2.BÖLÜM ☦Morgana Cadısı☦

47 6 1
                                    

Gözlerimi kamaştıran parlak ağaçlara baktım. Burada ne halt arıyordum? Arkamdan beni takip ettiğini düşündüğüm fısıltılarla omzumun üstünden arkamı kontrol ettim. Bu her ne ise bütün fısıltılara rağmen anlaşılabilir tek şey ‘lanet’ kelimesiydi. Korkuyla gerilen karnımı aldırmayarak, birbirinin aynısı olan ağaçların arasından geçtim. “Avcı kız,” Gelen sesle arkama döndüm. Karşımda beyaza dönük sarı saçları ve çuvala benzeyen beyaz elbisesiyle yüzü ağaçlarınki kadar aydınlık bir kadın duruyordu. Birkaç adım geriye gittim. “B-ben neredeyim?” Kadının bakışları üzerimde gezdi daha sonra bakışları durdu ve elimde  takılı kaldı. Gözlerinin istikametine baktım, elimde kanımla bulanan kazığım vardı. Sıkıca tuttuğum kazığı kadına doğrulttum. Yüzü ciddiyetle sertleşip yerdeki yaprak hışırtılarıyla yanıma yaklaştı. Kazığı ellerimin arasından sertçe çekip aldı. “Daha şimdiden kinci bir avcı mı oldu?” Parmak uçlarını kazığa sürtüp bakışlarını bana çevirdi.  “Lanetimiz çürümeye başladı,” Tükürür gibi konuştuktan sonra kazığı parmakları arasında çevirip devam etti. “Ölmen gerekiyor, Hayley.” Elindeki kazığı şiddetle karnıma geçirdi.

*

Nefes borularım yeni açılmış gibi derin bir nefes alma ihtiyacı duydum. Saten kumaşın elimin arasında sıkıştığını gördüğümde tutmayı bırakıp oturur pozisyona geldim. İşaret ve başparmaklarımla şakaklarımı ovdum. “Hiç uyanmayacaksın sanmıştım.” Duyduğum boğuk sesle sesin geldiği yöne baktım. Logan odaya karanlık bir hava katan tekli deri koltuğa oturmuş, parmaklarını elindeki kristal bardağına vuruyordu. “Rüyanda ne gördün?” ‘Ne gördüğümü bilseydin rüya demezdin’ diye geçirdim içimden. “Bir kadın lanetimiz çürüyor dedi ve sonra kazığı karnıma sapladı.” Anlatırken istemeden çatılan kaşlarımı serbest bıraktım. Elimle rüyanın etkisiyle sızlayan karnımı sıvazladım. Belki de sızlaması sadece rüyanın etkisinden değildi. Parmak uçlarıma bulaşan kanlara baktım. “Aman tanrım,” diye mırıldandım kendi kendime. Tişörtümü karnımı açıkta bırakacak şekilde yukarıya katladım. Logan bana garip bakışlar atarken, elimi yuvarlak, kanlar içindeki yarada gezdirdim. “Ne oldu?” diye sordu Logan şüpheyle.  “Kan.. kanları görmüyor musun?” Oturduğu koltuktan kalkıp yanıma  geldi. Elini alnımda gezdirdi. “Siktir, terliyorsun.” Bir kolunu belimin bir kolunu dizlerimin altından geçirdi. Ağırlığımı hafifletmek için bende onun boynuna kolumu doladım.  Gece lambasının yaydığı loş ışığın aksine gözlerimi acıtan beyaz ışığın olduğu salona girdiğimizde ışığın rahatça gözüme girebileceği şekilde deri koltuğa yatırdı beni.  “Morgana sana yardım edebilir,” Bir şeyler mırıldanıp salondan çıktı. Derin nefesler alarak kendimi rahatlatmaya çalıştım. Birkaç dakika sonra Logan elinde bezlerle geldi. “Ee.. yaranın nerede olduğunu bilmiyorum, ama bunu oraya sararsak belki kanamasını yavaşlatır.” Çabucak bir şeyler mırıldanıp bezi karnıma sarıp, midemin üstünde düğüm attı. Tamamen yaramın üstüne kapanması için bezi aşağı çekiştirdim. “Bak, Morgana gelecek tamam mı? O.. o benim,” Duraksayıp, yutkundu. “Bir arkadaşım.”  Yanımdan kalkıp, biraz uzağımdaki koltuğa yerleşti. “B-beni iyileştirebilecek mi?” Dedim titrek nefeslerimin arasından. Alnımdaki terler artmıştı. “Evet, o bir cadı. Sorunun ne olduğunu anlayacaktır.” Rahatlatıcı sesiyle, derin ve titrek bir nefes daha verdim. Kapının zilini duyduğumuzda, Logan hemen ayağa fırladı, bense kendimi yatıştırmaya çalışıp gözlerimi kapattım.

Seni iyileştirecek, o bir cadı. İyi olacaksın.

Beynime, Logan’ın rahatlatıcı sesini hayal ederek komut verdim. “Neler oluyor Logan?” Kalın bir kadın sesi duyunca gözlerimi açtım. “Karnında bir yara varmış, ama ben hiçbir şey göremedim. Sen yardım edebilirsin diye düşünmüştüm.” Kadın hemen yanıma diz çöküp karnımda sarılı olan bezi aşağıya indirdi. Parmaklarını karnımda gezdirip bir şeyler mırıldandı. Aldığım nefes boğazımda takılı kalırken, Logan’ın “Siktir.” Dediğini duyar gibi oldum. “Bunu cadıların ruhu yapıyor olmalı. Daha fazla güçlenmelerine izin verirsek kız ölür, onları kovmalıyız.” Yan gözle onu izlediğimde, büyük çantasından birkaç mum çıkardı. Yattığım koltuğun boşta kalan kısımlarına mumları koydu. Ağzının içinde tekrar bir şeyler mırıldanmaya başladı. Göğsümü germemi sağlayan bir his dolmuştu içime. Nefes borum gitgide daralırken, gözlerimi açabildiğim kadar açtım. Ağzımı açarak derin nefesler almaya çalıştım, ama bu sadece garip boğulma sesleri çıkarmamı sağlıyordu.

HUNTERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin