Sema ile Seda aniden koşmaya başladılar.Rehber hoca-Hey siz ikiniz!
Seda ile Sema bir borunun içine girdiler.Rehber Hocası onların altlarındaydı.Hemen onların sınıfına daldı.Seda omuz silkti demek ki rehber hocanın kapı çalma adeti yokmuş.Ne de cahil.Sema hafifçe kıkırdadı.Birlikte paslı şeylerin arasından geçtiler.Birsürü kablo gördüler.Bir saat kadar sessiz yürüdükten Sonra
Seda-Yemek kokusu alıyorum
Sema-Ben de patates ve köfte gibi
Seda-ikisini de seviyorum.
Sema-İkisi de taze.
Meğerse o sırada yemekhanenin tavınındaki kocaman borulardan birindelermiş.Saat 12de öğlen yemekleri vardı.Ve aşçılar hazırlık yapıyordu.Ama ne var ki o boru büyük olduğu kadar da dayanıksızdı.Birden boru devriliverdi.Kızlar içinden düşerek çıktılar.Şimdi soğuk,toprak kokan,karanlık bir yerdelerdi.Ve yer et de kokuyordu.Buz da Ve oldukça dardı.Göz gözü görmüyordu bu odada.Seda ile Sema biraz Zombi gibi yürüdüler.Sonra birden Işık'lar açıldı.Seda ile Sema etraflarına baktılar.Burası bir kilerdi.Ayrıca yıkanmamış sebzeler ve meyveler buzlar buz dolapları buzlukta etler vardı.Aşçı kilere kepçe ile girmişti.Ve mırıldanarak yürüyordu.Onlara doğru.Seda,püsküllü bir kapı gördü.Seda-Sema bak püsküllü bir kapı.
Sema yüzünü sağa çevirdi.Seda heyecanla oradan kaçabiliriz dedi.Aşçı çok yaklaşmıştı.Onların bölümüne girecekti.İki arkadaş sağa koştular.Püsküller hızlıca kafalarına çarptı.Burası et bölümüydü.Ve çok soğuktu.Sema,Seda'nın hırkasına sığındı.İki arkadaş camdan aşçıyı izliyorlardı.Tabii ki aşçının önünde beyaz bir önlük vardı.Bir kereviz koparıp gitti.Sema burnunu kıvırdı iğrenç!Seda da ayni fikirdeydi.Sonunda buzluktan çıktılar.Sebze bölümünden toprak kokuları geliyordu.Seda başının üstüne üşüşen sineği kovmaya çalışırken Sema konuştu.Sema-Seda bence bu toprak kokuları şu yıkanmamış sebzelerden gelmekte.Ve tabii meyvelerden.Seda ikna olmuş gibiydi.Yine de gıcık bir şekilde omuz silkti.Seda-İkisini de sevmiyorum bu yüzden umrumda değil Sema.Sema, bu ukalaca tavırdan hoşlanmasa da ses çıkarmadı.