Bölüm 63 - Uşağın Oğlu

11.2K 491 98
                                    

Aiden, Black'in etrafında olmasına ve ona olan tavırlarına anlam veremediğim yegane tek kişiydi. İlk kaçışımın ardından, Black'i tanıma arzusuyla dışarıda kahvaltıya çıktığımız gün varlığından haberdar olmuştum. O, Black ile hiç kimsenin cesaret edemeyeceği kadar laçka konuşabiliyordu. Black'in nasıl bir tip olduğunu tam olarak kestiremesem bile bana asılma cüretini dahi gösterebilmişti. Aynı liseye gitmişler ve tahminlerimce de aynı üniversiteye devam etmişlerdi. Arkadaş denilebilirdi ancak arkadaş olamayacak kadar resmi, kurumsal olamayacak kadar gayri resmi davranıyordu.

"Seni Black mi ayarladı?" diye sordum. Aklıma çok fazla ihtimal gelmiyordu. Buraya onunla gelmiştim ve Aiden'in burada olması tesadüften de öte bir ihtimaldi "Seni, beni denemen için o mu ayarladı?" diye sorarken sesim elimde olmadan yüksek çıkmıştı

Dudakları kıvrıldığında sakallarının arasında belli belirsiz gamzeyi andıran çizgiler belirdi "Hayır, bunu da nereden çıkardın?" diye sordu alayla.

"O halde burada ne işin var?" diye sordum.

Kahkahalarla güldü "Yani Black ayarlamamış olsa buraya giremez miyim?" diye başka bir soruyla karşılık verdiğinden hala gülüyordu. Gözlerimi devirip bileğimi elinden kurtardım ve kollarımı göğsümün altından birleştirerek dik dik baktım. Boğazını temizleyip dudaklarını ıslattı ve üstünlük taslar gibi sırtını dikleştirdi.

"Sadece sana yardım etmek istiyorum," dedi.

"Ondan korkmuyor musun?" diye sordum.

Dudaklarını büzdü "Kimden? Christopher'dan mı? Yok artık," derken yüzündeki gülümseme daha da yayılmış, yanaklarından taşan keyif gözlerindeki ışığı parlatmıştı.

Gözlerimi gözlerine sabitleyip ifademi daha da ciddileştirerek "Yapamam," dedim buz gibi tonlamamla.

"İstemediğin bir yerdesin ve sırf Black istiyor diye o adam ya da kadınların sana tecavüz etmesine izin mi vereceksin?" diye sordu. Daha önce defalarca izin verdim.

"Evet,"

"Seni tanımıyorum, evet ama yüzüne baktığımda bunu yapmayacağını görebiliyorum, Dee. İnat etme ve benimle gel,"

"Aiden," diyerek onu önce ses tonumla uyardım. Ardından elimle kapıyı işaret ederek "Siktirip gidersen mutlu olacağım," diye bağırdım. Yapamazdım. 

"Kiminle tehdit etti seni?" diye sorduğunda kaskatı kesilmiştim "Eğer onlara, Christopher'dan daha önce ulaşırsan seni tehdit edebilir mi? Hayır. O insanlarla kaçarsan, seni tehdit edemez," dediğinde Aiden'ın Black'e sandığımdan da daha yakın olduğunu idrak edebiliyordum.

"Ondan hızlı olamam," dedim.

"Yanında ben varım, Dee. Christopher'ı yeryüzünde en iyi tanıyan insan benim. Sana yardım etmeme izin ver," dedi.

"Neden bana yardım ediyorsun?" diye sordum çaresiz bir halde omuzlarımı düşürürken.

Başını iki yana salladı "Belki de sadece onu kızdırmak için seni kullanıyorumdur, yardım etmiyorumdur," dediğinde ikilemde kalmış bir halde bir kapıya bir de Aiden'a baktım. Başka çarem yoktu, risk alıp tutunabileceğim bir dal bularak tutunmam gerekiyordu.

"Tamam," dediğimde yanaklarındaki gamzeler yeniden belirdi. Onunla birlikte basamakları arkasından inerek takip ettim ve koşar adımlarla otoparka ulaştım. Birkaç koruma ve lüks arabalar dışında tamamen sessizdi. Valeden arabasının anahtarını aldı ve birlikte kırmızı spor arabasına bindiğimizde hala arkamı kolluyordum. Ne Black ne de başka birinin dikkati üzerimize çevrilmemiş, bizi takip etme cesaretini göstermemişlerdi.

Siyahın Vedası | KüllerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin