Elgiva, daha yüzünü bile görmediği ama her kötü anında yanında olan siyah çarşaflı kadınla beraber yemek yemeye onun evine gitmişti. Yemekler o kadar lezzetli olmuştuki geriye kalan hiçbir şeyi düşünmeden sadece yemek yiyordu, zaten o kadar aç kalmıştı ki kaldığı sokaklarda çok zayıflamıştı, bu zayıflığı fiziksel ve ruhsal olarak da onu çöküntü içine sokmuştu. Elgiva yaşadığı her şeye rağmen yinede bir umut gelecekte güzel şeyler olmasını bekliyordu asla pes etmemişti ve kendine çok güzel bir hayat kuracağından emindi. Arada sırada kendini öldürüp bu acılardan kurtulmak istese de, pes etmeye kalksa da yine bir şekilde tekrar yoluna devam ediyordu.
Soğuktan donduğunu ve titrediğini farkederek birdenbire uyandı. Elgiva, rüyasında babasının ve annesinin ona bir şeyler fısıldadığını duyuyordu sanki ama onları göremiyordu. Zaten asıl sorun bu değildi nasıl oldu da zar zor hatırladığı kadınla oturduğu yemek masasından kendini ıssız bir yerde uyanarak bulabildi. Elgiva ailesini kaybettikten sonra bu yaşına kadar sokaklarda büyümüştü. Zaten 18 yaşına girmesine günler kalmıştı. Elgiva terkedilmiş binalarda kalarak yarı aç yarı tok bu yaşına kadar gelmişti. Ama bu hayata alışmıştı ve Elgiva 15 yaşından sonra ne zaman ağlasa, bir şeyler yolunda gitmese yüzünü bile siyah çarşafla kapatmış olan ve siyah jeep ile gelen bir kadın karşısına çıkıyor ve ona çok iyi geliyordu, adını bilmediği kadına güven duyuyordu sanki. Fakat şuan öyle boş bir duyguyla etrafına bakıyordu ki, bunu ona yapan, o kadın mı başka biri mi düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Etrafına biraz göz gezdirmek için toparlandı ve ayağa kaltı, tam karşısında tahtadan yapılmış küçük bir ev vardı. Eve doğru yürümeye başladı, evin kapısının açık olduğunu farkedince tereddütsüz içeriye girdi.- Kimse yok mu ?
Ev gerçekten terkedilmişti galiba, zaten her yer toz toprak içindeydi. Odaları dolaşmaya başladı, fotoğraflar asılıydı. Annesi, babası bir de oğulları vardı. Fotoğraflarda dikkatini çeken bir şeyler oldu. Oradaki adam babasına çok benziyordu ama babası olamazdı babasının ne işi vardı o evdeki fotoğrafta her yeri inceledi, bir kutu gözüne ilişti. Kapalı kilitlenmiş bir kutu ama kilidini bulamadı, içinde ne olduğunu çok merak ediyordu. Açamayınca bıraktı kendi hali aklına geldi artık bu orman gibi yerden çıkıp kendi yaşadığı yere gitmeliydi. Çıktı oradan ve yürümeye başladı, kimse yoktu etrafta uzun bir yol onu bekliyordu yavaş yavaş ilerliyordu. Ayaklarına kara sular inmişti bir ağacın önünde oturdu, ayaklarını uzattı saatlerdir yürüyordu. Elgiva, uyuya kalmış gibi yarı bilinçli yarı bilinçsiz bir şekilde arabayla gelen birilerini gördü. Araba tam da Elgiva'nın yanında durdu. Çünkü çok yorgun ve bitkin görünüyordu. Arabanın içinden genç bir çocuk camdan seslendi.
- Merhaba, iyi misin ?
- Pek iyi değilim. Saatlerdir yürüyorum ve çok yoruldum. ( Elgiva genç çocuğu görünce kalp atışları hızlandı ve ilk defa bu kadar yakışıklı birini görüyordu. Dümdüz kıvrılmış kahve saçları, kahverengi gözleri ve esmer teni Elgiva'yı kendinden geçirmişti.)- İstersen gideceğin yere kadar seni bırakabilirim. ( Genç çocuk da Elgiva gibi onu çok beğenmişti. Dağılmış olan saçları gözlerinin önüne gelmiş ve kapanmak üzere olan kahve büyük gözleri, genç çocuğun dikkatini çekti.)
- Çok teşekkür ederim ama rahatsızlık vermek istemem.
- Ne rahatsızlığı memnun olurum benimde yolum uzun annemi ziyarete gidiyorum. Bana arkadaşlık etmiş olursun.- Peki öyleyse.
Elgiva arabaya küçük adımlarla binmeye çalışırken yorgunluktan yere düşecek gibi olmuştu genç çocuk kolundan tutup arabaya oturtmuştu. Yolculuk başlayınca sohbette başlamıştı.
- Adın ne, yolda ne işin vardı, bu ıssız yerde ne yapıyordun ?
- Adım Elgiva, Senin adın ne ?- Benim adım da Adira.
- Adın çok güzelmiş.
- Teşekkür ederim Elgiva. Senin adın daha güzel.
-Teşekkür ederim. ( Küçük bir gülümsemeyle Adira'ya bakan Elgiva göz göze gelir ve sanki tüm dünyanın durduğunu hisseder. )
- Elgiva, kaç yaşındasın ?
- Birkaç gün sonra 18 yaşıma gireceğim. Peki ya sen kaç yaşındasın ?
- Bende 20 yaşındayım.
- 😊
Elgiva arabada Adira'yla beraber sohbet ederken yorgunluktan ve güçsüzlükten uyuya kalmıştı. Adira onu izlemeye başlamıştı zaten arabayı da bu yüzden çok yavaş kullanıyordu. O kadar güzel bir kızdıki onu çok beğenmişti ama çok merak ediyordu bu ıssız yerde tek başına ne işi vardı acaba.
Arkadaşlar bu kitap ilk tecrübem, yorumlarınızı bekliyorum uzun bir süre de yazmaya devam edeceğim !!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Dilhun Elgiva
Teen FictionKüçük kızın hayat değil ama hayattaki insanlarla verdiği mücadelede zorluklara karşı yenilmemesi ve yaşadığı her şeye rağmen ayakta kalıp kendi hayatını kurması. Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir şey değil Bu bir "Küçük Elgiva Meselesi".