*2*

4.7K 29 2
                                    

Bölüm şarkısı Avril Lavigne - Hush Hush ********************************************

Arabadan indim. Bir süre sonra Mert yanıma geldi. Konuşmuyorduk. Gerekmiyordu da zaten... Annemin ölümünden beri mutsuzdum. Böylelikle dersleri asmaya karar vermiştim. Sokaklarda dolaşıyordum. Hem de sabaha kadar. Herneyse. Evin kapısını açtı Mert. Koltuğa oturdum . Tekrar düşünmeye başladım.  Hayatım mükemmel miydi ? Tabi ki hayır. Kimsenin hayatı mükemmel değildir. Herkes acıyı çeker. Kimisi ruhsal, kimisi bedensel. Ben iki yönden de çekiyordum. Ruhsal olarak koca bir boşluktaydım. Düşüncelerimle boğuluyordum sanki. Bedensel olarak Mert beni istediği zaman dövüyordu. Bende buna katlanıyordum. Mert'le tanıştığımız gece anlaşma yapmıştık. O beni istediği kadar dövecekti. Karşılığında ise beni her türlü olaya karşı koruyacaktı. Ama sözünde duramadı! O iğrenç gecede bana tecavüz edilirken beni koruyamamıştı. Hiçbirşey yapmamıştı. Aslında neden onun yanındayım bunu da bilmiyordum. Güvende olma hissi? Bağlılık? Aşk? Bunların hiçbiri değildi. Sadece onun yanındayken huzurluydum. Mert'in beni dürtmesiyle irkildim. "Ayı yavaş ol biraz. " "Ne dedin sen!" Yine başladık. Galiba yine dövücek. Bari laf sokıyımda boşuna dövmesin. "Sana diyorum. Ayı mısın? Yavaş dürt!" Suratı ifadesizleşmişti. İç çekip gitti. Sanki dövmemek için sabrediyordu. Koltuktan kalktım. Oturur bir pozisyona bürünüp bağdaş kurdum. Kafamı arkaya doğru attım. Aslında benim yaşadıklarım hiçbirşeydi. Dünyada o kadar katliamlar oluyordu. O kadar çocuk annesiz babasız kalıyordu ki?! Belkide ben fazla duygusaldım. Bunlar normal şeylerdi. Ben hayatıma küfrediyordum. Bu gereksiz miydi? Belki de mutlu olmayı denemeliydim. Herşeye karşı gülümsemeyi? Polyanna misali. Evet bunu deniyecektim. Ne kaybedebilirdim ki? Direk evden çıktım. Telefonumu ise kapattım. Yanımda bir miktar para vardı. Taksi çevirdim. "Nereye gidiyoruz?" "Güzellik salonuna. En yakın hangisiyse o." dedim. Güzellik salonuna gelince taksiciye parayı uzatıp indim. Hadi Melis gülümse yeni bir hayata başlıyorsun. Gülümseyerek güzellik salonundan içeri girdim. "Merhaba!" dedi sevecen sesle bir kadın. " Merhaba. Ben saçımı boyatmak istiyorum. Uçlarını rengarenk istiyorum. " "Peki efendim. sizi şöyle alalım." Gösterdiği yere gidip oturdum. Saçlarımı yıkamaya başladılar. Bu çok rahatlatıcıydı. Sonra saçlarımı havluya sarıp başka bir sandalyeye oturttular. Bu sefer saçımı tarıyorlardı. Aklıma annem geldi. Ne güzel tarardı saçlarımı... Kadın gidip boyayı getirdi. Saçlarıma sürmeye başladı. Bende o sıra telefonumdan twittera girdim. 3.567 takipçim olmuş. Vay be! Bi 30-40 dk sonra kadının işi bitmişti. Kafama adını bilmediğim birşey sarıp beni oradaki bekleme koltuklarından birine oturttu. Twitterdan çıktıktan sonra telefonu kapattım. 30 dk koltukta bekledikten sonra saçlarımı tekrar yıkadılar. Tabi sonra kuruttular. Saçlarımın uçları rengarenkti. Parayı ödeyip çıktım.  Tekrar taksi çevirdim. Alışveriş merkezine dedim. Alışveriş merkezine geldiğimizde taksiciye parayı verdim. Şimdi sıra stil değişikliğindeydi. Genellikle siyah kıyafetler giyerdim. Bu sefer renkli birşeyler arıyordum. İlk gördüğüm mağazaya girdim. Rengarenk pantolonlar aldım tabi tişörtlerde. Ellerim poşetlerle dolmuştu. Çıkışa doğru ilerledim ve tekrar taksi çevirdim. Ne çok taksi çeviriyorum! Mert'in evinin adresini verdim. Eve geldiğimizde parayı ödeyip zar zor taksiden çıktım. Evin kapısını çaldım. Birkaç saniye sonra hızlıca kapı açıldı. "Nerdeydin kızım sen?!" takmadan içeri geçtim. Poşetleri bir kenara koydum. Ve koltuğa yayıldım. "O kadar aradım telefonunu neden açmıyorsun?! Süs olarak mı taşıyosun?! Kullanmıycaksan at çöpe gitsin!" "Mert neden büyütüyorsun? Sadece değişiklik yapmak istemiştim." Yanıma gelip oturdu. "Bidaha o telefon kapatılmayacak" he Mert he. "Tamam" "Saçların güzel olmuş." "Biliyorum." gülümsedim. "Gülümseyince çok güzel oluyorsun." Mert'ten bunları duymak fazla garipti. Teşekkür ederim dedim ve poşetleri alıp bana verdiği odaya gittim. Kıyafetleri yerine koyduktan sonra poşettekileri de yerlerine koydum. Yarın okula gidicektim. Çok garipti aslında. Daha bugün sabah intihar edicektim. Şuan ise yarın okulda giyeceğim kıyafetleri seçiyordum. Hayat garipti. Siyah bir omzu düşük bir tunik, siyah tayt ve siyah converselerimi giyecektim. Bunları bir köşeye koyduktan sonra pijamalarımı giydim. Yatağa geçtim. Her zaman ki gibi uyumadan önce düşünücektim. Mert'le abi kardeş gibiydik. Ona asla aşık olmadım. Tamam tipli çocuktu ama hiç o gözle bakmamıştım. Onun haricinde hiç arkadaşım olmamıştı. Yani oldu ama "yakın" diyeceğim kimse olmadı. Biri beni sattı , diğeri aşık olduğum çocukla çıkıyor ve çoğunlukla beni kullanıyorlar. Zaten sırf bunlar yüzünden intihar etmeye kalkışmıştım. Sonra Mert durdurdu işte. Okulumu değiştirmişti. Yarın "yeni" okuluma gidecektim işte. Bunları düşünürken uyuyakalmışım zaten....

ZevkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin