Menajer'in konuşmasını dinlerken yanımdaki Somin'e baktım. Bugünki fan meetingden sonra o da üzgün görünüyordu. Kendi ülkemizde yeterince ilgi görmüyorduk. Bugün sadece 60 kişi gelmişti, yalnızca 60 kişi...
Konuşma bittikten sonra menajere teşekkür edip çıktık. Göz ucuyla BM ve J. Seph'e baktım. J. Seph telefonuyla ilgileniyordu ama Matthew'la göz göze geldiğimizde beni gülümsetecek bir surat ifadesi yaptı. Sanırım onu bu yüzden çok seviyorum ,her zaman beni güldürmeyi başarıyor. Yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. "Nasılsınız bayan swag?" Buruk bir gülümsemeyle ona baktım "Sanırım iyiyim. " "Ah, böyle yapma Jiwoo. Fan meeting yüzünden ben de üzgünüm ancak zamanla gelişeceğiz. Koreliler böyle şeylere alışık olmadığı için bize yavaş yavaş alışacaklar. Şimdi o güzel gülümsemeni yüzüne yerleştir." o böyle diyince hemen gülümsedim. O da bana bakıp gülümsedi ve beşlik çakmam için yumruğunu uzattı. Yumruğumu onunkiyle çakıştırıp patlama efekti verdik. Hemen sonra arkadan Somin'in sesi geldi "Jiwoo! Buraya gel! " "Geliyorum! " diyip BM'e el sallamak için elimi kaldırınca elini benimkinin üzerine koyup benimkine kenetledi ben de aynı şeyi yapınca "Görüşürüz Jiwoo" dedi ve elini çekti. "Görüşürüz Matthew oppa. "
Somin'in yanına geldiğimde "Jiwoo çabuk buraya gel ve şuna bak! " "Aman tanrım! Bu çok güzel" Somin'in gösterdiği şey bir kuş sürüsüydü. Küçüklüğümden beri kuşlara ilgi duyarım ve çok severim. Havada uçan kuşlar dans ediyor gibi gözüküyordu, hüzünlü bir şarkı çalıyordu sanki arka planda. Yavaş hareketleri hoş görünüyordu gözüme. Arka cebimden telefonumu çıkartıp onları çekmeye başladım. Bir kaç fotoğraflarını çekip telefonumu kapattım. Ne kadardır orada duruyordum bilemiyorum ama Somin gitmişti. Kuşlar gidesiye kadar burada kalmaya karar verdim ve cama dayandım. Kuşlar yavaş yavaş uzaklaşmaya başlarken kafamı kaldırdım ve duvara dayanmış beni izleyen Matthew'u gördüm. "Kuşları çok seviyorsun değil mi? " "Evet, bence çok güzeller. Onları neden bu kadar seviyorum bilemiyorum ama küçüklüğümden beri onları çok seviyorum. " "Anlıyorum. Hava kararmaya başlıyor, uyuyacak mısın? " "Sanırım hayır, uykum yok. " "Dışarı çıkmak ister misin öyleyse? " "Neden olmasın." beraber dışarıya doğru yürümeye başladık. Yurttan çıkıp biraz yürüdük. Çok yakında bir çok mağaza ve eğlence merkezi vardı. O mahalleye girdiğimizde biraz ileride bir lunapark vardı. Onun önüne geldiğimizde Matthew bana bakıp gülümsedi. "Girmek ister misin? " bunu duyunca heyecanlanıp "Evet! " dedim. "Biraz heyecanlı şeyler yapmak ister misin? "derken Rollercoaster'a bakıyordu. Kalbimin hızlı hızlı atmaya başladığını hissedebiliyordum"O-Olur. " Gişeye gidip jetonlarımızı aldık ve o tarafa yürümeye başladık. Yerlerimize oturup beklemeye başladık. Normalde cesaretli bir insanım ve böyle şeylerden korkmam ama bugün sebepsizce korkuyordum. Matthew bana bakıp rahatlatıcı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Bir anda alet çalışmaya başladı. Yaklaşık 15 dakika boyunca tümseklerden inip çıktık. Bitince Matthew benden önce aşağı inip benim inmeme yardımcı oldu. İkimizde aşağıdayken kahkaha atmaya başladık. En yüksek tümsekten her geçtiğimizde birbirimize bakıp çığlık atıyorduk. "Seni ilk defa böyle çığlık atarken görüyorum" dediğimde bana bakıp tekrar çığlık attı ve yine güldü. Biraz daha gülüştükten sonra pamuk şekerlere doğru yürümeye başladık. Ortak bir tane büyük aldıktan sonra Matthew maskemi indirip bir parça kopardığı pamuk şekeri ağzıma uzattı ağzıma kocaman açıp bana yedirmesine izin verdim. Uzun bir süre dolanıp oyuncaklara bindik. En son dönmedolaba binmeye karar verdik. Hava iyice kararmıştı ve soğumuştu. İyice uykum gelmişti ama direnebilirdim. Dönme dolaba binip oturduk. Dönme dolap hareket etmeye başlayınca başım yavaş yavaş Matthew'un omzuna düştü.
BM'in ağzından
Jiwoo' nun başı omzuma düştüğünde uyuduğunu anladım. Bugün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Onu ilk gördüğüm günü hatırladım. İlk aşık olduğum zamanı... Yurda ilk geldiğinde onun geleceğini öğrenip ona yardımcı olmak için girişte onu beklemeye başladım. Onunla ilk defa tanışacaktım. Kapıdan bir kız girdiğinde bunun o kız olup olmadığını merak ettim. Beni görünce gülümsedi. "Merhaba, ben yeni stajyer. " onu ilk böyle tanıdım. Onu ne kadar sevdiğimi anlayamıyor mu? Belki de kendim söylemeliydim. Dönmedolap turu bitmeye yaklaşırken. Sessizce söyledim "Seni seviyorum Jeon Jiwoo... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRUST ME//BWOO
FanfictionMatthew gökyüzünün harika göründüğü bir yere geçti ve kollarını açtı. Kafasını kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra bana baktı "Seni işte bu kadar seviyorum Jiwoo. Yıldızlar kadar, bulutlar kadar, gökyüzü kadar. Seni çok seviyorum Jiwoo. "...