unuversite zamani

754 37 5
                                    

Aylin masayı hazırlamış tilkiyi bekliyor. Zil çalınca koşarak kapıyı açmaya gitti. Karşısında gördüğü Tilkiyle yüzü parlar. Tilki Aylin in gözlerinden geçen elektriği görmüş sırıtarak konuştu.
“sakin ol beni ilk defa görmüyorsun.”
Aylin in gülümsemesi anında silince daha da sırıttı.
“neden böyle heyecanlısın? Bu günün bir önemi mi var? Bir şey mi unuttum?”
Aylin mümkünse daha da bozulmuş tilkiyi kapıda bırakarak içeri girer. Tilki aslında unutmadığı doğum gününü sırf pislik olsun diye unutmuş gibi davranıyor Aylin in tavırları ona neredeyse kahkaha attıracaktı.
“Aylin bir şey mi oldu?”
Aylin ona öyle bir dönmüştü ki tilki bir an gelecek elektriğe kendini hazırladı ama bir şey gelmedi.
“sana daha önce ne kadar hayvan olduğunu söylemiş miydim tilki?”
“sanırım bununla beraber dört bin sekiz yüz doksan altı oldu.”
“of gerzek. Gel de yemek ye.”
Tilki masaya oturdu sırıtmasını yüzünü kaşıyarak gizledi.
“biliyor musun bu gün doğum günü vardı.”
Aylin in gözleri büyüdü.
“üniversitede ki bir kız gidip hediye seçtik tüm öğle arsında yemek bile yemedim çok açım ama doyacağım gibi yemekler harika görünüyor.”
“sana afiyet olsun ben doydum.”
Ve masadan kalkıp odasına yürümeye başladı Aylin. Tilki şakayı daha fazla uzatmayıp Aylin in sırtına sarıldı.
“iyi ki doğdun hayatım.”
Dedi ve kızın omzunu öptü. Cebinde ki kolyeyi çıkarıp boynuna astı.
“pisliksin sen ya! Unutmayacağını biliyordum. Hoş unutmanı pek takmadım ama o son yaptığın? Gerçekten bir kıza hediye almadın değil mi?”
Tilki olumsuz anlamda başını sallayınca Aylin ona sarıldı. Onu yakmıyordu hayır tam tersine her sarılışta sanki kendi vücudu yanıyordu.
“ne kadar sinirlendin görmen lazım.”
“tilki!”
Tilki sonunda kahkahasını serbest bırakmış Aylin i de yanına çekerek kanepeye çöktü.
“kolyeyi çalmadın değil mi?”
Dedi Aylin.
“sana aldığım her hediyeyi yaktıracaksın değil mi Aylin?”
“bu sefer yemez o canım sıkıysa yak. Ah canım elbise gitti ya.”
Tilki gözlerini devirdi.
“kolyenin içindeki taş vücudun elektriğini alıyormuş.”
Aylin tilkiye inanamaz gözlerle bakarken tilki de aynı bakışla karşılık verip “fazla pahalı tak gitsin işte.” Dedi. Aylin sırıtıp kolyeyi boynuna taktı. Tilki Aylin i itip masaya gitti.
“ben açım kızım senin doğum gününden daha önemli şeyler var. Seninkini de ben yesem olur değil mi? Nasılsa sen doymuştun.”
“o yemeklere nasıl uğraştım haberin var mı senin? Tabağıma dokunduğun an parmağını küle çeviririm.”
“hep tehditsin ya.”
Aylin sırıtıp masaya kuruldu. Tilki de ona gülümsedi. Bu kadar güzel hayatı olduğuna hala inanamıyordu. Aylin ile üniversite için sevgi ablaların evinden taşındıkları günden beri cennetin tanımını yaşıyor. Herkesin onları hala kardeş olarak bilmesi biraz sinir bozucu olsa da idare edebilmişlerdi. Asıl sinir bozucu olanı bu mutluluğunun bozulacak olmasıydı. Bozulacağından korkuyor falan değildi. Öyle saçma fikirler sadece filmlerde olurdu. Tilki bozulacağını biliyordu. Öleceklerdi. Şaka gibi ama gerçek buydu. Aylin e baktığı an ağlamak her şeyi itiraf etmek istiyordu ama Aylin in mutluluğunu bozamazdı. O lanet kalp doktoru Nihat DEMİRDAĞ ona yaşayacak sadece bir ayları kaldığını söylemiş. Tabi ki tilki inanmamış adam kanıtladığı halde inanmayıp başka doktora gitmiş o da aynı şeyi söyleyince doğruluğunu anlamış. Aylin in gece sancıları da başlayınca her şeyden emin olmuştu. Tedavi yoktu. Onlar zaten tedavi için oluşturulmuş deneklerdi. Hoş bu zamana kadar yaşayabilmeleri de bu deneyde olmalarıydı ama bu kadardı işte devamı yoktu. Son haftalarıydı bu hafta ve Aylin ile konuşmalıydı ama bugün değil bu gün kızın doğum günüydü. Masanın altından ayağını Aylin in kine sürttü.
“kaşınma tilki adam gibi yemeğini ye.”
Tilki umursamadan devam edince Aylin ona küçük voltta bir arkadaş yolladı.
“aman ya hep aynı şey kutsal bakire sanır görende.”
“yemek yerken uslu dur.”
Tilki ayağını kaşıyıp yemeğine döndü.
“sence evlensek daha farklı mı olurdu?”
Dedi Aylin.
“evlensek millet bizi yakardı Aylin. Unuttun mu biz kardeşiz?”
“nasıl unuturum sağ olsun biri her gün hatırlatıyor.”
“evet, o biri olmasa nasıl yaşardın?”
Aylin cevap vermeyince tilki şaşırdı.
“ne?”
“haklısın sustum o yüzden.”
Tilkinin içi ısınınmış masadan kalkıp Aylin i kucakladı.
“bu kadar yediğimiz yeter. Biraz yakalım diyorum ne dersin?”
“hım biraz düşüneyim.”
“çabuk düşün fazla ağırsın.”
“bu lafından sonra senle aynı yatağa yatarım sanıyorsan daha çok beklersin söyleyeyim.”
Tilki sırıtıp kızı kollarında hoplattı ve odalarına doğru yürümeye başladı.
“kuş tüyü mübarek kuş, daha önce senin kadar hafif bir kızı kucaklamadım.”
“böyle diyince aklıma çağlayı taşıdığın zaman geldi. Bak nasıl sinirlendim gene.”
“o kızı aşamadın bir türlü sende ha. Dur alacağım birazdan tüm sinirini sabret.”
“ama yani ayağını burkmadığından eminim, numaracı küçük şıllık.”
Tilki gülerek odanın kapısını açtı.
******
Tilki cesaretini toplayıp televizyonu kapattı. Artık son günleriydi ve Aylin ile konuşması şarttı. Kalbine giren ağrılar o kadar sıklaşmıştı ki arada nefessiz kalıyordu. Her seferinde son nefesi sanıp korkuyordu. Aylin ile konuşmadan son nefesini veremezdi. Hem Aylin başına ne geldiğini bilerek ölmeyi hak ediyordu.
“Aylin.”
“ne oluyor tilki? Bir terslik var değil mi? Neler oluyor? Kalbim…”
“ben nasıl anlatacağımı nerden başlayacağımı bilmiyorum Aylin.”
“sanki hep dikkat edersin başla ortadan anlat bitsin sonunda ölüm yok ya.”
“aslında var.”
“ne?”
“ölüyoruz Aylin.”
“ne demek ölüyoruz? Eğer buda o saçma esprilerindense fena olur bak.”
“keşke öyle olsaydı.”
Aylin olayın ciddiyetini anlamış yapabileceği bir şey yok dinleme kararı aldı.
“anlat.”
“bir ay önce…”
“bir ay mı? Bir aydır benden bunu saklıyor musun tilki?”
“aynin.”
“hiç beni hayatına tam olarak katmadın değil mi? Hep sen teksin tek başına yaşarsın tek başına uyursun tek başına acı çeker tek başına ağlarsın değil mi? Bana öyle bakma kaç kere ağlarken yakaladım seni. Bana anlatırsın diye bekledim tilki biraz değişmiş hayatını bana açmışsındır diye umdum ama sen benim hayatımı bile benden saklamışsın. Ölecek miyiz? Tamam, ölelim bir yalanı yaşamaktan daha iyidir.”
“Aylin…”
“sakın bana ben seni düşündüm deme! Sakın! Beni düşünsen son günlerimiz olduğunu bana söylerdin tilki. Ben dün sevgi ablayla alışverişe çıktım! Senle geçireceğim vakitleri aptal bir ayakkabı için harcadım. Sen ne yaptın maç mı izledim demiştin? Gerçekten hadi ölelim bitsin. Bu gün değil mi? Saati de belli mi bari?”
Aylin kalbine giren sancıyla iki büklüm oldu.
“Aylin? Aylin bana bak. Bana bak hayatım iyi misin?”
Aylin ağlayarak tilkiye sarıldı.
“bu kadar mutlu olmamız garipti zaten.”
Dedi tilkinin kokusunu içine çekerken.
“peki, neden ölüyoruz?”
“aslında bir yaşımıza girmeden ölecektik biliyorsun.”
“biliyorum ilaç verdiler ve x-man olduk ve ölmekten kurtulduk.”
“ancak bu kadar kurtulabildik Aylin kalbimiz ancak bu kadar dayandı.”
Aylin ağlayarak başını salladı. Artık ikisine ağlıyordu. Tilki acısını dudaklarını ısırarak bastırmaya çalıştı.
*******
İkisi de yere uzanmış birbirine sarılarak tavanı izliyor gözleri ağlamaktan yorulmuş dinleniyorlardı.
“sence sevgi ablayı aramamız gerekmiyor mu?”
Dedi Aylin.
“ne diyeceğiz? Alo anne bizi çocuğun yerine koyduğun için sağ ol ama artık biz ölüyoruz kendine iyi bak mı? Saçmalama sessiz sakin öl işte her şeyin olaylı. Bak bana az örnek al.”
“öf saçmalama ya sadece son kez veda edelim. Son kez seslerini duymak istiyorum tilki.”
“tamam, tamam.”
Tilki telefonunu cebinden çıkarıp Mehmet ağabeyin numarasını aradı.
“alo baba!”
“hey evlat bir sıkıntı mı var?”
“yok, hayır senin şu şımarık kızın özledim seslerini duymak istiyorum dedi.”
“Aylin olmasa bizi arayacağın yok zaten.”
“aman ya! Al biricik kızını.”
Dedi tilki ve telefonu hoparlöre verdi.
“yavrum Aylin nasılsın.”
“iyiyim siz nasılsınız asıl?”
Bizde çok iyiyiz bak sevgide burada. Sevgi bizimkiler arıyor gene kavga ettiler herhalde.”
Sevgini ‘Mehmet’ i duyulunca Aylin sırıttı.
“Aylin, tilki?”
Dedi sevgi onunda hoparlörden konuştuğu belliydi.
“anne!”
Dedi ikisi birden.
“ölüyor muyuz?”
Dedi sevgi. Bir an hatta sessizlik oldu.
“evet ölüyoruz ve bu veda konuşmamız sevgi abla, aklından neler geçiyor acaba? Unuttun mu biz süper çocuklarız.”
Dedi tilki ve güldü. Aylin hala ses çıkaramıyordu.
“hadi Aylin tamamda biz bu haytayı neden yanımıza aldık sevgi?”
Dedi Mehmet onun sevgisini gösterme anlayışı da buydu.
“aman Mehmet.”
Dedi sevgi.
“anne!”
“gel derya Aylin ablanlar la konuşuyoruz.”
“Aylin abla.”
“selam güzelim.”
“selam lost. Nasılsın?”
Derya tilkinin şakalarına alışmış iyi olduğu cevabını verir. Sevgi kızının başını öper ve onu diğer kardeşlerini çağırmaya gönderir. Bir süre sonra Zeynep odaya gülle gibi dalar.
“tilki ağabey!”
“işte benim fıstığım.”
Dedi tilki.
“ailedeki tüm kızları sahiplenmekten ne zaman vazgeçeceksin tilki ağabey.”
Dedi Gürcan dalga geçerek.
“sen büyüdüğünde ya da…”
Aylin tilkinin yarım kalmış cümlesiyle dudağını ısırdı. Cümlenin devamı ya da öldüğümde olacaktı.
“ya da?”
Dedi Burak.
“ya da benle evlendiğinde o zaman bir tek ben olmalıyım. Değil mi ama?”
Dedi Aylin.
“sanki evele bilirlermiş gibi.”
Diyip başını salladı Mehmet.
Aylin bir an acısıyla sessizce kıvranmaya başlayınca tilki sözü aldı.
“biz kalben evliyiz baba. Neyse kapatıyorum sizi çok seviyoruz. Bizi hiç unutmayın tamam mı?”
Mehmet ‘bu çocuk gene ne saçmalıyor’ derken tilki telefonu kapattı.
“Aylin tatlım?”
“bir şey yok ölecek olmam dışında gayet iyiyim.”
Dedi ve gülümsedi Aylin. Tilki ona gene sarıldı.
“sence ölüm nedenimiz ne olacak?”
Dedi tilki.
“kalp krizi?”
“belki. Sende hissediyorsun değil mi?”
“evet çok az kaldı. Kollarında ölüyorum tilki fazla romantik olmadı mı sence de?”
“kadın değil misiniz?”
Aylin gülmeye başladı.
“seni ne kadar sevdiğim hakkında bir fikrin bile yok tilki.”
“ben seni hiç sevmiyorum zaten değil mi?”
“ben öyle mi dedim şimdi?”
“son anlarımızda kavga mı edeceğiz? Bu mu yani?”
“Adamı deli edersin tilki.”
“bana deli olduğunu söylemen için ölmemiz mi gerekiyordu.”
“ölsek de kurtulsam ya!”
Bu sefer ikisi aynı anda acıyla bağırmıştı bu ağrı diğerleri gibi geçeceğe benzemiyordu.
“bu-bu…”
“şist konuşma.”
Dedi ve dudaklarını birleştirdi Aylin.
Tilki şuan ölmek istiyor hayatında en çok şuan görünmez olup kaçmaya ihtiyacı var ama bunu yapmak için ne gücü var ne de cesareti var Aylin in dudaklarına yapıştı. Bu kızın yanında güçsüz olmaktan nefret ediyordu. Kendi için değil ama onun için hiçbir şey yapamamıştı. Kurtulması için canını bile verirdi ama artık onun canının da bir önemi yoktu. Ölüyorlardı. Son an olduğunu anlayınca kalan tek gücüyle gözünü açtı aynı anda Aylin de gözünü açmıştı. Ve en son gördükleri şey diğerinin gözleri olmuştu.

veee sooon!!! hikayeyi TAMALANDI olarak gostermeyi beceremedim bir turlu burada daha cok yeniyim eger okuyanlarinizdan bilen biri varsa benimle paylasirsa cok mutlu olurum gercekten tesekkurleeerr!
ve allah soma da olenlerin yakinlarina sabir verir insallah. ben bile halden hale girdiysem onlari hic dusunemiyorum.

SBSV AYTİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin