Gece Okulu

668 12 3
                                    

                                                        BÖLÜM-1

  "Acele et! "

  "Sakin olur musun? Az kaldı. "

  Mark elinde bir el feneriyle yanı başında eğilirken, Allie kararlı bir ifadeyle karanlıkta diz çöküp son S harfini boyadı. Sesleri boş koridorda yankılandı. Mark gülünce Allie'nin eserini aydınlatan ışık titredi. 

 Ani bir çıtırtı ikisini de irkitti.

 Ardından tepelerinde yanıp sönen ışıklar okulun koridorunu doldurdu.

 Kapının başında iki üniforma dikiliyordu.

 Allie'nin sprey boyanın düğmesinden elini çekmeden kutuyu yavaşça yere koymasıyla harfin kuyruğu okul müdürünün ofisinin kirli, muşamba zeminine dek uzayarak düzensiz bir çizgi oluşturdu.

  "Koş. "

 Daha sözcükler dudaklarından çıkarken Allie geniş koridorda uçarcasına koşmaya, spor ayakkabılarının kauçuk tabanlarından çıkan gıcırtılar boş Brixton Hill Okulu'nda yanklanmaya başlamıştı bile. Mark'ın arkasından gelip gelmediğine bakmak için geriye dönmedi.

  Allie diğerlerinin nerede olduğunu bilmese de Harry bir kez daha yakalanacak olursa babası onu öldürürdü. Köşeyi hızla dönünce karanlık bir koridora çıktı. Koridorun sonunda bir yangın çıkışı tabelasının yeşil pırıltısını gördü.

 Özgürlüğe doğru koşarken içi heyecanlı bir kuvvetle doldu. Dışarı çıkmayı başaracaktı. Paçayı kurtaracaktı. 

 Çift kanatlı kapıya toslarken kendisini özgürlüğe kavuşturacağını umduğu kapı demirini itti.

 Kapı yerinden oynamadı.

 Gördüğüne inanamayarak bir kez daha itse de  kapı kilitliydi. 

 Kahretsin. Şuan binaya zarar veriyor almasaydım yerel gazeteye haber salardım.

 Telaşla geniş koridora göz gezdirdi. Polisler onunla ana kapı arasındaydılar. Uçtaki tek çıkışı kilitliydi.

 Dışarı çıkmak için başka bir yol daha olmalıydı.

 Sesleri daha iyi duyabilmek için nefesini tuttu. İnsan ve ayak sesleri ona doğru yaklaşıyordu.

 Elleri dizlerinin üzerinde, başını eğdi. Böyle bitemezdi. Anne-babası canına okuyacaktı. Bir yıl içinde 3, tutuklanma mı? Onu bu berbat okula göndermeleri zaten yeterince köyü olmuştu. Kim bilir şimdi nereye gönderilecekti?

  Yakınındaki kapıya doğru koştu.

  Bir, iki, üç adım

  Kapı kolunu çevirmeye çaılıştı.

  Kilitliydi.

  Başka bir kapıya doğru ilerledi.

  Bir, iki, üç, dört adım.

  Kiliyliydi.

  Hızla polise doğru ilerliyordu. Delililti bu.

  Ama üçüncü kapı açıldı. Bİr malzeme deposu.

  Demek malzeme deposunun kapısını açık bırakp boş sınıfların kapılarını kilitlemişler. Bu okulu geri zekalılar mı yönetiyor?

 Dikkatle kağıt raflarının, paspas kovalarının ve karanlıkta seçemediği bir elektrikli cihazın arasından geçip kapıyı çekti ve nefesini düzenlemeye çalıştı.

 Etrafı zifiri karanlıktı. Elin yüzünün önüne -tam önüne- kaldırsa da göremedi. Elinin orada olduğunu biliyor, varlığını hissediyordu. Ancak elini görememek bir anda onu afallattı. Kendisini toparlamak için elini uzatınca ağır bir kağıt yığınının kaymaya başladığını hissederek irkildi. Göremediği yığını dengelemeye çalıştı.

 Odanın dışından gelen zayıf sesleri işitebiliyordu; sesler uzaktan geliyordu. Birkaç dakika daha beklerse uzaklaşacaklardı. Sadece birkaç dakika daha.

  İçerisi sıcak ve havasızdı.

  Sakin ol.

  Derin derin aldığı nefesleri saydı... On iki, on üç, on dört...

 Yine de korktuğu başına geliyordu. Betonların arasında nefes alamadan sıkşma hissi. Kalbi hızla çarpıyor, artan paniği boğazını yakıyordu.

 Kendi kendine yalvarıyordu. Ne olur sakinleş Allie. Beş dakika sabredersen kurtulacaksın. Bizimkiler asla ötmez.

 Ama faydası olmuyordu. Başı dönüyor, boğulacak gibi oluyordu.

  dışarı çıkmalıydı.

 Yüzünden aşağı terler boşalırken ve ayaklarının altındaki zemin sallanır gibi olurken elini kapı tokmağına attı.

 Hayır, hayır,hayır... Olamaz.

 Kapının içerideki yüzü dümdüzdü.

 Çıldırmış gibi elleriyle açılmayan kapıyı ve onu çevreleyen duvarı yokladı. Hiçbir çıkıntı yoktu. kapıyı içeriden açmak imkansızdı.

 Ne kadar yüklense ve tırnaklarıyla kenarlarını çekiştirse de kapı açılmadı. Nefesleri daha da derin duyulmaya başladı.

 İçerisi çok karanlıktı.

 Ellerini yumruk yapıp düz, inatçı kapıya vurdu.

  "Yardım edin. Nefes alamıyorum. Açın kapıyı! "

 Cevap yoktu.

  "Yardım edin! Lütfen, kimse yok mu? "

 Sesinin yalvaran tonundan tiksindi. Hıçkırmaya başlayıp yanağını kapıya dayadı. Elleriyle ahşabı tokatlarken soluk almaya çalıştı.

  "Lütfen. "

 Kapının aniden açılmasıyla dosdoğru, çaresizce bir polis memurunun kollarına düşüverdi

 Onu bir kol mesafesi ileride tutup gözlerine el fenerinin ışığını tutan adam bir süre dağınık saçlara ve gözyaşıyla ıslanmıış yanaklara bakakaldı.

 Polis memuru Allie'nin başının üzerinden diğer memura bakıp sırıttı. İşte o sırada, Allie şapkası başında olmayan, başı öne eğik Mark'ı gördü. Sırıtarak diğer memura karşılık veren polis Mark'ın koluna sımsıkı yapışmıştı. 

  

Gece OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin