Kaldım bakarak bir tanecik avuntuma
Hayat dedikleri bu olsa gerek
Her şey için bir denge;
Biri giderken biri bakar.
Hiçbir zaman benim istediğim gibi karşılıklı bakışamam sürekli;
Yada karşılıklı gidilmez ki yaşamaya korktuğum tek olgu...
Gitme diyemem, gelirim dersin;
Kal diyemem, yine terssin.
O gülüşün var ya,
Her kavgadan sonra aklımda,
Beni gecenin belli belirsiz zamanı,
Sıcacık, narin belinmiş gibi sarıldığım yorganımdan ayırıp da
İki satır yazdırmaya çalıştıran hep o.
Bunu yaptığımda bile kızmam gerek;
Senin uzağında, seni bana yaklaştıran,
Yokluğunu hissettirmemeye çalışan
Zavallı yumuşacık yorganımdan bile alıkoydun da beni
Sesimi çıkaramadım.
Sanki dönüverdiğimde yanıma kolum sana dokunacak da
Ben de irkilerek uzaklaşmaya ya da
Şefkat bekleyen küçücük bir enik gibi sana sığınmaya çalışacağım.
Ancak bu kadar bile seçeneğim yok,
Sen yoksun, yanım boş, evim boş, kolum boş.
Tek dolu olan şey,
Vakit öldürmek için ciğerlerimi paraladığım sigaralarımın oluşturduğu
Aciz duman ve kül tablasındaki halay çeker kıvamdaki izmaritler.
Ama sen yoksun, zaten uyuyamıyorum.
Fen adamı olsam uzak değilsin, sadece bir telefon..
Ben seni istiyorum:
Gülüşünü yaşamak, sıcak kollarında uyumak,
Sensiz günlerimde özenle büyüttüğüm sakallarımdan yakınışını dinlemek.
Hepsi belki bana saniye uzaklıkta ama sen benimle kal,
Sonsuza dek...