Kemiklerin iliklerine kadar işleyen soğuk bir kış gecesi, yorganlar, battaniyeler çıkarılmış, sobalar yakılmış. sıcak çaylar demlenmek için hazırda bekliyordu. Herkesin uykusunun geldiği bir anda gözler yavaşça kapanırken birdenbire bir ses yükseldi. Evet, işte o an geldi dünyaya su perisi kızı geliyordu. Belki de bu hayata hiç gelmemesi gerekiyordu, nereden bilebilirdi annesi, o minicik bebek, su perisi kadar güzel olan kızının başına neler geleceğini, bilseydi onu bu kötülüklerin baş kaldırdığı dünyaya getirirmiydi, getirmezdi tabiki. Fakirlerdi ama bir gün aç bir gün tok geçiniyorlardı. Doğacak çocuklarının ne zorluklarla dünyaya geleceğinin annesi de babası da farkındaydı. Dünyaya geldi işte minicik bebek. O küçük, sıcacık eve yeni bir çiçek daha gelmişti. Herkesin gözü onun üstündeydi: minicik dudakları, upuzun kirpikleri ve esmerimsi teni vardı. Anlaşılan büyüyünce çok güzel bir kız olacaktı. Adını ne koyacaklarını hiç düşünmemişlerdi, annesi onun güzelliğini su perisine benzettiği için onun kadar güzel olan bir isim koydu "Elgiva" anlamıda çok güzeldi " peri hediyesi". Annesi ve babası kızlarının üstüne titriyorlardı fakat bunu ne kadar yapsalarda hayatları buna pek elvermiyordu. Babası sürekli işte olduğu için Elgiva'nın yanında olamıyordu. Annesi de işlerinden dolayı pek kızıyla ilgilenemiyordu. Elgiva büyümeye başlamıştı, minicik ağzıyla ilk defa baba demişti ve gün geçtikçe kelimeleri ağzı sürtüşerek farklı şekillerde de olsa söylemeye başlamıştı. 3-4 yaşlarına gelmişti, o zorluklarla dünyaya gelen su perisi. Yaşadıkları yerde çok fazla hırsızlık oluyordu ve yaşayış tarzları farklıydı. Yunanistan'ın işsizlik oranının düşük olduğu bir bölgede yaşamaktaydılar. Aslında annesi de babası da türktü fakat Elgiva Yunanistan'da doğmuştu. Elgiva bir gün babasının elinden tutmuş yürürken, küçük gözlerini yan tarafındaki eve çevirmişti ve en sevdiği pembe fırfırlı eteğini görünce çok üzülmüştü. Nasıl olabilir de en sevdiği eteğini başka birinin evinde görebilirdi. Ve hiç durmadan babasına döndü.
- Bat ! Baba o benim etedim , çaymışlar. Ben etedimi istiyoyum. 😞
- Bir şey olmaz kızım ben sana yenisini alırım.
Elgiva yine de üzülmüştü çünkü o en sevdiği eteğiydi neden onu bir başkası giysin ki ? Düşünüp durdu ve üzüldü küçük prenses. Elgiva, babasıyla olan bu konuşmasının genç kız olduğunda hatırlayacağı tek cümleler olduğundan bihaberdi. Eğer bilseydi belkide o cümleye birkaç kelime daha eklerdi.
Elgiva, babası Barış ve annesi Ayperi' nin dünyaya gelen ilk kızlarıydı.- Kızım ! Elimi tut, koşma, dikkatli ol! ( Elgiva birdenbire yolun ortasına atladı. Babası, arabanın tekerleklerindeki frenin yola yaptığı işgencenin sesini kulaklarında çınlarcasına hissetti ve kızını kurtarmak için arkasından koşarak kaldırımın üzerine ittirdi.)
- B-Babaaaaa !!! 😣Karıncalanmıştı sanki her yer, bulanıktı. Barış gözlerini hayata yumarken kızını son kez görmek istedi ama o kadar kalabalık ve bir sürü ses geliyorduki kızını görmekte ve ona seslenmekte çok zorlanıyordu zaten çok acı çekiyordu.
- Kızım, Seni çok seviy...
- Baba ditme bılakma beni. 😢
İşte Elgiva' nın hayat hikayesi daha yeni başlıyordu yaşadığı acı ne ilk olacaktı ne de son...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Dilhun Elgiva
Teen FictionKüçük kızın hayat değil ama hayattaki insanlarla verdiği mücadelede zorluklara karşı yenilmemesi ve yaşadığı her şeye rağmen ayakta kalıp kendi hayatını kurması. Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir şey değil Bu bir "Küçük Elgiva Meselesi".