Soğuk bir kasım akşamı. Kırk yedi dakika sonra aralığın ilk günü olacak. Mahalleyi sobaların bacasından çıkan dumanlar kaplamıştı. Göz gözü görmüyordu. Ayşe teyze sobanın üzerinde közlenmiş patateslerini soyuyordu. Tam 6 çocuğu vardı. Dört erkek iki kız. Bir yandan arabayı kazanmak için abuk sabuk haller içine giren , kendilerini komik duruma düşüren , yapımcının ise tonla para kaldırdığı programı izlerken , bir yandanda patatesi bekliyorlardı. Kapı , alacaklının bile vurmayacağı sertlikle çaldı. Ayşe teyze irkildi. Büyük oğlan hemen koştu kapıyı açmaya. Kimdi bu münasebetsiz? Kapıyı açtığında karşısında ki mehmet abisiydi. 1.67 boyunda olan mehmet, ayşe teyzenin oğluna alttan bakıyordu. Ya kendisinin boyu çok kısa ya da bu çocuk çok uzundu.
- Yetiş Ayşe teyze.
- Ne oldu mehmet ?
- Gülsüm ayşe teyze. Sancısı başladı.
- Mehmet hemen osman abini bul. Arabayı alın gelin.
- Tamam ayşe teyze.
- Siz yemeğinizi yiyin çocuklar. Ben gelirim birazdan. Oğlum sende mehmet abinle git.Mehmet koşuyordu. Yolu görmüyordu sadece koşuyordu. Mahallede sadece osman abinin arabası vardı. Aslında sadece adı araba. Eski bir anadol. İneklere versen iki saatte yer bitirir arabayı. Bir an durdu mehmet. Hangisi osman abinin eviydi ? Kafası durdu bir an. Boş boş bakıyordu sağa sola. Ayşe teyzenin büyük oğlu gelip kapıyı çalmasa yarım saat boş boş beklerdi. Kapı çalındı ama açan yok. Mehmet bir yandan kapıya vuruyor bir yandan da 'osman abi' diye bağırıyordu. Osman abinin karısı korkuyla kapıyı açtı.
- Osman abi nerede nebahat abla ?
- Aradı geç geleceğini söyledi.
- Benim telefonumda dakika yok. Kurban olayım ara gelsin. Gülsüm sancılandı. Çocuk geliyor galiba.Hemen telefona sarıldı nebahat. Mehmet heyecanlı. Soğuğa aldırış etmeden iki kaldırım arasında volta atıyordu. Üçüncü sigarası bitmek üzereyken osman abi geldi. Hemen doluştular arabaya. Ama araba her on metrede bir duruyor. Mehmet her araba durduğunda osman abinin yüzüne bakıyordu.
- Mehmet sen koş yengeyi hazırla. Ben iki dakika şunun motoruna bakayım.Mehmet yine koşmaya başladı. Bugün baya bir koşmuştu. Kapının önünde durdu. Kapı açıktı. İçeride sessizlik vardı. Halbuki evden çığlıklarla çıkmıştı. Ayakkabısını çıkartmadan girdi. Tam odaya giriyordu ki elektrikler kesildi. Odada ayakta duran üç tane siyah gölge vardı. Biri ona doğru yaklaşıyordu. Elinde bohçaya benzeyen bir şey vardı. Hiç bir şey demeden elinde ki bohçayı mehmetin kucağına verdi. Bu ayşe teyzeydi. Tam o an elektrikler geldi. Bu bohça değil çocuğuydu. Donup kalmıştı. Beş dakika boş boş baktı. Kendine geldiğinde gülümsemeye başladı. Gülsüme benziyor diye düşündü içinden. Sahi gülsüm nasıl ? Yatakta kanlar içinde yatıyordu gülsüm. Gözleri açık , alnından terler akıyordu hala. Mehmet hiç bir şey anlamamıştı. Sadece baktı. Sonra çocuğa baktı. Daha sonra duvarda ki saate. 00:01. Kan ile birlikte gelmişti dünyaya KATRE.