında etrafındaki o perdeyi de gördü.Aslında görebildiği sadece buydu.Bir de sisin içinden çıkıp gelen yabancı...

Önce büyük ve kara bir gölge olarak görmüştü onu. Yaklaştıkça küçülmüş ve şekillenmeye başlamıştı. Ancak o zaman anlayabilmişti ne olduğunu.Bu garip bir şey değildi elbet.Burası şehrin sıkça kullanılan geçitlerindendi.Ve o da buradan gelip geçenlerden biri..Ama tekrar nehri izlemeye koyulduğunda artık baktığı yeri görmüyordu.Çünkü sadece o ayak seslerini dinliyordu.Ve bekliyordu; gelip geçeceği anı.

Ama arkasına geldiğinde ancak kesilmişti sesler.Ne yapması gerektiğine karar veremedi. Nedenini bilmediği bir heyecana kapılmış, az önce hissetmediğini sandığı kalbinin atışını duymaya başlamıştı.

Hala onun hareket edeceği anı beklerken hiç tahmin etmediği bir şekilde sesini duydu.

''Merhaba Bayan,''

Oldukça düzgün bir konuşmaydı bu.Sesi erkeksi ve kalın ama kulağa ürkütücü gelmeyecek kadar da yumuşak...Hatta biraz ilgili...Belki tam olarak bir yabancı gibi bile değil... Dönse miydi dönmese mi bilemedi.Ya da cevap vermeli miydi?

Ani bir kararla döndüğünde, neden zihninde onu doğaüstü bir varlıkmışçasına canlandırdığını anlayamadı.Çünkü kalın ve koyu renk kaşlarının altındaki siyaha yakın gözleriyle gayet sıradan bakıyordu.Belki garip bir şekilde tanıdık...Ama insandı işte...Basbayağı gözle görünüp elle tutulan cinsten...

Hala ona bakmaya devam ederken, adam ''Siz... iyisiniz,değil mi?''diye sordu.Ama sonra bakışları biraz daha dikkatli ve sorusuna kendi cevap verircesine''hayır değilsiniz''diye devam etti. ''İsterseniz yardım çağırayım ya da eviniz yakınsa bırakabilirim''

Hala ona tepkisizce bakmaya devam ettiğini anladığında ancak atýlýp'' yo yo ,ben iyiyim''diyebilmiþti.

Ağzından çıkan bu ses kendini bile ürkütse de henüz hayattta olduğunu hatırlatmıştı.Ama adamın o uzun boyunu eğip yüzüne dikkatlice bakışı ve ''Pek iyi görünmüyorsunuz ,yüzünüz de pek bir solgun''deyişi , o sonun çok uzak olmadığını...

Artık o ilk şaşkınlığı üzerinden atmıştý ama durumun garipliğine hala bir anlam veremiyordu.Onunla tanışmadıklarından emindi.Çok sıcak baksa da onu daha önce hiçbir yerde görmediğinden de... Bu nedenle de alakası normal gelmemişti.

Bu kez daha bir kendinden emin olarak''Ben...İyiyim'' dedi. ''Gerçekten...Sadece biraz yalnız kalamaya ihtiyacım var''

Ve onun cevabını beklemeden tekrar arkasını dönüp kollarını korkuluklara dayadı ve nehri izlemeye koyuldu.Genç adam kibarca gitmesi istendiği halde hala oradaydı ve daha rahatlamış görünüyordu .Genç kadın onun hafifçe gülümsediğini farkedince başını çevirip kısa bir süre tepkisizce ona baktı.Bunu beklemiyordu elbet ama nedenini düşünecek hali de yoktu

SİSTEN GELEN ADAMWhere stories live. Discover now