Salağım ben,asla gerçekleşmeyecek hayaller kuran,aptal bir kız.Hiç gerçekleşmeyecek konuşmaları kafamda elli defa canlandırdım.Sonra oturdum ve düşündüm,insan ne zaman mutlu?Gülünce mi? ben uyuyunca çok mutlu oluyorum,en azından düşünmek zorunda kalmıyorum.Tex'e gelince dünyada bu kadar güzel gülebilen,güldüğünde o küçük gamzesinin güzelliğini,güldüğünde bu kadar güzel olan insan görmedim.Ya kim görse gülüşüne aşık olurdu,kesinlikle.Ben de mutlu olmalıydım.Çünkü mutluluk en büyük intikam'dı.Lanet olsun,mutlu olmasamda rolünü yapmak zorundaydım.
Birini severken, başkasının seni ne kadar sevdiğinin önemi yoktur.Bugünlerde bunu yaşıyordum.
Jackson karşımdaydı;
Hae: Jackson senin burda ne işin var?
Jackson: Kaydımı buraya aldırdım,artık bu okulda okuyacağım.
Hae kendi kendine :(AH LANET OLSUN,beni aldatan piçin her gün suratını görmek zorundayım,harika)
Tex'le,Jackson'un yanında kavga etmek istemediğimden ayrıldım yanlarından.
Çıkışta;
Jackson: Haley!Benden kaçmayı bırak.Ve konuşmak istiyorum.
Hae: "Ne konuşacağız Jackson? Senin beni yüzüstü bırakmanı mı ? Benim gecelerce ağlayıp kendimi kaybetmemi mi?Varlığın yokluğun her bir bokun bana zarar.İlk zamanları çok güçsüzdüm ben,dokunsan ağlardım.Ben geceleri hep kendimle konuşurdum.Derdimi kendime anlatır,ağlardım.Senin için ağladığım gecelerde,sen hep başkalarıyla gülüyordun.Nerdeyse bütün gece senin gelmeni umarak uyudum.Ah,süpriiz,Sen GELMEDİN!Bir gece aynaya baktığımda ,kıpkırmızı gözlerim bana bütün dünyayı ve iğrençlikleri hazmedebileceğimi söylemişti. Değersiz olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin,ne yaptığın kimsenin umrunda olmaz.Ben her gün yaşıyordum bunu.En kötüsüde ne biliyor musun? Her seferinde incinmemiş gibi davranmak.Bu zamanlarda beni derin bir kuyudan çekip alanları ben ''Kardeş,dost,sevgili'' biliyorum.Yoktum ben,onlardan önce,arkadaşlarımdan önce yoktum sanki.Onlar geldi,varlığımı bildim.Seni kaybetmek çok acı ama daha acı şeyler de var.Beni kaybetmek,Allah sabır versin.Çok kırdın beni,çok.Bundan ötesi var mı şimdi? Affettirebilir misin kendini bana? Dememiş miydim sana,eğer biri gelir ve senin yokluğunu hissettirmezse,seni affetmem,ömrüm boyunca.Hiç kimse ne kadar acı çektiğimi hiç anlamadı."
Jackson: "Şu yaşadıklarını yaşayan tek kişi sen değilsin.Ayrıca yalnızlık,sevgilinin olup olmaması durumu değildir.Şunu bir anla.Ve herkes iyi niyetli değildir.Bazıları mutsuz olmanı ister.Ben seni aldatmadım,olayı dinlemeden yargıladın beni.Sadece fazla içkiliydim ve geldi öptü beni.Sadece bu,devamı yok.Sanki ben incinmezmişim gibi davranma.Geçmişi unut ki bir geleceğin olsun.Ve son olarak önemseyeceğini pek sanmam ama iyi falan değilim,güldüğüme aldanma."
Hae: "Ah sen hiç değişmeyeceksin değil mi? Sen bencil bir salaksın.İçkili veya değildin,onu öptün mü? tamam,daha fazla pişkinliğe gerek yok.Acaba ben yapsam ne yapardın? Sözde adamsın ya!En nefret ettiğim insan tipi; başkasına saydıran ama kendisine toz kondurmayan,bencil dangalaklar.Belki ölmedin,ama yaşamıyorsun da artık benim için."
Dedim ve hızlı adımlarla gidiyordum,Tex'e bakarak.Tabii o beni görmüyordu.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Diary;
Teen Fiction''Cam kırıklarına basa basa yürüyorum,canımın yanması gerektiğini düşünüyorum ama hissetmiyorum.Ve sonunda yığılıp kalıyorum oracıkta ve ben oradan kurtulmak istiyor muyum? bunu bile bilmiyorum.Ama kurtarabilicek birilerinin olduğuna inanıyorum.''...