Yoongi uyandığında kollarını ona dolamış bir şekilde, büyük bir huzurla uyuyan dün geceki kadını gördü. Sarı saçları dağılmıştı, yanakları pembeleşmişti ancak çok sakindi. Üstündeki yorgan kaymıştı ve büyük göğüsleri görünüyordu.Yoongi elini yavaşça kaldırdı ve kadının kayan yorganını göğsüne çekti. Sonra yavaşça üzerindeki kolları uzaklaştırıp kenara koyarak yataktan doğruldu. Çıplak üstüne bol gri tişörtünü ve baksırını giydi. Ardından siyah çerçeve gözlüğünü taktı, eline dünkü taslaklarını aldı.
Dürüst olmalıydı ki kadın yatakta gerçekten çok iyiydi ve neredeyse bütün işi o yapmıştı. Yoongi sadece onu izlemişti, nedensizce zevk almadığı bir seksti. En azından bir hafta parasını sigaraya harcamak yerine köpeği Holly'nin mamasına yatıracaktı. Memnundu.
Yatakta bağdaş kurarak oturdu, nereden yazmaya başlayacağını bilemiyordu. Elindeki matematik testi de değildi ki boş boş bakmasını gerektirsin? Parmaklarını saçlarına daldırarak kağıda iyice eğildi, gözleri yanıyordu. Sanki harfler gözlerinin önünde uçuşuyorlardı. Adını koyamadığı bir yorgunluğu vardı. Sanırım gece fazla hardcore geçtiğinden böyle halsizdi.
Kadına arkasını dönmüş odaklanmaya çalışırken belinde hissettiği eller ile dikkati kolayca dağıldı. Kadın hafifçe doğrulmuş, başını Yoongi'nin omzunun üzerinden uzatmıştı.
''Günaydın.'' diye mırıldandı, sonra yanağına küçük bir öpücük verdi.
Yoongi hiçbir şey söylemeden kağıda bakmaya devam ediyordu. Adını bile hatırlamadığı kadınla şimdi sohbet etmek istemiyordu. Birkaç saat sonra kadın giyindi ve evden çıkıp gitti. Kağıda telefon numarasını bırakmıştı. Yoongi kağıdı avucunun içinde buruşturup diğer çöplerin yanına attı.
~
Günler geçerken Yoongi pes edercesine yazmaya daha az vakit ayırmıştı.
Gözlerini bardağından ayırıp kapıya yönelttiğinde hava kararmıştı. Etrafına boğucu bir hava hakim oldu. Daha fazlasını istemiyor ve bu hayatla yetineceğini biliyordu. Yine de bu yetineceği hayatın elinden kayıp gitmemesi için kendini silkelemek istedi.
Haykırmak istiyordu. Ama o kadar güçsüz bir durumdaydı ki haykırması ancak bir karıncanın bağırışı kadar kuvvetli olabilirdi. Artık bir şeyler yazmaya başlaması gerekiyordu. Yalnızlık insana bir sorumluluk bilinci veriyordu, sürekli burada içip aylaklık yaparsa ya açlıktan ölecekti ya da şöhreti toz bulutu gibi dağılacaktı.
Bar daha yeni dolmaya başlıyordu. Bedenlerle doluydu etrafı. Yanında Namjoon ya da Jin yoktu, muhtemelen şuan evde sarılarak uyuyorlardı.
Bakışlarını etraftan çekip önüne konacak olan bir bardak tekilayı bekledi.
"Beyefendinin tekilasından lütfen.'' Yanındaki yüksek tabure çekilmiş ve Yoongi'nin elinde oynadığı bardağa bakılarak bir yenisi sipariş edilmişti. Yoongi gülümsemişti. Anlamsızdı. Biliyordu. Fakat yine de gülümsemesine engel olamıyordu. Sanırım gerçekten sarhoş oluyordu.
Barmen çocuk yavaşça elindeki bardağı sigarasını yakan kişinin önüne itip yeniden işinin başına döndü.
İçkisini yudumlayan çocuğun esmer teni pürüzsüz denilebilecek kadar güzeldi. Pembe renkteki saçları dağınıktı ve Yoongi çocuğun o saçlarda parmaklarını dolaştırdığını gördü. Altında deri bir pantolon ve mor bir bluzu vardı.
Yoongi'nin daha önce hiç duymadığı bir ses vardı kalbinin üstünde. Kırk kat yabancı olan bir ses nasıl bu kadar içten olabiliyordu, aklı almıyordu. Kalbinin vücudunu ayakta tutabilmek için kan pompalamaktan başka bir görevi daha varmış, yirmi beş yaşında öğrenmiş oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it's you » уoonmin
Historia Cortamin yoongi'nin ihtiyacı olan tek şey bir ilham perisiydi. ↔✨