Bölüm 67 - Minotor

12.5K 615 211
                                    

Hayatta çoğu zaman istediklerimiz, daima yaşadıklarımızın ötesinde olurdu. Hayallerimiz her zaman kazanamadıklarımız ve belki de asla kazanamayacağımız şeyleri temel alarak kurulur, onların etrafında iştahlı iştahlı dönerek çabalardık. İnsanoğlunun döngüsü, açgözlülük üzerine kuruluydu. Elde olanla yetinmemek, elde ettiklerinden vazgeçmek üzerine kurulu bu iştah düzeninin ortasında aç fareler otururdu. Daima, var olanı kemirir, daha fazlasını talep eder ve asla doymak bilmezlerdi. Fareler sanki duvarların arasında hapsolmuş gibi genişletmeye çabalar, sınır denilen şeyin farkında olmadan karşılarına çıkan yeni şeyleri kemirirlerdi.

İçimde doyuramadığım bir fareyle büyümüştüm. Babam, her zaman içimdeki fareyi beslemiş, annem ve kardeşlerim de o fareyi çeşitli oyunlarla şımartmıştı. İçimi yiyip bitiren fareyi doyurmak, iştahını bastırmak imkansız hale geldiğinde ise kendini kontrol edemeyen, şımarık bir çocuk haline gelmiştim. Kimse beni tutamaz, durduramaz ya da önüme engeller koyamazdı. Kanatlarımın var olduğuna inanır, uçmaya çalışırdım.

Lakin vazgeçemediğim tek bir yer vardı. İştahımın gözünün görmediği, dilinin varamadığı tek yer Halfeti'ydi. Ne zaman içimdeki farenin durdurulamayacağını hissetsem, kendimi suyun kenarında bulurdum. İçimdeki hırs, istek ve açgözlülük doyumsuz hale geldiğinde eski iskelenin üzerinde oturur, ayaklarımı aşağı sarkıtır ve bulanık suyun altında dalgalarla bir görünüp bir batan mezar taşını izleyerek nefsimi dizginlemeye çalışırdım.

Buradan başka hiçbir yer içimdeki fareyi korkutmazdı. Ne zaman o mezar taşının suyun altında dalgalarla bir belirip bir kaybolduğunu görse, karnımın içindeki açgözlü fare korkuyla karanlığın içine çekilir, uzunca bir süre orada saklanırdı. Açgözlülüğümü, isteklerimi, umutlarımı dizginleyen tek şey gördüğüm mezar taşıydı. O mezar taşında kimin adı yazılıdır, ne zaman ölmüştür ya da kimdir hiç bilmezdim ve ömrü hayatım boyunca da öğrenemeyecektim belki de ama onu her gördüğümde, taşın tepesi suyun üzerinde belirirken hep aynı şeyleri fısıldıyordu kulağıma: "Ölüm"

Dize gelmez iştahımı kontrol eden tek şey ölümdü. O mezar taşına baktıkça tüm hırsımın, hayallerimin ne kadar anlamsız olduğunu görüyordum. Ne zaman öleceğimi, ne kadar yaşayacağımı bilemezdim. Bilmeyi çok istesem de bugün gözümü kör eden hırsımın yarın birinin kalbini kırmasından korkardım. Olur da kalbini kırdığım insanların bana tekrar güler yüzle bakamadığını görürsem... Cenazemin başında gözyaşı dökemedikleri görürsem dayanamazdım. Sevdiğim insanlara zarar vermekten, onların kalbini kırmaktan öylesine çok korkardım ki bunu bana ölüm, ölümü ise suyun altındaki mezar taşı söylerdi bana.

Bu yüzden korkardım o mezar taşından. Durmadan konuşur, aynı şeyleri fısıldardı bana. Ölümden korkmasam, o taşın kime ait olduğunu bulurdum ancak öylesine korkuyordum ki öğrendiğimde mezarın sahibi yapışırdı yakama diye. Sanki kim olduğunu öğrensem, enseme oturur, her an ölümü fısıldardı bana... Bu yüzden hep uzağında kalmayı ancak bir o kadar da yakınında durmayı severdim.

İskeleye yüz üstü uzanmış, kolumun birini yanağımın altına almış diğeriyle suyun üzerindeki kadife salgaları okşarken ahşap ve nemli zeminin önce tıkırdadığını ve hemen arkasından gıcırdadığını duydum. Henüz bir adım atmıştı ki korkuyla yerimden sıçrayarak sese dönmüştüm.

Karşımdaki adamın bir ayağı iskeleye basarken diğer ayağı hala toprakta duruyordu. Ellerini havaya kaldırmış, yüzündeki gerginliğe rağmen telkin edici bir ifadeyle gülümsemeye çalışıyordu.

Ellerini havada salladı "Rahatsız etmek istemedim, kusura bakmayın," dediğinde şivesi yoktu. Buraların yerlisine benzemiyordu. Düzgünce fönlenmiş saçları, temiz yüzü, biçimli kaşları, kısa sakalları ve heybetli vücuduyla görmeye alışık olmadığım tipte biriydi. Gözlerindeki karanlık bakışlar geceleri kaybolabileceğiniz dipsiz bir orman kadar karanlıktı. Ellerini indirirken tişörtünün gerilen kollarının gevşediğini ve kollarında beliren kasların derisinin altında yeniden kaybolduğunu görebiliyordum.

Siyahın Vedası | KüllerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin