Sır

15 2 3
                                    

Nefes alıyorsun birileri o küçücük hırıltından rahatsız oluyor.
Gülümsüyorsun, birileri senin gülüşüne baktıkça hayat buluyor.
Konuşuyorsun herkes kendi aradığı kelimeden tutuyor.
Seviyorsun; kimisi sana kocaman sarılırken kimi seni itelemeye çabalıyor.
Aynı yerde aynı anda bulunsan da  aynı yöne baksan da bir yanında ki başka hikayeler anlatıyor. Herkes bambaşka yerden bakıyor. Herkes istediğini görüyor. Yani iyi veya kötü kime göre neye göre?
Hayatımı yargılamak kimseye düşmez benim yeri gelir çılgın gibi eğlenir yeride gelir evin en uslu akıllı kızı olurum ben. Kısaca ailemden bahsedeyim.
Babam, bu kelimeyi söylemeyeli uzun zaman olmuş. Yüzünü görmek pek mümkün olmaz. Sürekli işleri ve bahaneleri vardır. Kız kardeşim ezgi içine kapanık sürekli benim yanımda, bir tarafı siyah bir kızdır. On iki yaşında ilgisizlik onu yıpratıyor. Annemmmm evet annem yok benim uzun zaman önce vefat etmesiyle dengemiz düzenimiz bozuldu. Çoğu gece onun yanına gitmek evde olmaktan daha çok huzur veriyor. Babam yüzünden ölmesi bu beni daha çok yıpratıyor. Yaşım henüz on sekiz ama sanki otuz beş yaşında gibiyim. Omuzlarımda çok büyük yük var ve bu canımı çok yakıyor. Babamın sürekli karanlık işler yapması bize zarar vermesi ona olan nefretimi daha çok artırıyor. Çok zengin ama kuruşu için herkesten vazgeçer. Annemi de para için dövmüştü zaten. Dört sene önce gece annemin ağlamasıyla uyanmış yatağımdan çıkmamıştım. Babam durmadan annemi dövüyor vurduğu her yerin sesi odamda hissediliyordu. Sonra annemi merdivenlerden yuvarlayıp canına sebep olmuştu. Bunlara şahit olup hiç birşey yapamamak bu bir acizlik. Ben çok acizim annem öldü ve ben hiç birşey yapmadım. Aylarca konuşamadım sustum. Kaza süsü verip hiç birşey olmamış gibi bu evde yaşamaya hiç mi utanmıyor anlamış değilim. Bunları düşünürken dershaneden yürüyerek eve gelmiştim bile. Arabam otoparkta kalmıştı. Kapıda gördüğüm Ali abiye (şoförümüz) yönlerek,

" Ali abi arabamı her zaman ki otoparkta bıraktım alıp gelir misin?." Dedim ve hafifçe gülümsedim. Kafa sallayan Ali abi, elimden anahtarı aldı. Bende eve girdim üzerimi değiştirip duş aldım. Ezgi hala eve gelmemişti. Elime telefonu alıp Ezgi'yi aradım. Ama cevap vermedi. Neyse gelir şimdi diyerek elimden telefonu bırakıp biraz kestirdim. Gözümü açtığımda hava çok kararmıştı. Ayağa kalktım ve  Ezgi' ye bakındım. Hala yoktu. Tekrar aradım ve yine cevap yoktu. Artık çok korkmaya başladım Ezgi hiç bu kadar geç kalmaz kalırsa da haber ederdi. Telefonu elime alıp dışarıya çıktım. Arayıp aramamak arasında ne kadar çok kalsam da aramak zorundaydım. Başka kimsem yoktu. Babamı aradım.
Çalar çalmaz açınca çok şaşırdım.

"Aloo."

"Baba."

"Söyle Derin! Çok işim var uğraşamam seninle." 
Ne zaman senin işin bitti ki iğrenç adam. (Sabır... Sabır... Sabır...)

"Baba Ezgi yok. Saat kaç oldu gelmedi aradım cevap vermedi."

"Bende önemli birşey var sanıyordum. Gelir bir yerlere gitmiştir. Birşey olursa beni arama  Veli abinin numarası var ara gelsin." Demesiyle suratına telefonu kapatmıştım. Babaymış. Veli ' yi aradım.

"Efendim Derin."

" Veli abi acilen yanıma gelmen gerek. Ezgi yok arıyorum cevap vermiyor."

" Eve gelmedi mi?. Saat kaç olmuş.? Ooo! Saat 10 hemen geliyorum."

" Hayır gelme. Ben polis merkezine geçiyorum oraya gel."

"Tamam. Dikkatli ol."
Dedi ve telefonu kapattı. Ali abinin yanına giderek anahtarımı aldım ve yola çıktım. İlk defa bu araba bu kadar yavaş bana mı inatsın. Merkezin önüne geldiğimde Veli abi benden önce gelmişti arabasını gördüm. Koşarak içeri girdim. Kapıda karşılayan  Veli abi suratıma şaşkın üzgün bir şekilde bakıyordu. Hissetmistim kötü birşey vardı.

"Ne oldu. Nerde?."

"Derin! Sakin ol. Ezgi trafik kazası geçirmiş şuan hastanedeymiş. Hadi gidelim." Demesiyle gözlerimden akan yaşı tutamamıştım. Veli abinin arabasına binerek hastaneye giderken ağlamaktan sökülen ciğerlerim kız kardeşim annem babam gibi onu kaybetmek beni mahveder dua ederek gittiğim yollar uzuyordu sanki.

"Geldik." Demesiyle Veli abinin suratına bakıp kapıyı açıp kendimi nasıl attığımı hiç bilmedim. Danışmaya yönelip
"Ezgi Ataoğlu. Nerede nasıl.?"

"Hea evet buyrun akşam üzeri getirilen vaka. Şuan yoğun bakım ünitesinde 2. Kat sağa dönünce ileride." Demesiyle Veli abi bile umrumda olmayarak merdivenleri çifter çifter çıktım. Yoğun bakımın önüne geldiğimde Ezgim yatıyordu. Onu görmemle ağlayarak dizlerimin üzerine yere çökmem bir olmuştu. Veli abi kolumdan tutup kaldırmaya çalışsa da omzumda ki yükler izin vermiyordu. Ona bakıp
" Doktor nerede.?"

"İlerideymis odası. Hadi gidelim kendine gel ayağa kalk." Demesiyle ayağa kalktım. Hızlı adımlarla doktor  Akın fakı nın odasının kapısını çalıp içeriye girdik. Veli abi benden önce davranıp.
"Merhaba hocam. Biz Ezgi Ataoğlu'nun ailesiyiz durumu nasıl?."

"Buyrun lütfen oturun." Demesiyle çöktüğüm sandalye beni sakinleştirmemişti.

" Öncelikle size iyi haber veremeyeceğim. Ezgi hanım ağır bir trafik kazası geçirmiş. Yaptığımız ameliyat sırasında beyin ölümü  gerçekleşti. Biz sizden izin almadan taktığımız makinelerin fişini çekmek istemedik çok üzgünüm. Başınız sağolsun." Allah'ım dünya başıma yıkıldı. Elimde olsa ömrümden vermek istediğim canım dayanılmayacak bir acı içim acıyor. Sanki kaburgalarım parçalanıyor. İlk defa bu kadar sesli ağladım. Dayanamayıp odadan çıkıp Ezgi'nin yanına gittim. Bakım ünitesinin kapısı açılmayınca o acıyla vurduğum kapılar açılsın istedim.
"Açın açın lütfen lütfen görmem lazım o bensiz yatamaz ne olur açın." Diye haykırdım. Birden kapının açılmasıyla içeri doğru düştüm. Ayağa kalkıp Ezgi'nin yanına gittim. Elini tuttum. Öptüm. Yaşıyor hala sıcacık bu gerçek olamaz. Kalksın istedim. Abla şaka yaptım desin istedim. Ne olur uyansın. Uzun bir süre yanında kaldım. Veli abi bana bakıp dışarı çağırdı.
" Baban geliyor. Senin yaşın küçük olduğu için makine kararını baban vericek."

" Ne hakla. Babalık mı yaptı. Kim ki o. Hayır asla asla."

" Bu bizim elimizde olan birşey değil." Demesiyle daha çok ağladım ölmek istedim. Yerimden ayrılıp Ezgi'nin yanına gittim ve ağlamaya devam ettim. Aradan zaman geçti. Babam hala gelmemişti. İçeriye doğru hemşire hanım geliyordu. İçeri girdi ve bana yönelerek;
" Çok üzgünüm. Dışarı çıkar mısınız?."
"Neden.?"
"Lütfen zorluk çıkarmayın dışarı çıkın lütfen." Deyip beni ittirerek dışarı çıkarmıştı. Haaaaaaayıııııırrrrrr lütfen yapma ne olur senin kardeşin yok mu senin annen yok mu yapma lütfen yapma diyerek camlara attığım yumrukları ben bile hissetmiyordum. Ne desem boş fişleri çekmiş yüzünü kapatmışlardı. Öfkeyle kalktım aşağıya koştum. O adi adamı bulmam lazımdı en azından suratına tükürmek istiyordum. Danışmada gördüğüm o adi adama dogru yönelerek
" Kadir bey!!  Seni aşağılık adi." Diyerek bağıra bağıra yanına ilerledim. Yüzüne baka baka tükürerek "sen daha neleri hak ediyorsun. Bitmedi bundan sonra en büyük düşmanın benim. Unutma." Dedim ve arkamı döndüm. Hastaneden dışarı çıktım. Gece boyu hastane önünde bekledim. Sabah cenaze işlemleri başlamış Ezgi'yi yıkamaya götürüyorlardı. Artık görmemeye başlayan gözlerimle ona bakarak veda ettim. Sonra veli abiyle arabaya binerek yıkama yerine geldik. Annemin ölümünden daha acı. Son kez görmek için içeri girdim. Ağladım. Ellerine mis kokulu ellerine su döktüm. İstedim ki beraber girelim o mezara. Dışarı çıktığımda oldukça kalabalık olan bir toplulukla karşılaştım. Yönümü dönüp arkaya doğru ilerledim. Birileri telefonla konuşuyordu. Umursamayıp kardeşimi bekledim. Yavaş yavaş toprağa koyma vakti gelmisti. Ağladım çok ağladım. Onu orada bırakmak istemedim. Kalkmak istemedikce kolumdan zorladılar. Zorla geldiğim eve girip odama çıkıp ağlamaya devam ettim. Akşam 4 e geliyordu. Misafirler için yemek yapılıyor sofra hazırlanıyordu dışarı çıktığımda. Kimseyi umursamayıp lavobaya ilerledim. Babamın odasının önünden geçerken telefonla konuşmasına şahit oldum.
"Evet. Yarın parayı çekerim. Biliyorsun bu paraya ihtiyaç vardı. Yıllardır ödenen hayat sigortası tabiki yüklü miktarda. Evet hiç olmazsa o parayla kaçarız."  Bu nasıl olur benim kardeşimin ölmesinin sebebi para mı ? İçeri bir öfkeyle girip bağırmaya başladım.

İÇİM KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin