3. BÖLÜM

248 9 5
  • İtfaf edildi Herşeyime; canım benim'e
                                    

 Ya canlarım biraz vote gelse fena olmaz hani :( kitaba bakıp yazmakta çok kolay bir iş değil sonuçta. Hem başka kitaplarıda yazabilirim daha sonra, eğer okuyucu ve vote sayım artarsa. İyi okumalar :*

 Ertesi gün uyandığında neredeyse öğlen olmuştu. Buruşuk yorganın altından çıkıp üzerine blucin ve beyaz atlet geçirdi. Ardından ihtiyatla kapıyı açtı.

 Sessizlik.

 Parmak uçlarında aşağı kata, geniş pencerelerinden temiz ahşap tezgahlarına güneş ışığı süzülen utfaklarına indi. Sıcakta erimeye yüz tutmuş tereyağı ve ekmek onu bekliyordu.  Çaydanlığın yanında, içinde çay poseti hazır bekleyen bir çay bardağı duruyordu.

  Herşey bir yana, oldukça acıkmıştı. Bir dilim ekmek kesip tost makinasının içine attı. Ses olsun diye açtığı radyoyu kısa süre sonra kapattı.

 Önündekileri hızla yerken adamakıllı okumadan bir önceki günün gazetesinin sayfalarını çevirdi. Ancak kahvaltısını bitirdiğinde mutfak kapısının yanındaki notu fark edebildi.

 A

 Öğleden sonra döneceğim. SAKIN evden ayrılma. -M

 İç güdüsel bir hareketle Mark'ı aramak içinn telefona uzansa da telefon her zaman olduğu yerinde, buzdolabının yanında değildi.

 Ahşap tezgaha yaslanıp ocağın üzerindeki büyük duvar saatinin tıkırtısını dinleyerek parmaklarıyla ritim tuttu.

 Doksan altı tik sesi.

 Yoksa tak sesi mi?

 Farkı nasıl ayırt ede?...

 "Öf." Doğrulup elini çam ağacı tezgaha vurdu. "Neyse ne."

 Yukarı, odasına koştu. Dizüstü bilgisayarını almak için asanın üst çekmecesini hızla çekti.

 Çekmecenin içi boştu.

 Olduğu yerde hareketsizce dikilip yokluğun kendisine has anlamı üzerinde düşündü. Omuzları az da olsa çöktü.

 ***

 Anne-babası o öğleden sonra, geçvakte kadar dönmedi. Bir süre endişeyle bekledi ve her araba kapısı kapandığında alelacele pencereden baktı. Sonunda anne-babası geldiğinde büyük, deri koltuğa kıvrılıp sesini kapattığı televizyonu izleyen Allie onlarda ilgisiz bir hava sezdi.

 Annesi her zaman olduğu gibi el çantasını koridordaki sehbaya bıraktı ve kocasına çay hazırlarken yardımcı olamk için mutfağa gitti. Allie mutfağın açık kapısından içeri bakınca sütü almak için buzdolabına yönelmeden önce annesinin elini teselli edercesine, bir saniye için babasının omzunda gördü.

 Durum kötü gibi. 

 Birkaç dakika sonra, annesi ve babası Allie'nin karşısında duran lacivert kanepeye kuruldular. Babasının saçları güzelce taranmış olsada gözlerinin altında halkalar vardı. Annesini  yüzü sakin görünse de dudakları gergin bir çizgi şeklini almıştı.

 Önce babası konuştu. "Alyson...." Ancak duraksayıp bitkince gözlerini ovuşturdu.

 Sözü annesi devraldı. "Senin için ne yapabileceğimizi konuştuk."

 Eyvah. 

 "Şimdiki okulunda memnun olmadığın belli." Annesi tane tane ve yavaş konuşuyordu. Allie'nin gözleri bir annesine bir babasına çevriliyordu. "Gizlice okula girip kayıtlarını yaktığına ve Müdür Ross'un kapısına 'Dangalak Ross' yazdığına göre artık okulunda senden memnun olmayacaktır."

 Allie serçe parmağının tırnağını yerken gergin bit kıkırtı çıkarmamak için kendisiyle mücadele etti. Kıkırdamanın, içinde bulunduğu duruma gerçeken hiçbir faydası dokunmazdı.

 "Eğitimini sürdürmen için seni başka bir yere göndermemizi, gayet nazikçe, rica eden ikinci okul olacak bu. Okullardan gayet nazik mektuplar almaktan bıktık artık."

 Babası öne doğru eğilip karakoldan eve getirdiğinden beri ilk kez Allie'nin gözünün içine baktı. 

 Babası "Hislerini bu şekide dışarı vurduğunu anlıyoruz, Alyson," dedi. "Onlarla bu şekilde başa çıkmayı seçtiğini anlıyoruz ama buramıza geldi. Grafitiler, okula gitmemeler , kamu malına zarar vermeler... Yeter. Mesajını aldık."

 Allie kendisini savunmak için ağzını açacak olsa da annesi ona bir uyarı bakışı attı. Ayaklarını yukarı çekip kollarını dizine doladı. 

 Sıra yine annesine gelmişti. "Gçen gece, halkla ilişkiler masasındaki yardımsever polis memuru -ki kendisi seninle ilgili herşeyi bilen biri- seni bir başka okula göndermemizi tavsiye etti. Londra dışında ki bir okula. Arkadaşlarından uzağa." 

 Annesi "Arkadaşlarından" sözcüğünü bariz bir küçümsemeyle telaffuz etmişti.

 "Bu sabah birkaç yeri telefonla aradık ve biz..." Annesi duraksadı ve sözlerini neredeyse tereddüt ederek sürdürmeden önce kocasına bir bakış attı. "Uzmanlık alanı senin gibi gençler olan bir yer bulduk ve..."

 Allie irkildi.

 "... bügün gidip orayı gördük. Okulun müdiresiyle de görüştük..."

 Babası araya girdi: "Son derece sevimliydi."

 Annesi onu duymazlıktan gelerek sözlerini sürdürdü. "... ve seni bu haftadan itibaren okula almayı kabul etti."

 "Durun bir... Bu hafta mı?" Allie'nin sesinden kulaklarına inanamadığı belliydi. "Ama yaz tatiline gireli daha iki hafta oldu!"

 Babası sanki Allie hiç konuşmamış gibi "Yatılı okuyacaksın," dedi.

 Allie ağzı açık babasına baktı.

 Yatılı okumak mı?

 sözcük kafasında yankılandı.

 Şaka yapıyor olmalılar. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin