1.bölüm

32 5 0
                                    

     Içimdeki gözyaşlarımı  akıttım  hiç kimsenin bilmediği derinliklerime . Ağlamazdım  güçlüydüm  çünkü  ben. Ağlamak zayıfların  işi  hele ki 'beni sevmeyen biri için ağlamam 'derken bile kimse bilmezdi ağladığımı. Ben bile...
     Bir çok  gece yastığını gözyaşlarımı ıslanırdım. Ağlardım  ama nedenini kabul etmediğim  nedenle. Sabahları aynaya baktığımda  gözlerim şiş. Içimdeki yağmur  bulutlarını  saklamaya çalışır, yüzleşmekten korkardım  kalbimin derinliklerindeki sevgiyle. Hiçbir şey olmamış  sanki  geceleri 'annem' diye ağlayan  ben değilmişim  gibi devam ederdim ağlamam deyip kendimi  kaldırdığım  tek kişilik oyunuma...
     Yine böyle  bir günün  gecesiydi. Yine ben gecenin karanlığında  sessizlikle boğuşuyordum. İçimde bir gök  gürlemesi vardı ki bilinmez. Uyumaktan korkuyordum. Rüyalarım huzurdan öte  huzursuzluktu benim için.  Ağlamam  derken ağladım ağlayışımı itiraf edemezken kendime .
     Odamdaydım yine her zaman olduğu  gibi. Bu kocaman dünyayı  tek odaya sığdırmak çok zor oluyordu. Mavi renkli duvarlara sahip, uzun dar bir odaydı yaşadığım  yer. Köşede  küçük bir kitaplık, yanında mavi renkte elbise dolabi , yeşil  bir çekyat  ve kapının sol tarafında ise çalışma masası... Bütün  oda bu eşyalardan  ibaretti. Üstümde her zaman olduğu  gibi siyah pantolonca tisörtüm vardı.  Siyah saçlarım  düz ve açıktı.  Her zaman ki bendim işte.  Ama ben olmayan bir seyler vardı  içimde, bir şeyler  yarımdı, hiç  tanımadığım 'sevgi' mesela.
     Günlerdir düşündüğüm konu dört  duvara çarpıp  beynimde yankılanıyordu. Bu düşünceler  içersinde  kıvranırken  uyumuşum bir köşede, sıcak gün de üşüyerek.
      Yine ızdırap,acı veren rüyalarımdan  sadece bir tanesiydi. Uyandım boğulurcasına  ağlayarak. Bu derece ağlayışıma bir anlam veremiyordum. Belki de kalbimin sesi derinliklerden haykırıyordu  bana. Ben kulaklarımı tıkladığımdan mıdır bilinmez duymuyordum bile.
     Uyandığım zaman, duvarda asılı  olan aynada yüzümü  görmek, gözlerimin  şişkinliğini  farket acı veriyordu bana. Birden  telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan Kaan'dı. Mavi tonlarının  en güzel göründüğü  deniz kenarına davet etmişti  beni. Ben ise düşünüyordum, telefon hâlâ  elimde. Gördüğüm  rüyanın etkisiyle bir an herşeyden şüphe ettim. Beni 'Canımı sevmezken o nasıl sevebilir ki ? Inanmıyordum kimseye  ,ınanmıyordum sevgiye...  Ben bunları düşünürken  Kaan cevap bekliyordu benden .'Hayır' deyip kapattım telefonu yüzüne. Gururumu bi yana bırakıp içimde kopan fırtınaları anlatmalı,fırtınadan  önceki  sessizlikten kurtulmalıydım. Ama yaşadıklarımı ,düşündüklerimi anlatırken ağlamamalıydım. Bunun için bütün konuşmalarını tasarladım kafamda. Arzu'ya  gidecektim. Beni anlayan bir tekno vardı. Çünkü bir tek o bilirdi beni ve bendeki beni . Deniz kenarına gidip köpüklerle göndermeliydim ; sevgimi , nefretimi , gururumu çok uzaklara. Yoldaydım. Birden Arzu çıktı  karşıma. O da birkaç  gündür bende ki sessizliği  yadırgamış olmalı ki dışarıya çıkarmak için beni almaya gelmişti.  Sevinç ve endişe karışık şekilde gittik deniz kenarına.  Deniz hırçın ve dalgalıydı, tıpkı  benim duygularım gibi kayalara gayesi varmışçasına çarpıyordu. Bütün  bunları yaşarken kafamdakiler alt üst olmuştu. Başladım anlatmaya ağlayarak. Ardarda kurduğum her cümle acı veriyordu bana...
      

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 07, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON 15 DAKİKA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin