Park Jimin her zaman yaptığı gibi sıradan bir okul gününün ardından antrenman için spor salonuna ilerliyordu. Sırtında okul, elinde spor çantası vardı. Bir de omzunda tenis raketi.
Yaklaşık 7 yaşından beri tenis oynuyor ve bunu zevkle yapıyordu. Tenis onun için vazgeçilmez bir tutkuydu. Ve zaten profesyonelleşmek istediği alan da buydu.
Derslerde de pek başarılı olduğu söylenemezdi zaten. Tenis onun sığındığı tek şeydi.
Spor salonuna girdiğinde basketbol takımındakilerin bir köşeye toplanmış olduğunu ve kendi aralarında goygoy yapıyor olduklarını gördü. Aralarında en samimi olarak gördüğü Jungkook gülümseyerek ona el salladığında kendisi de aynı şekilde karşılık verdi ve sonrasında soyunma odasına girdi.
"Hey, selam," diye selam verdi içeride giyinen erkek grubuna. Okullarındaki hemen hemen tüm sporcular birbirini tanırdı ve bir şekilde samimilerdi. Jimin'in geçen seneki turnuvasında neredeyse tüm okul takımının liderleri destek amaçlı gelmişti. Bu Jimin için oldukça büyük bir motive kaynağı olmuş olsa da malesef ki turnuvada ikinciliğe oturmuştu.
Her sene biraz daha ileriye taşıdığı başarısını bu sene birinciliğe götürmek istiyordu. Turnuvalara henüz aylar olmasına rağmen oldukça sıkı çalışıyordu.
Odadaki erkekler de aynı şekilde onu selamladı. Her zaman olduğu gibi soyunma odasında yine absürt bir sohbet dönüyordu.
Jimin bir yandan oğlanları dinlerken bir yandan da üzerini giyinmeye başladı.
"Woah," dedi Jinyoung Jimin'e doğru yaklaşırken. "Jimin de kas yapmaya başlamış arkadaşlar." Jimin'in kaslarını ellemeye başladığında Jimin gülerek eline vurdu ve, "Oğlum bir gün benden dayak yiyeceksin ha sen," dedi. Jinyoung, "Hadi lan oradan," diyerek karnına hafif bir yumruk atmış ve geri çekilmişti. Jimin eliyle vurulan kısmı ovaladı. Vuruşu acıtmamıştı fakat karnında garip bir acı kalmıştı.
Chanyeol, "Her iddiasına girerim ki Jimin seni ters yatırır düz si-Baekhyun Chanyeol'ün kafasına vurur- ah! şey yapar, şey yani ımm, anladın sen kanka." Chanyeol Jimin'e göz kırptı. Jimin gülerek Chanyeol'e öpücük attı. Chanyeol'ü gerçekten severdi. İyi kalpli, temiz niyetliydi ve aşırı şapşal bir devdi.
Oğlanlar gülerken Jinyoung elindeki havluyu Chanyeol'e fırlattı ve, "Bir kere de destek verdiğini göreyim lan." diyerek sitem etti.
"Götündeki terleri silmemiş miydin sen onunla?" Woojin tiksinerek sorduğunda Chanyeol şaşkınlıkla gözlerini araladı. Elindeki havluyu hızla yere attı. Jinyoung kahkaha atarak kapıya koşmaya başladı.
Chanyeol ise ardından.
Baekhyun sevgilisinin ardından, "Geri zekalı," diyerek şapşalca gülümsedi. Jimin bunu çok tatlı buldu. Onlar okuldaki en tatlı çiftlerdi. Ve Jimin onların evlendiğini görmek için canını verebilirdi.
Açık bırakılan kapıdan dışarı çıkıp sonrasında kapıyı kapattı ve spor salonu çıkışına ilerlemeye başladı. Chanyeol potanın orada Jinyoung'u kıstırmış üzerinde çeşitli işkenceler uyguluyordu. Jinyoung'un yalvarışları ne kadar acı içerisinde olduğunu yeterince gösteriyordu zaten.
Salondan çıkan Jimin tenis kortuna ilerlerken arkasından birinin kendisine seslendiğini duyup durdu. Arkasına dönüp baktığında kendisine doğru koşan Hoseok'u gördü. Her zamanki gibi bağcıklarını bağlamamış ve sadece 100 metre kadar koşmasına rağmen en az üç kez düşme tehlikesi yaşamıştı.
Hoseok Jimin'in en yakın arkadaşıydı. Yaklaşık on yaşlarındayken gittikleri tenis kursunda tanışmışlardı ve o zamandan beri hep yan yana, sıkı bir ikili olmuşlardı. Fakat Hoseok geçen sene içerisinde üç kez sağ, iki kez sol el bileğini çıkarmış, bir kez de sağ kolunu kırmıştı. Sakarlığı yüzünden. Ve kemiklerinin artık kolayca çıkması ve uzun bir süre kaynamaması dolayısıyla da tenisi bırakmıştı. Arada sırada canı isterse raketi eline alır Jimin'le bir süre oynardı fakat o zamanlar bile yaklaşık iki gün boyunca ağrı çekerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your body is the art |yoonmin|
FanficMin Yoongi, Park Jimin'i çıplak bir şekilde çizmek ister. Ve bir sabah birlikte çıplak uyanırlar.